Paylaş
Usta-çırak ilişkilerinden, yemek adabına pek çok konuda sosyal hayatı düzenleyen, sanatkâr ve tacirler arasında bir teşkilatlanma. Bu sayede örneğin komşu Bizanslılarla ticarette rekabet edilebilmiştir. Teşkilata Ahi birlikleri, üyelerine ahi, felsefesine ahilik denir. Aslında Abbasiler tarafından kurumlaştırılan Fütüvvet kurumunun Türkçesidir. Ahi, kardeşim anlamına gelir; eli, kapısı, sofrası açık; gözü, beli ve dili kapalı kişidir. Selçuklu Dönemi’nde Ahi Evran ile başlamıştır.
* * *
Ankara’da Ahi mekânlarının izini sürdüğünüzde çarpıcı bir zenginlikle karşılaşırsınız. Etimesgut ve Mamak isimleri Ahi Mesud ve Ahi Mamak isimlerinden gelir. Bend Deresi’nin adı Debbağhane’dir. Zamanında kıyısında bulunan 40 kadar dericiden almış adını. 500 yıl öncenin Tahrir Defteri’nde tam 25 adet Ahi vakfının adı var. Cami ve mezarlıklar azımsanamaz: Ahi Şerafettin (Aslanhane), Ahi Elvan, Ahi Yakup ve Yeşil Ahi Camileri ile Geneği, Ahi Tura ve Ahi Hacı Arap Mescitleri Ankara’daki cami ve mescitlerdir. Hacı Bayram Veli’nin de Ahi Sultan olarak anıldığı düşünüldüğünde listeye Hacı Bayram Camisi’nin de eklenmesi yanlış olmayacaktır. Kaynaklarda sadece Ankara şehir merkezinde Ahilere ait, kimi bugüne gelememiş 11 tarihi mezarlık, 8 hazire (özel mezarlık) ve 7 türbeden söz edilir.
Ahilik, işçi ve işverenin haklarını savunurken tüketiciyi de korumuştur. Bugün de kullandığımız “Papucu dama atılmak” veya “Püf noktası” dilimizdeki ahilerden hatıralardandır. Bu köşeyi oluşturmak için, fotoğraf sanatçısı Sevgili Mustafa Taşkın ve yazıya ilham verenlerden Timur Özkan ile Ankara’nın en eski debbağlarından Faruk Küçük’ün kapısını çaldık. Küçük, yanında dostu ve yardımcısı Muharrem Bizden ile bildiğim en geniş Ankara fotoğraflarına sahip kişilerden. Her yanımız Ankara kitapları ve fotoğraflarıyla dolu şekilde konuştuk ve kaynakları inceledik. Pek çok konuda sergiler açıyorlar. Son sergileri Ahilik konusunda olmuş.
* * *
Etkili iletişim, kalite yönetimi sistemi, iş tatmini, müşteri memnuniyetini arttırma veya bu kavramlara yönelik ithal sloganlarla her geçen gün daha çok karşılaşıyoruz. Yabancı uzmanların dediklerini anlamaya çalışıyoruz. Bu çabanın bir parçası olarak Türkiye’den sendikacılıkla ilgilenen bir grup bu kavramları aldığımız ülkelerden birine gider. “Sizden akıl almaya geldik” derler. Onlar da; “Asıl kaynaklar sizde. Ahiliği incele incele bitiremedik. Anlamaya çalışıyoruz” şeklinde yanıtlarlar.
İşte size ithal sloganlardan yüzyıllarca daha eskilerine, her zaman yararlanması gereken, bağrımızdan örnekler:
* Eğrisi varsa bizden, doğrusu elbet sizin.
* İlim ve sanattan haberdar olmayanlar aç olur, herkese muhtaç olur.
* Gelen gelsin saadetle, giden gitsin selametle.
* Doğru olsan ok gibi elden atarlar seni, eğri olsan yay gibi tutarlar seni. Menzil alır doğru ok, elde kalır eğri yay.
* * *
Bağrımızdaki Ahiler, Osmanlı’nın da Cumhuriyet’in de kuruluşunda etkilidirler. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Dikmen’de karşılanmasında teke pala takıp, bademli şal kuşanıp seğmen oldukları; “Uğrunda ölmeye, Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik Paşam!” dedikleri, Ankara’nın başkent olmasında ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda etkili oldukları da bilinir.
KALE'DE GEZİNTİYE ÇIKIN AHİLİĞİ GÖRÜN
Ankara’da özellikle Ulus’ta, Kale civarında yapacağınız gezintide isimlerini saydığımız mekânların yanında okul, kurum ve işyeri isimlerinde bulacaksınız ahiliği. Ahilik haftası kutlamaları Kırşehir merkezli ve geçen sene bu ay yapıldı. Yönergeyle eylül ayında kutlanacak. Biz şimdiden Ankara’nın da sahip olduğu bu değeri anmış olduk. İş hayatına olduğu kadar sosyal hayata da önemli değerler katan, Ankara’da savaş kazanan Timur’a direnen, karışıklık döneminde toplumda düzeni sağlayıp kısacık süreli de olsa Anadolu’da ilk Cumhuriyeti kuran, seğmen olup Mustafa Kemal’i Dikmen’de karşılayan Ahileri anın. Bugün şed kuşanmaya gerek yok elbette, anlamaya çalışmak bile yeterli.
Paylaş