Paylaş
Tarih boyunca ramazan, maneviyat ayı olmanın yanında bir ‘alışveriş festivali’ gibiydi.
Osmanlı Devleti için en önemli meselelerin başında, halkın suyunu, ekmeğini, bulgurunu, etini, yağını, sebze-meyvesini temin etmek geliyordu. Ne var ki ramazan geldiğinde konu, sadece günlük gıda değildi. Bu ayda tüketimde çok belirgin bir artış oluyordu. Bu nedenle tebdil-i kıyafetle piyasa araştırması yapan padişah, “ümmet-i Muhammed’e ramazanda sıkıntı çektirilmemesi” için zabıta görevlilerine emirler, “tenbihnameler” gönderiyordu. Muharrem Öztel’in çalışmasında, Tanzimat Dönemi’nde et temini için gönderilen bir hatt-ı hümayun örneğini görürüz: “ibadullah içün tiz elden fermanlar dagˆıtub zahire celb idesun; mübarek günlerde fukara ve züefa (zayıflar) zahmet çekmesun, taraf-ı s¸ahaneme göreyim seni, dua-yı hayr aldırasun.”
TEMELDEN LÜKSE
Yemek tarihçisi Özge Samancı’nın ifadesiyle “esnaf Ramazan öncesi dükkânlarını iftariyeliklerle donatır; reçeller, şurup şişeleri, güllaçlar, sucuk, pastırma, zeytin, peynir çeşitleri, bakkal vitrinlerini süslerdi.” Arşiv belgeleri ve hatıratlar, ramazanda, temel besin maddelerinin yanı sıra, diğer aylarda yoğun tüketilmeyen pek çok çeşidin bolca satın alındığını gösteriyor. Bunun ötesinde ramazan alışverişini sadece gıdadan ibaret görmemek gerekir. Verilecek iftar davetleri için mutfak ve sofra eşyalarının tamamlanması; halıdan havluya, minderden örtüye kadar pek çok ev eşyasının tamiri veya yenilenmesi söz konusuydu. Temizlik, ütü ve çamaşır için gerekli malzemeleri de buna ekleyelim.
FİYATLARA FREN
Ramazandaki artan miktar, çeşit ve kalite talebi, fiyat artışını beraberinde getiriyordu elbette. Bu sadece İstanbul değil, Balkanlar’dan Kudüs’e kadar hemen her yerde geçerliydi. Esnaf, yüksek satışla ramazan bayramından çok evvel bayram etmeye hazırlanırken, devlet de karşı önemlerini alıyordu... Osmanlı’nın yüksek fiyat artışına karşı en sık başvurduğu yöntem “narh”, yani fiyat sınırlaması idi. Çarşı-pazardan sorumlu muhtesip ağaları denetimlerini sıklaştırsa da bu uygulama her koşulda başarılı değildi. Arz-talep dengesi çok önemliydi. Fiyat çok düşük belirlenirse şehre getirilecek gıda miktarı azalıyor, yüksek belirlenirse de halk zorlanıyordu. Üstelik, hukuki açıdan bu uygulamanın tartışmalı yanları da vardı. Bu gibi nedenlerle, alınan önlemler yetersiz kalabiliyordu.
MÜSLÜMANLARIN NOEL'İ Mİ
Bİrkaç yıl önce ABD’de yayınlanan bir reklamda Hz.İsa’nın ve bir içecek firmasının hazırlattığı o meşhur Noel Baba resimleri yan yana konmuştu. Reklam başlığında ise şu soru vardı: “Sahi ya, Noel kimin doğum günüydü?”. Elbette reklamı veren yerel bir kiliseydi ve halkın Noel (Christmas) döneminde dini ibadetlerden çok yılbaşı alışverişine yönelmesi eleştiriliyordu. Son yıllarda yapılan pazar gözlemleri, tüm İslam ülkelerinde ramazan ayında benzer doğrultuda bir canlılık ve kültürel tavır olduğunu gösteriyor. Pek çok marka bu aya özel kampanyalar, hatta ürünler hazırlıyor. Ancak gözden kaçırılmaması gereken, bu canlılığın sadece modern bir eğilim değil, Batı’nın tüketim kültüründen çok önce gelişen bir süreç olduğu.
Esma Sultan’ın iftariyeliği
Saray mensubu ailelere tahsis edilen iftariyelikler, ramazan alışveriş listesinin nasıl zengin olabileceğinin bir göstergesi gibidir. Dört çeşit ekmek, baharatlı çökelek, kaşkaval peyniri, kelle şekeri, petek bal, çekirdeksiz üzüm, en az dört çeşit kaliteli zeytinden oluşan bir paket iftariyelik olarak sunulabiliyordu. İşte Topkapı Sarayı arşivindeki bir belgede, 1792 ramazanında Esma Sultan’a, kocasına ve annesine (her birine ayrı ayrı) verilen iftariyelik listesi:
İŞTE O LİSTE
2 adet Saksonya bardağı
18 adet yaldızlı İngiliz bardağı
12 kavanoz asitli otlarla tatlandırılmış yemek
4 adet yaldızlı kasede çeşitli içecekler
4 yaldızlı kasede çeşitli reçeller
3 kutu dolusu petek bal
2 adet Venedik kavanozu dolusu kıymetli zeytin
2 adet Venedik kavanozu dolusu kuma zeytin
2 adet Venedik kavanozu dolusu salamura zeytin
3 sepet dolusu pastırma
3 sepet dolusu kaşkaval peyniri
6 sepet dolusu çeşitli şehriye
3 sepet baharlı kurut
Kaynak: Tülay Artan, “Osmanlı Elitinin Yemek Tu¨ketiminin Bazı Yo¨nleri”, Yemek ve Kültür, 2006, s.7.
Paylaş