Paylaş
Eğer sen başkalarını davet etmek istersen... evvelce çok iyi hazırlık gör. Evin barkın, sofra ve tabakların temiz; odan minderlerle döşenmiş; yiyecek ve içeceklerin de seçkin olmalı.” Böyle diyordu 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig’te. Yani “Saadet Bilgisi” adlı meşhur eserinde: “Bütün konukların sofradan doyarak kalkması için yiyecek ve içeceği olabildiğince iyi ve temiz hazırla... Yemekte konuğun içeceğini eksik etme; biri biter bitmez diğeri hazır bulunsun... Mümkün ise diş kirası (diş teri) ver ki tatmin olsunlar.”
HEP BİR FAZLASI
Türk kültürünün adeta genetik kodlarına işlemiş olan konukseverlik geleneği, İslam’la beraber kesintisiz devam etmiştir. Çünkü misafirin bereketiyle geldiği inancı, Hz. Peygamber’in sözlerinde de mevcuttu. Örneğin sahabeden birileri, “Ey Allah’ın Resulü, yiyoruz ama doymuyoruz!” diye yakınınca Hz. Peygamber “Ayrı ayrı yiyor olmalısınız” der. Onlar “Evet, doğru” diye cevaplayınca şu tavsiyeyi verir: “Yemeği topluca yiyin ve (başlarken) Allah’ın adını anın ki, bereketli olsun.” Resulullah, bir diğer hadisindeyse, “Kimin yanında iki kişilik yemek varsa üçüncü kişiyi, dört kişilik yiyeceği olan beşinci ya da altıncı kişiyi misafir etsin!” diyordu.
KARŞILIK BEKLEMİYORUZ
Osmanlı aşhanelerinin kapısında genellikle şu ayet yazardı: “Biz size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz” (İnsan, 9). Elbette -fakirler ve düşkünler başta olmak üzere- herkese açık bu sofralardaki ikramlar, ramazan ayında elden geldiğince bol tutulurdu.
*
Öte yandan Sünbülzade Vehbi (ö.1809) oğluna, “sofrasını sadece ramazanda açanlardan olma” der ve konuksever Hz. İbrahim’i örnek gösterir: “İdegör hanene gelse mihman / Sofranı han-ı Halilü’r-Rahman / Olma öyle Ramazan mizyafı / Zevki var mı idelüm insafı”. Aynı şekilde “Her geceyi Kadir, her kapıyı çalanı Hızır bil” atasözü de herhangi bir zamanda bile misafiri, ramazanın en mübarek gecesiymiş gibi ağırlamak gereğine işaret eder.
AKILLI İKRAMLAR
Pandemi ramazanlarında çok isteseniz de geleneksel, kalabalık iftar daveti verme imkânı yok. Peki ama bu durumda ne olacak? Anlattığımız bunca ikram ve konukseverlik... Koca bir ramazan boşa mı gidecek?... Eğer misafir ağırlamayı yeme içmeden ibaret görürsek böyle düşünebiliriz. Oysa günümüzden 900 yıl önce Gazzâlî, ikramın çok farklı şekillerde olabileceğini öngörmüş: “İnsan kardeşinin ilme olan ihtiyacının, açken bir lokma ekmeğe olan ihtiyacından daha az olmadığını düşünmeli, bilgilerini onunla da paylaşmalıdır.” Günümüz için de çok faydalı bir bakış açısı değil mi? İyi bildiğiniz bir konuyu, bir becerinizi sevdiklerinize aktarmak... Veya sahip olduğunuz bilgi birikimini gençlerle paylaşmak mesela... Sosyal medyadan ya da yazarak. Tüm bunlar akıllıca, faydalı ikramlar. Üstelik hepsinin kalıcı bir tadı, farklı bir lezzeti var.
DAİMA AÇIK SOFRALAR
Bir an önce bitmesi için yürekten dua ettiğimiz pandemi, bize çok önemli bir gerçeği hatırlatıyor: Bir ‘içinde yaşadığımız’ hane var, bir de içimizde yaşayan gönül hanemiz. Öyleyse gelin Yusuf Has Hacib’in misafir ağırlama tavsiyelerini bir de gönül hanemize uyarlayalım. Bakalım kalbimiz gerçekten misafir ağırlamaya uygun mu? İçi yeterince temiz mi? Gönülden sunacak ikramlarımız; vaktimiz, ilgimiz, sabrımız var mı? Cevabımız evetse, o zaman dileyen buyursun gelsin... Gönülden hazırlanan bir sofra asla boş kalmaz. Ne ramazanda, ne de başka zamanda.
KİMSE YABANCI KALMASIN
Ramazan sofralarına sadece Müslümanlar değil yabancı misafirler de sık sık konuk olmuşlardır. Yabancı seyyahların dikkatini iftar sofralarında özellikle çeşit bolluğu ve şerbetler çekmiştir. Osmanlı’daki aşı yöntemini İngiltere’ye tanıtarak modern aşının bulunmasında önemli rol oynayan Julia Pardoe, bir Türk evinde geçirdiği ramazan akşamını unutmaz: Sıcak pidenin yanı sıra tüm yemekleri ayrı ayrı ikram eden ev halkının misafirperverliğini hayranlıkla anlatır. Ondan 500 yıl önce yazan meşhur seyyah İbn Battuta da Türklerin idaresindeki tüm beldelerde benzer gözlemlerde bulunmuştur.
BİR AYET
Büyük ve -pek cömert, ikram sahibi- olan Rabbinin adı ne yücedir! (Rahman, 78)
BİR HADİS
Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa misafirini ağırlasın, ona ikramda bulunsun. (Buhari, Edeb, 85)
ESMA-İ HÜSNA
El-Kerim
En cömert, sonsuz ikram sahibi, lütuf ve ihsanda bulunan.
Paylaş