Kıyamet alametleri mi?

Sufi ustasına göre 2013 -2018 arası dünyada hastalıklar artacak, öfke patlamaları yaşayanların çoğaldığını göreceksiniz. Dikkatli olun!

Haberin Devamı

Nasreddin Hoca bir gün sıkışmış, nehir kenarına inmiş, akan suya büyük tuvaletini edivermiş. Önünü nehre dönüp baktığında bir de görmüş ki b.ku suyun üzerinde yüzüyor; “Vay” demiş Hoca, “Şuna bak, benden çıkan bana yüzme öğretiyor; ahir zamandayız demek!”
Bu yazıyı yazmaktan kaçıp duruyordum. Ama bazen hoşa gitmese de yüzleşilmesi gereken şeyler var. Uyarıcılar uyarmak zorunda…
Geçen yılın dünya çapında en popüler ‘manevi’ gündemi ‘21 Aralık 2012 - dünyanın sonu mu?’ idi. Bir sürü yayın, yorum yapıldı bu konuda. Mevzu tek bir tarihe indirgendi neredeyse, o gün gözle görülür bir olay olmadı ve çoğumuz yaşamımıza kaldığımız yerden devam ettik, ediyoruz. Sanki yok olmaktan yırtmışız gibi… Fakir o tarihte Konya’dan yeni dönmüştüm ve ilk makalem yayımlanmıştı, bir sonraki pazara kadar gündem çoktan değişmişti. Kıyamet tellallığı yapmak istemedim taze bir yazar olarak hem de ‘sözde’ kıyamet dalgası sönmekteyken. İşin aslı inanmak istemiyordum zorlu günler senaryosuna; Konya’da sufi ustalardan önümüzdeki beş seneyle ilgili duyduklarım pek de neşeli değildi…

Haberin Devamı

DÜNYADA FELAKETLER ARTACAK!

Derviş Baba da sonbaharda uyarılarını sıklaştırmaya başlamıştı: “Evlatlarım bu dünya hayatı gelip geçici ve pek de kısa, ahiretiniz için hazırlığınızı, ruhunuzu güçlendirmeyi ihmal etmeyin.” Aslında hepimiz biliyoruz ölümlü dünya olduğunu ama bırakın her an ölecekmiş gibi yaşamayı, hiç ölmeyecekmişçesine bir dünya telaşesi içinde ‘yuvarlanıp gitmedeyiz’. Halbuki inananlar için yapılabilecekler var son nefes verilene kadar. İyi bir insan olmaya çabalamak, hatalarımız, günahlarımız için bağışlanma dilemek, hayırlı işler yapmaya gayret etmek, dünyevi bağımlılıklardan kurtulmak, gönlümüzü temizlemek, nefsimizi terbiye etmek, hoşgörüyü kendimizde hâkim kılmak, affetmek, sevilenimizi sevmek, Yaradana yakınlaşmak… En azından samimiyetle niyet edersek, istikametimiz belli olur bari. Rabbim yardım eder…
Şeb-i Arus sebebiyle Konya’da ziyaretinde bulunduğum sufi ustası öğrencilerini toplamış konuşmaya hazırlanıyordu. Hep güzel şeyler duymaya alışmıştık toplantılarında, hiç beklenmedik bir yerden girdi konuya bu sefer: “Gayretinizi arttırmanızı istiyorum, zorlu bir döneme girdik. 2013 -2018 arası dünyada felaketler artacak. Doğa olaylarının artmasının yanında dünyamıza gökyüzünden gelecek belalar için de hazırlıklı olun, bunlar büyük çapta olabilir. Hastalıklar artacak, en çok da ruhsal hastalıklar, çevrenizde en hafifinden ruhsal bunalım, öfke patlamaları yaşayanların çoğaldığını göreceksiniz. Öte âlemlerle ilişki kurma, manevi deneyimler de artacak, bunlardan bir kısmı 3 harflilerle (c.nler) bağ kurmalar olacak, musallat olmalar artacak, boyutlar arası geçişkenlik arttı çünkü. Dikkatli olun!”

