Paylaş
Adamın biri tek başına çölde yolculuk ederken gökyüzünden güçlü bir ses işitir. Hayretler içinde başını kaldırdığında havada süzülen tek bir bulut görür. Bu yalnız yolcu, o sıradışı bulutu dikkatle takip etmeye başlar. Taşlık bir araziye gelen bulut, birden güçlü bir yağmura dönüşür ve üzerine yağdığı dereyi sularla doldurur. Yolcu, yağmur sularıyla bir anda gürül gürül akmaya başlayan dere boyunca yürüdüğünde yolu bir bahçeye düşer. Bir adamın, elinde küreğiyle oraya buraya koşturup dereden gelen suları bahçeye dağıtmaya çalıştığını görür. Şaşkınlık içinde izlediği adam işini bitirip tüm bahçesini güzelce suladıktan sonra onun yanına gelir. Selam verdikten sonra adama, bir kayalığın yanı başında böyle güzel bir bahçesinin olmasının, böyle bir yağmur yağmasının sırrını sorar: “Sen ne oldu da böyle bir lütfa nail oldun?” “Madem merak ediyorsun, söyleyeyim” der adam... “Şu gördüğün bahçe ürün verince oturup hesap yaparım... Üçte birini çoluk çocuğumla yerim. Üçte birini de tohumluk yaparım. Ama bunların hepsinden önce ürünün üçte birini dağıtırım. İşte benim yaptığım bundan ibarettir.”
KENDİNE YATIRIM
Cömert adam kıssasını güzel bir örnek olarak sahabeye anlatan kişi, bizzat Hz. Peygamber’di. Ashabın “rüzgâr kadar cömert” biri olarak nitelediği Resulullah, elindekileri paylaşmaya daima özen göstermiş, cimriliği ise çok zararlı bir manevi hastalık olarak tarif etmiştir. Öyle ki onun ifadesiyle “bir insanın kalbinde cimrilik ve iman asla bir arada bulunmaz.” Kuran, nefsi cimrilikten arındırmayı manevi huzura kavuşmak, yani “felaha çıkmak” olarak tarif eder: “Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Haşr, 9)” Öte yandan aslında insan başkalarına ikramlarda bulunurken “kendi iyiliğine harcar”. Yani cömertlik, kişinin kendinde yaptığı bir tür manevi yatırımdır.
BAŞKASINDAN ESİRGEME
Cömertlik deyince aklımıza ilk olarak maddiyat gelir. İnsanlara evinde, sofrasında ikramda bulunmak, sevdiği bir nesneyi hediye etmek de cömertliktir. Ama cömertlik, bunun da ötesinde insanın kendindeki bilgiyi, deneyimi başkalarıyla paylaşmasıdır. Eski devirlerde maneviyat başta olmak üzere eğitim, talebelerin yeminiyle başlardı: “Hocamın (ustamın, mürşidimin) hocasından alıp bana öğrettiklerini ben de başkalarına öğreteceğime söz veririm.” Böyle davranmayıp bilgisini “cimrice” kendine saklayan; kalfasına, çırağına öğretmeyen bazı ustaların teknikleri, onların ardından kaybolmuş, yeniden keşfedilmeleri bazen yüzyıllar almıştır.
EN GÜZEL HEDİYE
Elbette cömertliğin kendisini en fazla hissettirdiği konuların başında sevgi ve ilgi gelir. Yeterince sevgi ve ilgi görmeyen çocukların büyüdüklerinde çok daha hırçın, uyumsuz ve sorunlu oldukları artık herkesin malumu. Televizyonlar sevgisizliğin uç örneklerini göz önüne seren dizilerle dolu. Gelin biz bu ramazanda cömertliği sadece soframızla veya ihtiyaç sahiplerine yardımla sınırlamayalım. Şefkatte, güler yüzde ve güzel sözde asla cimri olmayalım. Sevgide daima “akarsu gibi” cömert olalım. Bakarsınız, biz de gönüllerde yeşeren “güzel bahçelere” vesile oluruz.
BİR ESER
MÜZİKLE GELEN SAĞLIK
EDİRNE’de temeli bizzat sultan II. Bayezid tarafından 1484 yılında atılan ve onun adıyla anılan külliyenin en önemli yapılarından birisi Darüşşifa, yani hastanedir. Evliya Çelebi, yapımı dört yıl gibi kısa bir sürede tamamlanan bu sağlık merkezini hayranlıkta tarif etmiştir. Ondan öğrendiğimize göre burada hastaların tedavisinde temel yöntemlerin yanında müzik, su sesi ve güzel kokular kullanılırdı. Osmanlı, bu konuda İslam medeniyetinin birikimini ileri bir aşamaya taşımıştır.
*
Aynı zamanda bir tıp okulu olan Bayezid Darüşşifası’nda okutulmuş ders kitaplarının bazıları günümüze kadar ulaşmıştır. Dört yüz yıldan uzun bir süre şifa dağıtan hastane, Balkan Savaşları ardından kullanılamaz hale gelmiş, yakın dönemdeyse Sağlık Müzesi’ne dönüştürülmüştür.
BİR AYET
ALLAH’ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarf edenlerin durumu, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer... (Bakara, 265)
BİR HADİS
CİMRİLİKTEN sakının! Çünkü cimrilik, sizden öncekileri birbirlerinin kanını dökmeye ve kendilerine haram kılınanları çiğnemeye sevk ederek helak etti. (Müslim, Birr, 56)
Paylaş