Seçimler, zaferler, yenilgiler...

Bu gece, Türkiye’nin 81 ilinde, tüm ilçe ve mahallelerindeki seçim sonuçları kimileri için “büyük” zafer olacak, kimileri içinse “ağır” yenilgi.

Haberin Devamı

Bazıları kılpayı kazanmanın sevincini yaşayacak, bazıları kaybetmenin hüznünü. Oysa tarih, ne zaferler, ne de yenilgiler hakkında acele hüküm vermemek gerektiğini söylüyor. Hemen hepimizin bildiği, ama tekrar tekrar hatırlamak gereken çok sayıda örnekle...

Mesela Yıldırım Bayezid... 1389’da Kosova Savaşı’nın kazanılmasında belki de en önemli pay, onun başında olduğu kuvvetlere aitti. Sultan olduktan bir süre sonra Eflak, Osmanlı’ya bağlı hale geldi. Macar-Bulgar ittifakını yendi. Anadolu Seferleri’yle rakip beylikleri denetim altına alırken, İstanbul’u da abluka altında tuttu. 1396’da Haçlı Ordusu’na karşı dönüm noktası sayılan Niğbolu Zaferi’ni kazandı. Savaş meydanlarındaki çevikliği nedeniyle “yıldırım” lakabıyla anılır oldu. Ancak, akıl hocası Emir Sultan’ın, çatışmadan uzak durması konusundaki uyarısını dinlemeyerek Timur’la savaşmayı seçti. Bu seçimiyse sonunu getirdi. 1402’de Ankara Savaşı’nda çok ağır bir yenilgi aldı. Tarihte “düşmana” esir düşen tek Osmanlı padişahı oldu. Ölümüyle Osmanlı Devleti uzun süreli, büyük bir krize girdi ve yok olmanın eşiğinden döndü.

Haberin Devamı

Mesela Napoleon Bonaparte... 1793’te, daha 24 yaşındayken, Fransız Devrimi’nde Toulon Kuşatması ile yıldızı parladı. İtalya ve Avusturya Seferleri’nde orduya komuta etti. Lodi, Arcole ve Rivoli savaşlarını kazanarak büyük bir askeri kahraman oldu. Mutlak başarı kazanamasa da Mısır Seferi’ni lehine kullanmasını bildi, ardından devletin başına geçti. 1804’te imparator ilan edildi. Sivil alanda önemli yeniliklere öncülük etti. Ulm, Caldeiro, Austerlizt, Jena-Auerstedt, Freidland ve Wagram zaferleriyle Avrupa’da büyük bir hakimiyet kurdu. Yaklaşık 500 bin kişilik dev ordusuyla Moskova’ya kadar ilerlemeyi seçti. Bu seçimiyse çok pahalıya patladı. Kazandığı savaşlara rağmen ordusu lojistik nedenlerle açlığa ve hava koşullarına yenik düşerek adeta yok oldu. İzleyen süreçte aldığı yenilgiler ve Leipzig Savaşı ardından kontrolü yitirdi. Waterloo yenilgisi, dirilme çabalarına son darbeyi vurdu. Tarihin en büyük komutanlarından biriyken sürgünde, esaret altında öldü.

Haberin Devamı

Mesela Adolf Hitler... Hiçbir özel eğitimi olmamasına rağmen kurnazlığı, fırsatçılığı, kurduğu ittifaklar, inatçılığı ve acımasızlığıyla Almanya’nın en güçlü adamı oldu. Çok kısa bir sürede neredeyse tüm Avrupa’yı işgal etti. Ancak Napoleon’un yaşadıklarından ders almamış olacak ki, çılgınca bir hamleyle Rusya’ya saldırmayı seçti. Elbette bu seçimin sonuçları çok ağır oldu: Yenilirken muazzam sayıda insan ve silah kaybetti, enerjisini tüketti. 12 yılda hem siyasette, hem de savaşlarda önce çok büyük zaferler, ardından çok büyük yenilgiler aldı. Esir düşmemek için bir yeraltı sığınağında hayatına son verdi.

Keza, I.Dünya Savaşı’ndaki Osmanlı Ordusu... Çanakkale’de tarihin en zorlu savunma savaşlarından birinde, dönemin en güçlü ordularını pes ettirmeyi başardı. Başkentin düşmesine engel oldu. Ancak, ne kadar önemli olursa olsun Çanakkale Zaferi, savaşın genelinde Osmanlı ordusuna komuta edenler tarafından baştan yanlış yapılan hesaplar, yanlış adımlar, yanlış hedefler ve kaybedilen diğer savaşlar nedeniyle nihai bir zafere dönüşemedi. Diğer bir deyişle yanlış seçimler nedeniyle kazanılan zaferler, büyük savaşın kazanılmasına yetmedi. Yanlış seçimler, muazzam kayıplara yol açtı ve sonuçta imparatorluğun sonunu getirdi.

Haberin Devamı

Tarihten günümüze; sandıkta kazanılan galibiyetlere dönersek... Evet, Niğbolu’da, Austerlitz’de, Polonya’da, Fransa’da, Çanakkale’de... Ya da diğer bir deyişle 81 ilde, tüm ilçelerde zafer kazanabilirsiniz. Ama aslolan büyük savaşı, yani demokrasi ve insan hakları mücadelesini; medeniyet savaşını kazanmaktır. 150 yılı aşkın bir zamandır süren o mücadele “el birliğiyle” kazanılmadıkça, bu gece sandıktan kimler çıkarsa çıksın, kim hangi oy oranını yakalarsa yakalasın “galip sayılır bu yolda mağlup”.

Sorunsuz bir seçim yaşanması ve sonuçların daha çok savaşan değil, daha çok barışan bir Türkiye getirmesi dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları