Paylaş
Sevgili ustam 'Derviş Baba'nın teşviki ile araştırmalarıma başladım. Köklü bir kurumda iyi bir eğitim almanın maddi bedeli karşılayabileceğimin çok üstündeydi. Ama karar verilmiş, himmet edilmişti ki konuyu istişare etmek üzere niyetimi açık ettiğim, bu alanda tecrübeli eski bir arkadaşım düşüncemi çok olumlu buldu ve dahi fakire sponsor olmayı önerdi. Karşılığını ancak mezun olunca ona verebileceğim 'koçluk seansları' ile ödeyebilirdim. Arkadaşım zaten bir karşılık beklemiyordu, yine de fakiri mahcup etmemek için önerimi kabul etti. O an mantıken imkansız görünen, mümkün olmuştu. Hızlıca ve kolaylıkla. Herhalde vardı bir hayır. Böylece koçluk eğitimime başladım..
Sanırım sürecin ikinci modülü esnasındaydı. 'Yaşam alanları çemberi' üzerine çalışıyorduk. Çember koçluğun temel araçlarındandır. Türlü şekillerde kullanabilirsiniz. Mesela; (isterseniz elinize bir kalem alın, uygulamalı devam edelim) boş bir A4 kağıda bir çember çizersiniz, çemberi hangi konu için kullanacağınızı belirlersiniz. Bizimkisi yaşam alanları çemberi, yaşamınızı kuşbakışı görmenize yardımcı olur. Önce ayrı bir sayfaya yaşamınızı şekillendiren öğeleri listeleyebilirsiniz. Bunun için günlük, haftalık rutininizi oluşturan unsurlardan faydalanabilirsiniz. O günkü kendimden örnek vereyim (sıralama önemli değil); Dinlenme/Uyku, Beslenme, Kişisel bakım/Sağlık/Spor, Çalışma/Hizmet/Vazife, İş/Maddi gelir, İbadet, Seyahat, Öğrenim/Araştırma, Sosyalleşme, Aile, Sevgili, Sanat üretimi/tüketimi, Manevi gelişim, Medya, Ustam/Derviş Baba, Boş vakit/Serbest alan. 16 öğe etmiş. İlkin çemberinizin içini bir artı çizerek bölerseniz, oradan 16 eşit parçaya bölmek daha kolay. Sizin listeniz kaç öğeden oluşuyorsa çemberi o kadar eşit parçaya bölersiniz. Bölmelerin içine de teker teker listenizdekileri yerleştireceksiniz..
Koçluğun bir başka temel aracı da skala çizgisidir. Düz bir çizgi çizeriz. Çizginin başı '1', sonu '10' olsun. Çizgimizi eşit aralıklarla 1'den 10'a kadar tüm sayıları içerecek şekilde işaretleriz. Ölçeklendirmek istediğimiz konu neyse onu skalamıza uyarlarız. Bir cevap almak için soru sormak gerekir. Yapıcı cevaplar için sorumuzu yapılandırma biçimimiz de yapıcı olmalıdır. Mesela "neden mutsuzum?" soru biçimi yerine bu sorudaki maksadı ortaya çıkaracak şekilde bir formülasyon bulunmalıdır. Maksat 'mutlu olmak' ise soru şöyle olabilir; "nasıl mutlu olabilirim?". Bu soru biçimi daha çözümcü, daha motive edicidir. Bir kez soru sorulduğunda artık söz ettiğimiz kavramı açabilir, ilgili konuda kendimizi nerede gördüğümüze bakabiliriz. Skalamızı çizdik, mutlulukla ilgili, 1'den 10'a kadar numaralandırdık. Düşünelim; mutlulukla ilgili skaladaki en yüksek değer '10' bizim için ne ifade ediyor? Mutlulukla ilgili 10 değerinin çağrıştırdıklarını not alabiliriz, faydalı olur. Kendimizi o değere sahip olarak zihnimize yansıttığımızda nasıl bir 'ben' tasviriyle karşılaşıyoruz. O mutlu kişi neler yapıyor, nasıl yaşıyor, değerleri neler? Not almaya devam. Bu arada kendimize sorarız; "peki mutluluk konusunda kendimi 1 ile 10 arasında nerede görüyorum?". Kendimize verdiğimiz not çok düşük değilse, "bu notu bana verdiren hayatımdaki mutluluk vesileleri neler?" gibi bir tanımlama sorusu sorabiliriz, bu sorunun cevabı dikkatimizin olumsuzluklara saplanıp kalmasından ziyade, mutlu olmak adına elimizde olanları hatırlamamızı sağlayacak, moralimizi biraz daha yükseltecektir. Akabinde gelecek asıl önemli soru ise "mutluluğumu arttırmak için neler yapabilirim?" olabilir. Cevaben bulduğumuz olası yolları, kendimize önerilerimizi notlarımıza ekleyelim. Takdir edersiniz ki 10 değerine hemen ulaşamasak da yarım puanlık bir ilerleme dahi oldukça kıymetlidir. Süreci motive edici, uygulanabilir eylem adımlarıyla ilerletmemiz beklenir. Eyleme geçene kadar notlarımızı gündemde, göz önünde bir yerlerde tutarak ve bir açılım yaşayana dek zaman zaman üzerine çalışarak kararlılığımızı diri tutarız. Muhtemel eylem adımlarımızı listeleyebilir, önceliklendirip planlayabilir, bir takvime bağlayabiliriz. Dikkatin yöneldiği alanda doğal olarak bir hareketlenme başlayacaktır..
Dönelim yaşam alanları çemberimize, çemberimiz yaşam alanlarımızı oluşturan unsurlara göre eşit parçalara bölünmüş, listemizdeki unsurlar teker teker bölmelerin içine yazılmış. Şimdi her bölmenin alt çizgisini bir skala gibi düşünün. Çemberin merkezi 0 değeri, her yarıçap çizgisinin çemberin kenarına erişen ucu da 10 değeri olsun. Çemberi kesen her çizgi ayrı bir bölümün skalası. Artık bölüm bölüm skalalarımızı puanlayalım. Soru şu; "… alanında kendimden ne kadar tatminim, şu anda skalanın neresindeyim?". Bölmelerden herhangi biriyle başlayabiliriz. Diyelim ki 'aile', kendimize soruyu sorduk; "ailemle ilişkimden ne kadar tatminim, bu ilişkide benim için ideal olana oranla kendimi yahut ilişkimizi nerede görüyorum?", cevabımızın temsil bulduğu sayısal değer 6 olsun mesela, çemberin 'aile' bölümünün skala olarak kullandığımız alt çizgisinde '6' sayısını işaretleriz. Her bölümü böylece değerlendirip, puanlarımızı işaretledik. Sonra her bölümün skalasında işaretlediğimiz sayıdan, o bölümün üst çizgisindeki aynı sayı değerine bir eğri çizeriz. Böylece verdiğimiz puana kadar olan kısmı alanın geri kalanından ayırmış olduk. Bu kısmın içini tarayalım. Ve her bölüm için aynısını yapalım. Elimizde bölüm bölüm, verdiğimiz puanlara göre merkeze doğru içleri taranmış, biraz orantısız da olsa bir iç daire oluşmuş oldu. Bu noktada elimizdeki manzaraya dikkatle bakıp, ortaya çıkan genel tabloyu analiz etmeye çalışırız. Ne görüyoruz? Tablo dengeli mi? Hangi konularda gayretimizi arttırmamız lazım? Önceliğimiz ne olmalı? Çemberimiz taralı alanlarla ne kadar doluysa hayatımızdan o kadar tatminiz demek olmalıdır.. Taralı alanları arttırmak için neler yapabiliriz? Lokmaları ufak ufak yemek daha akıl karıdır. Elde ettiğimiz genel görünümde saptadığımız tüm dengesizliklerle, noksanlıklarla bir anda ilgilenemeyebiliriz. Yaşam alanlarımızla, dolayısıyla da yaşamımızla ilgili tatminkarlığımızı geliştirmek için kendimize aşamalı bir yol çizmeliyiz. Bu yöndeki önceliklendirmemizi doğru yapabilmek için koçluk sistemi şöyle bir kilit soru önerir; "Çemberdeki alanlardan hangisinde bir gelişme sağlarsanız bu diğer yaşam alanlarınızı da olumlu etkiler?". Vereceğiniz cevap öncelikli konunuzu ortaya çıkaracaktır. Buradan derinleşiniz, gerisi de gelecektir.. Bir zaman sonra 'yaşam alanları çemberi'nizi tekrar oluşturup geçmiştekiyle kıyaslayabilirsiniz. Bu çemberi daha spesifik konulara uyarlayabilir, o konunun unsurlarını irdelemekte kullanabilir, karar vermekte zorlandığınız ikilemlerde, tercih konusu olan herbir seçenek için ayrı çemberler oluşturup kıyaslama yapabilirsiniz. Tabi en ideali, her konuda olduğu gibi bu tür çalışmaları da anlaşabileceğiniz, püf noktaları bilen bir profesyonel, bir usta eşliğinde yapmanız olacaktır. Rast gelsin! Hayatta başarılar!
