Paylaş
Șüphesiz ki güzelliğin en güzeli iç güzelliğidir. Nihayetinde iç dışa yansır. İbnu’l-Kayyim el-Cezviyye diyor ki; “İç güzellik, bizzat sevilendir. O da ilim, akıl, cömertlik, iffet, cesaret gibi niteliklerdir. İşte bu iç güzellik Allah’ın(cc) kulunda gözetlediği ve sevdiği yerdir. Sahih hadiste buyurulduğu gibi: ‘Allah yüzlerinizin güzelliğine veya malınıza bakmaz, ancak kalbinize ve yaptıklarınıza bakar’. Bu iç güzelliği, kişi cemal sahibi olmasa bile onu güzelleştirir, süsler. Sahibine imanı ölçüsünce güzellik, heybet ve tatlılık giysisi giydirir. Onu gören önemser, onunla birarada bulunan sever. Bu gözle görülebilen bir gerçektir. Salih, iyiliksever, güzel ahlaklı kişinin, görünüşçe insanların en tatlı ve çekicisi olduğunu gözlemlersin… Kalplerin, bu niteliklere sahip insanları yüceltmek, sevmek ve eğilim duymaktan kopamayışı da, iç güzelliğin dıştakinden daha iyi olduğunun kanıtlarındandır”
“Allah’ın boyası; Allah’ın boyası ile boyanandan daha güzel olan kim vardır? Ve biz, O’na kul olanlarız” (Bakara 2;138)
Bize göre güzellik soyut ve göreceli bir kavramdır. Algımızı nefsani şartlanmalardan özgürleştirdiğimizde esas güzelliğin manevi bir neşe olduğu anlaşılır. Deruni hazlara ancak böyle erişilir. Nefsin kaba, replika nitelemelerinin ötesine, güzele bakmak… Güzel bakmak sevaptır. Bu sevap ne güzel bir yurda vardırır! Adına cennet demişler…
“Muhakkak ki Bizden kendilerine güzellikler(hüsna) ulaşanlar, işte onlar cehennemden uzaklaştırılanlardır” (Enbiya 21;101)
Bundan dolayıdır ki: “bu yola niyetli kişilerin ilk işi kusur gören gözlerini kör etmektir; ‘hüsn-ü zan…” denildi. Ve buna direnenler hep güzellik kavramlarını genişletmekten korkanlar oldu. Çünkü nefsin direnci vardır kendini ve çevresini kendi kendince tanımladığı (çoğu zaman yanlış öğrenilmiş) bir kalıbı yıkıp da yerine bir başkasını inşa etmeye, değişmeye. Kusurunu seven müptezeller gibi. Güzel sevmek gayrete layık değil mi halbuki? Öyleyse uzat elini, Hakk’tan sana ulaşanı al, o da senin işin ey tembel kişi!
Çirkinlik, güzelliğin perdelisi, karanlığın aydınlığı belirtmesi gibi; ikilik aleminin keyfiyetleri. Her şey zıttıyla kaim. Lakin bazısı bazısından üstün. Varlığın yokluğa üstünlüğü misali.. Var her şeyi yerli yerine koy, birle iç aleminde sen de! “O zaten öyle ki!” Farket! Neden ayrı düşesin hakikatten? Düşme, kalk! O işi cehaletin huzursuz uyuşukluğuna tamah edenlere terk et. Elini tutmak istemeyeni kendi haline bırak, ısırmak isteyendense korun, gerekse kaç! Ahmaklık değil bizden istenen! Kibir, nefret, ihanet; onlar ki zaten yoktular. En güzeli yokluklarını teslim edici muamele ile açığa çıkardıkları hoşluklara bak! Edepsizden dahi (zıttını takdir etmek suretiyle) edebi öğrenene ne gam.. O, teslim olunan, tam…
“Seyyiati (kötülüğü), en güzel olanla yok et. Biz, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz” (Müminun 23;96)
Kainatın bir sahibi var. En güzelini bilen, güzeli tavsiye eden.. Buyruğun tut Rahman’ın, temizlen! “Hanginiz en güzel ameli yapacak?’ diye sizi imtihan etmek için 6 günde(evrede) semaları ve yeryüzünü yaratan O’dur” (Hud 11;7). Velhasıl yarışındayız güzelliğin hep birlikte. Güzeli seviyorsak gerçekten, güzel sevmeliyiz; budur ibadetimiz. Güzelliği aramak, bulmak, yüceltmek, sevmek.. Diken gülü koruyor, o da gülden, eyvallah, ama biz goncayı koklamadayız, gülü goncası için sulamadayız…
“Ve takva sahiplerine: ‘Rabbiniz ne indirdi?’ denildi. ‘Hayır(güzellikler)’ dediler. Güzel(ahsen) olanlara bu dünyada güzellikler(haseneler) vardır. Ve elbette ahiret yurdu daha hayırlıdır. Ve gerçekten muttakilerin yurdu ne güzeldir” (Nahl 16;30)
Sen güzelsin, sevilensin, ey insan. Yaradandan ötürü… Vefa sahibiysen eğer, hamd et edebildiğince. Rabbinden iki cihanda güzellikler iste. Güzelliğin zekatını da vermeli güzellikle; güzel ahlakla güzelliğini bütünle, güzel davran, güzel(Hakk) söz söyle. O’nun sevdiği gibi sevsen güzellikleri, seveceksin hakikatini de..
“Andolsun ki Biz insanı, ahseni takvim(güzel bir program) içinde yarattık” (Tin 95;4)
Hz.Ayşe(ra)’den rivayet ediliyor: Ondan güzelinin ne ondan önce ne ondan sonra görülmediği söylenen Hz.Muhammed’i(sav) kapısının önünde ashabından bir grup bekliyorken, onu dışarı çıkmazdan önce suya bakarak saçını sakalını düzeltir gören Hz.Ayşe sorar; “Ya Resulallah, sen de mi böylesi şeyler yapıyorsun?” Cevaben buyuruyor Habib-i Hüda; “Evet, kişi kardeşleri arasına çıktığında kendisine şöyle bir çeki düzen versin. Allah(cc) güzeldir, güzeli sever”… (Ravdatu’l Muhibbin)
O güzeller güzeline, hamd edilene, edene, yücelere, ismi güzel kendi güzellere, zühre yıldızına, tüm sevenlere sevilenlere selam olsun.. Nasipse önümüzdeki çarşamba gecesi idrak edeceğimiz mübarek “Berat Kandili”miz hayırlara, güzelliklere vesile olsun. Aşk olsun!
“İşte böyle, Allah Mübarek’tir, En Güzel Yaratıcı’dır” (Müminun 23;14)
Hu
Paylaş