Paylaş
Belki de henüz buna karar vermek için pek erken.. Fakir şu satırları yazarken, ülkemizin siyasi geleceğinin nasıl şekilleneceği hakkında spekülasyonlar dışında kuvvetli bir eğilim belirtisi yok.
Çevreme baktığımda, kendini son dönemde baskı altında hisseden kesimlerde bir rahatlama, statükonun devamına taraf olan kesimlerde ise bir endişe kendini hissettiriyor.
İki tarafın da kendine göre haklı sebepleri var. Bir uzlaşma kültürü olarak tercih ettiğimiz 'demokrasi' bu kesimlerin optimal bir dengesinin kurulmasını gerektirmekte.
Taviz vermeye asla yanaşamayacaklara göre tatmin edici bir sistem değil demokrasi. Taviz verilmeden de çoğulcu siyaset yapılamaz..
Siyasetten benim anladığım; kelime kökü itibariyle 'seyislik'ten gelen yani bir seyisin atları eğitmesi gibi insanın nefsini terbiye etmesinin ilmidir.
Topluma uyarlanan 'siyaset ilmi' doğru uygulandığında toplumun birbirini anlayarak, duyarlılıklarına, tercihlerine saygı göstererek kendi kendini terbiye etmesi oluyor.
Bizler de demokratik bir sistem içinde siyaset yoluyla yönetilmeyi kabul etmiş bir toplumuz.
Ve körlerin, herbirinin farklı bir yerine dokunarak fili tarif etmeye çalışmaları gibi demokrasiyi de farklı farklı tarif ediyoruz.
Ancak diyalog yoluyla parçaları birleştirip filin doğru tarifine ulaşma imkanı vardır..
Halkımız, yani bizler bu seçimden çıkan sonuçla diyoruz ki; Farklı kesimler uzlaşmalıdır, koalisyon (birleşme) istiyoruz! Evet, biz birleşme istiyoruz, ama güçlü bir lider etrafında; Bize bunu sunabilecek misiniz?
Cumhuriyet tarihimizde, geçmiş koalisyonların bize sunduklarının eksisi artısından fazla olmuştu. Bunun için bedeller ödemiştik, hatırlıyoruz.
Ama yine de bu ülküden vazgeçesimiz yok anlaşılan.
Her başarısız koalisyon döneminin ardından yavuz tek parti yönetimlerine dönsek de, en çok bu dönemlerde uluslarası politika ve iktisadi anlamlarda ilerlesek de yine geliyoruz 'koalisyon' seçeneğini koyuyoruz siyasilerin önüne.
Çünkü tek parti yönetimlerinde onun periferisinde olmayanların mağduriyetlerinin artması, bir nokta geliyor bizi rahatsız ediyor.
Particilik bir bahane ne de olsa, adilane bir birliktelik, birlik olma arzumuz esas.
Buna mani olanlar, nefislerinin derdine düşüp kamu yararını arka plana atanlar, siyaseti bir rant paylaşım aracına indirgeyenler mutlaka cezalandırılıyor siyasi geleneğimizde.. Bedellerini ise hep beraber ödüyor, gücümüz yettiğince sübvanse etmeye çalışıyoruz sistemi; Sistem biziz.. Evrimimiz devam etmeli; Bu sefer daha da iyisi olacak!
Olmalı, ki 'Seçimi hangi parti kazandı?' sorusundan daha önemli 'Kazandım mı?' yahut 'Ben ne kazandım?' sade vatadaş sorusu tatminkar cevaplara ulaşsın..
Henüz kazanıp kazanmadığımızı bilmiyoruz halk olarak. Lakin umutvarız!
Seçimin sonuçlarının daha iyi bir yaşam imkanı sunmasını umut ediyoruz; Barış, iş, aş, özgürlük, çağdaş bir anayasa ile adaletin tesisi, ekonomik, kültürel gelişim, çevremizin güzelleştirilmesi, komşularla iyi geçinme, dünya nezdinde onurlu bir temsiliyet…
İnsana yakışanı istiyoruz! Dünyada 'ideoloji savaşları' çağının kapandığının ilan edildiği bir dönemde kısır, demode ideolojik çatışmalar ortasında sıkışıp kalan çözümsüz bir siyaseti hiç istemiyoruz.
Bu bizi küresel hegemonik güçlerin paryası yapar ancak.
Ama birlikte güçlü olabilirsek, şu tek kutuplu çürük dünya düzeninin sürpriz aktörlerinden biri olarak taşın altına elimizi koyar, 'vahşi kapitalizm'e 'hikmet' geleneğimizi aşılayabiliriz belki de..
Beklenen kahraman, gizli kutup neden biz olmayalım?
Fakat önce buna kendimiz inanmalı, kendimiz başarmalıyız!
Fırsat varken, elimizde imkanlar mevcut…
Yoğun bir gündem, yeni sınavlar bizi bekliyor. Hayırlısı inş'Allah! Ya Hakim..
Paylaş