Fakir yukarıda söz ettiğim kendi ilk yaşam alanları çemberimi puanlayıp önüme aldığımda ve kendime 'bu alanların hangisinde bir iyileşme olsa diğer tüm yaşam alanlarımı da olumlu etkiler?' sorusunu sorduğumda cevap zihnimde parlak bir ampül gibi yanmıştı; ustam 'Derviş Baba'! En düşük puanı verdiğim alan olduğu için değil, onunla aram kötü olduğu için de değil. Ancak o güne kadar, en güçlü şekilde bu sorulan soruyla farketmiştim ustamın benim için temsil ettiklerinin önemini. Aramızdaki sevgi bağı bir yana, o benim içimdeki insanlığı, ustalığı temsil ediyordu, içimdeki mürşidi, kamil insanı temsil ediyordu. O benim için olmak istediğim 'kendimin bir üst versyonu'nu temsil ediyordu. Bir ben vardı benden içeri, doğmayı bekliyordu. Doğan bendim, ben oydu. Sanki bir zincirleme reaksiyon olmuştu. Tasavvufta bahsedilen 'fena fi'ş şeyh', yani müridin mürşitte fani olması, onun varlığında kendini yok etmesi, böylece akabinde gerçekleşebilecek manevi doğumunun ne demek olduğunu anlamıştım. Bu evrim yolu daha sonra 'fena fi'r Resul' ve nihayet 'fena fillah' olarak devam eder. Allah'ta fani olmanın başlangıcıdır şeyhinde fani olmak. Şimdi anlıyordum Peygamberini tüm yaradılmışlardan fazla sevmenin hikmetini, 'yaradılanı severiz Yaradan'dan ötürü' sözünün değerini. Resulullah'ı(sav) sevmek kendin de dahil tüm insanlığı sevmenin temsiliydi, Allah'ı sevmek tüm varoluşu sevgiyle kucaklamanın zirvesiydi. Bir hiyerarşi vardı. Ve sen adım adım bencilliğini kırarak genişliyor, kendindeki kendini yeniden buluyordun her aşamada. İşte çemberimdekilerden, diğer tüm yaşam alanlarında iyileşme sağlayacak olan, iyi ki var! İşin sırrı buymuştu, kendimle olan ilişkimin anahtarı, bilişimin okyanusu, gönlümün aktığı istikametteydi. Felek çemberinizin bölmelerinde, diğer tüm alanları iyileştirici böylesi bir alan olmuş olsun dilerim, yoksa da oluşturun, ve geliştirin bu alanı, bir koyup bin alınası, fakirden söylemesi..
Hülasası; kurs başarılı geçti! Yukarıda anlatmaya çalıştığım iki temel koçluk yöntemini en azından hayatınızın bazı pratik alanlarında kullanabilirsiniz, faydasını gördüm, tavsiye ederim; Cüzzi akılla, hesap kitap, ölçme biçmeyle, gönül gözü açılana kadar idare edicez böyle, n'apalım… ;) Aşk olsun! Hu
Paylaş