Yolculuk nereye?

“Hayy’dan gelip Hu’ya gidiyoruz” demiş eskiler... Yaradan’dan gelip yine O’na dönüyoruz anlamında.

Haberin Devamı

17 günlük kapanma sürecini yazlıkta veya köyünde geçirmek isteyenler, adeta büyük bir “göç” başlattı. Elbette kimsenin niyeti kötü değil. Herkes izolasyonu daha rahat atlatmak istiyor. Çok doğal... Bir apartman dairesinde kapalı kalmaktansa yazlığının balkonunda veya köydeki evinin bahçesinde olmayı kim istemez? Üstelik “salgın burada da var, orada da, ne fark eder?” diyenler çıkabilir. Bir bakıma doğru. Ancak büyük şehirlerin tedavi kapasitesiyle, küçük beldelerin imkânları bir değil. Tabii bir de virüsü başkalarına taşımanın manevi vebali var.

Yolculuk nereye

KAYGININ SEBEBİ

Hekimler “göç” nedeniyle salgının daha da yayılması ihtimalinden kaygılı. Nitekim geçen yıl, tam da böyle olmuştu. Yani uzmanlara yeterince kulak vermediğimiz açık. Üstelik bu tavsiyeler aslında son bir yıldır değil, yüzlerce yıldır tekrarlanıyor: “Bulunduğunuz yerde salgın hastalık varsa orayı terk etmeyin. Eğer bir yerde salgın varsa oraya gitmeyin.” Hz. Peygamber’in bu sözünü acaba kaçımız duyduk; duyanların kaçı gerçekten önemsiyor, kaçı da uyguluyor acaba? Bilemiyoruz... Ama şehirlerden çıkan uzun konvoyların tüm Türkiye’ye dağıldığını gayet iyi biliyoruz.

GÖÇTÜ KERVAN

Haberin Devamı

Sonuçta tüm bu yazdıklarımız, sadece durum tespiti. Tarihe kayıt düşmekten ibaret. Tedbirler, ancak testiyi kırmadan önce kıymetli. Olan oldu, giden yazlığına köyüne gitti zaten. Atalarımız “Atı alan Üsküdar’ı geçti” demiş. Veya “Atılan oku, itirazınla geri çeviremezsin”. Ama şunu da unutmayalım ki bu dünyadan göçenler geri gelmiyor. Salgında yakınlarını kaybedenlerin acısı büyük. Hele de hastalığı yakınlarına bizzat taşıyanların acısı çok daha derin.

METİN OLMAK

Malum... Eskiler, sıkıntı çekenlere “metin ol kardeşim / evladım” derlerdi. Ama kolay değildir dayanmak, metin olmak. Üstelik acıyı yaşamak, insan olmanın gereğidir. Zaten hiç acı hissetmemek, başlı başına bir sorun değil mi? Tabii acıdan başka şey düşünememek de öyle... İşte bu tip durumlarda, devreye örnek insanların, rol modellerin davranışları girer. Hiç şüphesiz İslam kültüründe en önemli rol model, Hz. Peygamber’dir.

Haberin Devamı

HİÇ PEYGAMBER AĞLAR MI?

Resulullah doğmadan önce babasını, altı yaşında annesini, on yaşında dedesini kaybetti. Üç oğlunun, iki kızının vefatını gördü. Amcası Hz. Hamza’yı ve çocuk yaştaki oğlunu toprağa verirken gözleri dolmuş; bu konuda gelen sorular üzerine şöyle demişti: “Bu engel olunmaz bir merhamet duygusudur. Göz yaşarır, kalp üzülür.” Yani metin olmak, duygusuz ve katı olmak değildir. Kuran, Hz. Yakup’un evladı Hz. Yusuf’u kaybettiğinde nasıl gözyaşı döktüğünü anlatır.

*

Hz. Peygamber, kendisini büyüten amcası Ebu Talib’i ve çok sevdiği eşi Hz. Hatice’yi ise çok sıkıntılı bir dönemde kaybetti: Mekke’de akrabalarına ve Müslümanlara uygulanan ambargo sırasında. Tam bir yıl boyunca mahallelerinde tecrit edilmiş; dışarıyla bağlantı kuramaz, kimseyle iş yapamaz haldeydiler. Ancak buna rağmen yardımlaşarak “metin” kalmayı başardılar. Yani Hz. Peygamber, insanlara salgında evde kalmak gerektiğini söylerken, tecrit altında yaşamanın zorluğunu bizzat yaşamış, sıkıntısını çekmiş birisi olarak konuşuyordu.

Haberin Devamı

AKLISELİM KALABİLMEK

Bu dünyadaki yolculuğumuzun başı ve sonu belli. Önemli olan arada geçen süreyi nasıl değerlendirdiğimiz. Hepimizin dileği daha sorunsuz bir hayat değil mi? Sorunları aşmak içinse zor zamanda tecrübeye kulak vermek; metin olup sağduyulu davranmak gerekiyor. Ve tabii “aklıselim” olmanın yolu da “kalbi selim” olmaktan geçiyor. Kimsenin hakkını yemeden, kimsenin gönlünü kırmadan... Niyeti bu olan herkesin yolu, daima açık olsun.

RAMAZANIN EN BÜYÜK KONVOYU

HER yıl, genellikle recep ayında, İstanbul’dan törenle çok büyük bir kafile yola çıkardı. Buna “Surre Alayı” denirdi. Üsküdar’dan başlayan bu yolculuğun varış noktası Mekke’ydi. Amaç, Osmanlı padişahının Kâbe’nin bakımı için hazırlattığı hediyeleri ve hac zamanında fakirlere dağıtılacak yardımları götürmekti. Elbette bu çok uzun ve zorlu bir yolculuktu. Mevsim ve yol koşullarına göre kafile, ramazan ayını genellikle tek bir şehirde konaklayarak geçirirdi. Surre Alayı’na ev sahipliği yapmak, Anadolu’dakiler başta olmak üzere tüm şehirler için ayrı bir heyecan kaynağıydı.

Haberin Devamı

ESMA-İ HÜSNA
El-Metin
Her şeye dayanabilen, her şeye gücü yeten.

BİR AYET
Şüphesiz Allah rızık verendir, kuvvetlidir ve metindir.
(Zariyat, 58)

BİR HADİS
Allah’ım! Gam ve kederden; çaresizlik ve tembellikten sana sığınırım.
(Ebû Dâvûd, Vitr, 32)

Yazarın Tüm Yazıları