Paylaş
Popüler müziğimizde aynı şarkı isimlerine rastlanmamış değildir. Ama çok değildir, oldukça nadirdir. Aynı albüm ismine rastlamak ise bundan da nadirdir. Gülçin Ergül ve Funda Arar, her nasıl başardılar bilinmez, yakın aralıklarla çıkmış albümlerine ‘Arabesk’ adını uygun bulmuşlar.
“Eee, ne var bunda” demeyin sakın. Ayaklarımızın çok takıldığı konulardandır bu. Albümlere isimlerini zor veririz genellikle. Hiç yaratıcı değiliz bu alanda. Bu sebepledir işte yayımlandığı yılı ismi de kabul etmiş albüm bolluğu. Ya da ‘1-2-3-4’ diye giden ve isimsiz saysak hata etmeyeceğimiz albüm bolluğu.
Arabeskin kollarına sığınışımız da sürüyor. Şaşırtıcı değil. Bu müzikal tür, toplumsal iniş ve çıkışlarımızla çok yakından ilgilidir ve belirli aralıklarla eğrisi düşer ya da yükselir. Bu aralar yükselme eğiliminde.
Ama neyse ki el atanlardan bir kısmı, bu türü değiştirme ve dönüştürme peşinde. Bir kısmı ise ‘özünü zedelememek gerek’ diye düşünüyor olmalı ki aslına yakın bir yapıyı tekrarlıyor. Gülçin Ergül’ün albümü ilkine, Funda Arar’ınki ise ikincisine örnek.
İtirazımız var mı?
Her iki albümün sadece ismi çakışmamış; birinde 10, diğerinde 11 şarkı olan albümlerin repertuvarlarında da çakışma var. ‘İtirazım Var’ ve ‘Yıkılmışım Ben’ adlı şarkıları her iki sanatçıdan da dinleyebiliyoruz.
Neden öyle? Arabesk dediğimiz ve altından binlerce şarkı akan bir türde albüm yapmaya kalkanların, seçe seçe (İbrahim Tatlıses damgalı şarkılar gibi) aynı havada olan şarkıları ve hatta bir-iki tane de olsa tamamıyla aynılarını seçmelerini nasıl açıklayabiliriz? Çok basit: Tembellikle! Fazla araştırmaya, uğraşmaya gerek kalmaksızın, akla/kulağa ilk gelenlerle toparlanıyor bu işler.
İki albüm arasındaki benzerlikler bu kadar. Müzikal anlamda ise bambaşka yerlerdeler. Gülçin Ergül akıllı bir karar vererek, yeni bir şeyler yaratmak istemiş bu çok bilinmiş ve sevilmiş şarkı kümesinden. Ergül’ü What Da Funk ile eşleştirmek de büyük akıllılık; kimin aklına geldiyse çok iyi etmiş. Şarkıların bir kısmı (mesela ‘Aramam’) 80’lerin disko şarkıları havasına bürünmüş. Bir kısmı ise (mesela ‘İkimize Birden’) klasiğe daha yakın ama onlara da Batılı bir kılık biçilebilmiş. Albümün zayıf yönü, kimi yerlerdeki vokal hataları. Ergül’ün sesi bazı şarkılarda, çıkması gerektiği kadar iyi ya da doğru çıkamamış.
2000’li yılların en güçlü seslerinden Arar’ın albümünde ise işin bu yönü tamamıyla yolunda. Vokalde duygu da tam, biçim ve teknik de. Düzenlemeler Febyo Taşel’in ve Taşel, klasiğe yakın bir biçimi tercih etmiş. Seçim onun seçimi elbette ve şarkıları hangi kılığa sokacağına serbestçe karar vermeye hakkı var. Ama bu devir için iyi bir karar değil bu; şarkılar bu haliyle, genç kuşağa bir şey ifade etmeyebilir. Fakat orta yaş ve üstü olup da 60’lı-70’li yıllarda arabeske gönül düşürmüşler, her durumda sevebilir. Özellikle de ‘Ölüyorum Kederimden’ ve ‘İşte Bu Bizim Hikâyemiz’ şarkılarını dinlemeye doyamama ihtimali bile var.
Paylaş