Paylaş
Önünde Canonica’nın Atlı Atatürk Heykeli ile Atatürk’ün Anıtkabir’e naklinden önce kaldığı ilk istirahatgâhı Etnografya ve tarihte dün kapatılan Türk Ocakları Merkez Binası olarak yapılan Resim Heykel. Ocaklar daha sonra tekrar açılır ama yapı önce Halkevi olur, en son da Kültür Bakanlığı’na devredilir.
Resim Heykel, Türk resim ve heykel sanatını ilk örneklerinden başlayan görsel bir şölendir. İlerledikçe günümüze gelir ve yaşayan sanatçılarımızın eserlerini bulmaya başlarsınız. Bu sanatçıların en kıdemlisi, Müze’de iki tablosu birden sergilenen Turan Erol’dur. Picasso “Resim yapmak günlük tutmanın bir başka yoludur” demiş. Anıtkabir’de, Yaşar Kemal kitaplarının kapağında, ozanların şiirlerinde, 10 Kasımda Atatürk tablosuyla bir gazetenin tam sayfa kapağında; Ağrı Dağı, atları, gecekonduları, tekneleriyle, Milas’ın köprüleri ama hükmettiği renkleriyle bir asırlık günlüğü olan devdir o. Devlet sanatçısı, ressam, yazar, profesör doktor ve öğretmen, hocaların hocasıdır. Yıllardır öğrencilerimle, eş-dostla yaptığımız gezilerde, müzelerde, atölyesinde veya radyoda bize rehberlik etmiş; her zaman sımsıcak dostluğunu göstermiş; 90 yaşıyla en olgun arkadaşımdır.
Çeşitli kitaplara imza atmıştır. Yurt Gezileri ve Yurt Resimleri; Erol’un İlhan Berk, Levent Çalıkoğlu, Ferit Edgü ve Murat Ural ile birlikte yazdığı, özverili bir araştırma içeren kitabının adıdır. Cumhuriyetin ilk resim sponsorluğudur aslında. Proje kapsamında 6 yıl boyunca, 6 gezide 48 ressam, yurda dağılır. Çoğu gittikleri yerleri ilk kez gören ressamlar, halkla kaynaşıp, resimler yaparlar. 675 tablo yapılır. Sergilenirler. Sonrası kötü! Resimler önce depolara, unutulmaya, bozulmaya, en son meçhule ve “kapanın elindeye” yol alırlar. Kitaptaki araştırmada 87 resim bulunur.
Diğerleri hâlâ kayıp!
Erol’un son kitabı Gözlerinden Öperim’dir. Dostlarından gelen mektuplardan oluşur. Kitapta, Turan Hoca için Bilge Karasu’nun Annesi “Bambaşka bir insan!”, Bedri Rahmi Eyüpoğlu “Turan Reis”, Nurullah Berk “Ankara sanat hayatındaki önemli rolü üstlendi” Fikret Otyam “İnsanın onun gibi bir dostu unutması için eşek olması gerek!” diyor. Bülent Ecevit, Erol’a “Kendi tabiriyle resim niteliğinde bir küçük armağan veriyor”, Müze’de tablosu aynı salondaki Avni Arbaş, Fransa’dan teşekkür ediyor.
* * *
Bugün müzede Turan Erol’un park konulu iki tablosu yan yana sergileniyor. İlk defa ondan öğrendiğim bir kavramı, “leke”yi vurguluyor bu soyut iki resminde. Aynı salondaki Avni Arbaş’ın, Atlı Mustafa Kemal tablosunda aynı teknikle, atı leke olarak kullandığını belirtelim. Müzede sergilenen tablolarından Büyük Mor ile mor tadını yaşatmak istediğini söylerken, Paris’te yakınında yaşadığı Lüksemburg Parkı’nda çarpıcı atkestanesi gölgeleri lekesiyle sonbaharın hüznünü, yalnızlığını yansıttığını belirtiyor Üstat.
Anıtkabir’de yağlı boya tablosu olan Türkiye’den tek Ressam Erol’dur. Her anlatışında duygulanıp duygulandırdığı Bombasırtı Olayı Tablosu, Cumhuriyet Kulesi’ndedir.
Turan Hoca için 4 şairden 6 şiir buldum. İlhan Berk; bir şiirinde “Milas’ta bir Turan Erol beyazı/Bir çocuğun yüzünde.” derken diğer şiirinde “Turan Erol beyazı karıyor./Kendi beyazını./Önünde bir göğün” diye yazmış.
Bilge Karasu; bir şiirinde “Denize baktı gene,/Gene toprağa,/Çiçeğe baktı.” diyor. Diğerindeyse “Aynaya bakılarak yapılmış bir Turan resmiydi bu./ Tükenmez gençliğinde donmuş bir resim, şimdi.”
Metin Altıok; “İyi ressam, iyi şair/Ve bir çevirmendir o/Sözcükleri renklere/Renkleri de/Sözcüklere çevirir.”
Ve Ruhi Su, İnsan ve Emek başlığı atmış ve yazmış;
Benim memleketimde bugün
Kırk elli bin liradır
Resmin metrekaresi
Ve dillere destandır canım
Turan Erol beyazıyla Bodrum’un mavisi.
* * *
Resim Heykel’de yan yana asılı Erol’un iki tablosuna bakın. Aynı salondaki Avni Arbaş tablosunu kaçırmayın. 3 önemli “leke” örneğini bir arada görmenin tadını çıkarın. Kültürümüzün gelecek kuşaklara aktarılması amacıyla hazırlanan Türk Odası’na çıkın. Duvarlarında sergen, geleneksel şömine, gömme dolaplar gibi değerlerimizi inceleyin. Atatürk’ün konuğu Şah Rıza Pehlevi ile burada izlediği ilk Türk operası, Türksoy’un sahnelendiği konser salonunda bir gösteri yakalarsanız kaçırmayın. Ahşap zeminini değiştirip akustiğini ne kadar bozduğumuzu da test etmiş olursunuz.
Unutmadan, Müze’de mermere kazınmış “Gençliğe Hitabe” var. Kazınırken, henüz harf inkılabı yaşanmamış, Başöğretmen Sarayburnu’na karatahta kurmamıştır. Yazan usta “anlamadığını, yazmada zorlandığını” söyler. Atatürk “bakarak yazmasını, ilerde öğreneceğini” söyler. Hakikaten değil usta, bir millet öğrenmekle kalmaz, cümle cümle ezberler o Hitabe’yi. Müzeye gelenlerce pek fark edilmez diye söyleyeyim; girişte sağda, Türkçe bilen ama okuyamayan ustanın kazıdığı mermerde duruyor. Ezberlenmese de olur-okuyun, okutun!
Acı bir kayıp: Çınar Seğmen Rıfat Balaban’ı kaybettik-Türküler yetim kaldı.
Turan Erol Resim Heykel’deki iki tablosunu anlatıyor.
Paylaş