Olmaması gereken şeyler

Sinan Akçıl’da ses yok. Ya da var da, şarkı söylemeye yetmeyecek kadar zayıf. Böyle bir sesle konuşabilir, sohbet edebilir, haberleşebilir, iletişim kurabilir ama şarkı söyleyemezsiniz.

Haberin Devamı

Sinan Akçıl’ı hiçbir şey, hiç kimse şarkı söylemekten vazgeçiremiyor. Bu konuda ısrarlı. Ne eleştirmenler, ne müzikseverlerin itirazı ne de sosyal medya üstünden yapılan iğnelemeler, hatta kafa bulmalar işe yaradı.

Olmaması  gereken şeyler

Fena olmayan bir müzisyen, orta halli bir şarkı yazarıyken cebine koyduğu kredilerin hepsini bu uğurda sıfırladı. Stüdyoda oturup çalışma/çabalama yetmedi ona. Kamera ve ışık istiyor. Ona bakılsın, seyredilsin istiyor. Olabilir tabii, neden istemesin? Bunu düşünmek, böyle olmasını istemek herkesin hakkı. Ama bir şartla: Buna uygun yetenekleriniz ya da özellikleriniz olması lazım.
Sinan Akçıl’da ses yok. Ya da var da, şarkı söylemeye yetmeyecek kadar zayıf. Böyle bir sesle konuşabilir, sohbet edebilir, haberleşebilir, iletişim kurabilir ama şarkı söyleyemezsiniz. Tabiat bu; vermemiş işte. Şarkı söylemek için yeterli sesin bahşedildiği insan sayısı zaten çok değildir. İyi söylerler, kötü söylerler ayrı ama böyle bir yetenekle dünyaya gelmişler buna niyetlenebilir, bunu deneyebilirler. Akçıl’da durum tam tersi.
Ses yoksa şarkı
var olabilir mi?
‘Demesinler’ ve ‘Seni Böyle Sevmediler’ adlı iki şarkı ve iki mix/versiyonundan oluşan son çalışması da yukarda altı çizilen özellikle damgalı.
İlk şarkı Zülfi Badalov’un bestesi, ikincisiyse Hakan Erol’un. Her iki şarkının sözleri (biri Leyli Erol ile birlikte olmak üzere) Akçıl’a ait. Düzenlemelerse iki ayrı ismin ellerinden çıkma: Elvin Musayev ve Alper Atakan. ‘Demesinler’in ilk vesiyonu düet, Melda eşlik etmiş şarkıcımıza.
Çok tuhaf; bu kadar farklı ismin elinin dokunduğu bu iki şarkı ve diğer iki versiyonu, neredeyse aynı elden/çarktan çıkmış gibi tekdüze. Sözlerin sığlığı, melodilerin vasatlığı, düzenlemelerin zayıflığı zaten elde var bir, ama bir tek bu değil: İşe kim el atmış olursa olsun farketmiyor, Türkçe popta fabrika usulü bir üretim var artık.
Melda’nın yanında Zülfi Badalov, Murat Aziret, Sinem Gaya, Yeşim Vatan gibi, geniş bir vokalist kadro da var işin içinde. Büyük ihtimalle, Akçıl’a ses desteği yapmaları için toplanmış bu bir kısmı gerçekten de iyi olan sesler. Ama olmamış ya da yetmemiş tabii. Olabilir ya da yetebilirdi. Akçıl stüdyosunda oturup bildiği işi yapsa ve bu şarkıları -mesela- Melda ya da Yeşim Vatan tek başlarına seslendirseydiler eğer...
Kötüyle vasat arasında gidip gelen bu iki şarkı ve versiyonları, belki o zaman ‘şarkı’ diye anılmayı, kabul edilmeyi hak edebilirlerdi.

Haberin Devamı

Umut çocuklarda

Haberin Devamı

Müzik yaşamını daha çok yurtdışında sürdüren Djanan Turan’ın yeni şarkısı ‘Dünya’, sanatçının daha önceki çalışmalarında olduğu gibi farklı ve deneysel. Şarkı iyi. Ama daha da iyi olan video. Adana’da çocuklarla çekilmiş ve her bir karesi insanın içine işleyen cinsten. Turan’ın resmettiği ‘Dünya’ fazlasıyla kurak/çorak. “Umut çocuklarda” demek istiyor Turan; büyüklerin kuruttuğu/çoraklaştırdığı bu güzelim gezegenin geleceği çocukların elinde ve büyükler onları rahat bırakırsa eğer belki iklim değişecek, Akdeniz olabilecek. Yoksa zor; geçmiş olsun, geçebilirse tabii.

Olmaması  gereken şeyler

 

Yazarın Tüm Yazıları