Haberin Devamı

CİDDİYE ALMAKTA FAYDA VAR

Maya şamanı ‘Don Alehandro’ başta olmak üzere diğer pek çok şaman karanlığa gittiğimiz bir dönem olduğunu söylüyor. Kadim Hindu bilgeliği halen karanlık çağ ‘Kali Yuga’ içinde olduğumuzu ve aydınlık çağ gelmeden önce karanlığın koyulaşacağını bildiriyor. Tibet budist metinleri, dünyada otoriter bir yönetimin hüküm süreceğini, ona direnen ufak bir azınlığın kalacağını ve teknolojik silahlarla bizi yok oluşa götürecek bir savaşın eşiğinde ‘Şambala’nın ustalarının bedenlenerek insanlığı kurtaracağını ve altın çağı başlatacaklarını öngörüyor. Bu liste uzatılabilir. Artık son derece ‘hüsnü zan’ sahibi sufi ustaları da basiret gözüyle bir şeyler görüp bizi uyarma ihtiyacı hissettiklerine göre ciddiye almakta fayda var galiba durumu.
Dediğim gibi, yine de yazmayacaktım ama işaretlerin artmasıyla fakir de görevimi ihmal etmeme telaşındayım. Bu işaretlerin şahsi olanları olduğu gibi aleni olanları da var. Sanırım babamın beklenmedik bir kalp krizi geçirip ölümün eşiğinden dönmesi tetikleyici oldu. İnsan sevdiği biri ölümle yüzleşince veya ölünce kendi ölümünü de düşünmekten kendini alamıyor. Bu, acı olduğu kadar gerekli bir yüzleşme aynı zamanda, hesap günü gelmeden kendinizi hesaba çekip kalan ömrünüzü daha hayırlı geçirmeniz adına.
Gelelim aleni işaretlere: Geçen hafta Sibirya’ya düşen koca göktaşının yankıları hâlâ devam ediyor, bilim adamları bunu öngöremediler, dikkatinizi çekerim 1000 kişi yaralandı. Koca bir taş da Vatikan’a düştü, 15.yüzyıldan bu yana istifa eden bir papa yok bildiğim kadarıyla. Ender ve önemli bir olay, Hıristiyan âlemini sarsan bir deprem. Doğuracağı sonuçları beraberce göreceğiz zaman içinde. Korkarım benzeri olaylar önümüzdeki yıllara damgasını vuracak, daha ciddi kayıplar olabilir… Özellikle Amerika ve İngiltere hassas konumdalar.

Hakka Suresi

Haberin Devamı

1. Gerçekleşecek olan.
2. Nedir o gerçekleşecek olan şey?
3. O gerçekleşecek olan şeyin niteliğini sana kavratan nedir?
Kitap temelli alametlere giremeyecek kadar dar yerim. Ancak Kur’an’ın dikkat çekici bir ısrarla yaklaşan ‘kıyamet’ olgusundan bahsetmesi, önemsemesi, uyarması her daim yok oluşun eşiğinde olduğumuzu bize hatırlatıyor. Vaktini yalnız Allah’ın bildiği sona hazırlanmamız isteniyor… Hadi bırakalım insanlığın sonu hikâyelerini derseniz, eyv’Allah ama bizim bireysel kıyametimiz var kaçınılmaz olan, onu da mı boş vereceğiz?
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Hoca kıyamet ne zaman olur?” Hoca cevap vermiş: “Bizim hanım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet olur”.
Kefenin cebi yoktur, ama inancıma göre ruhun hazinesi zenginleştirilebilir. Bu da bize öte âlemde fayda sağlayacak esas hazinedir. Düşünün ki bizim dünyadaki insan ömrümüz melekler katındaki zaman algısına göre 2.5 saatlik bir süre kadar sadece. Ahiret ömrü ise bize sonsuzluk gibi gelecek kadar uzun. Hangisine yatırım daha akıl kârı, karar verin…
Kasvet mi bastı? Sufi inancına göre, son yaklaştığında, bu dünyaya bağlı yaşayanlar korku içinde olurlarken, Allah’ı sevenler sevinçlidirler. Allah’a kavuşacakları için! Ruhları özgür olanlardan olmanızı dilerim. Böylelikle ruhunuz cenazenizin yanından hiç zorlanmadan yükselme imkânı bulur. Bir kapı kapanır daha hayırlı bir başkası açılır. Orada gönlümüzde sevdiklerimizle birlikte oluruz, ebediyyen… Yine de umarım insanlık bu zor dönemi atlatır ve akabinde aydınlık bir çağı zevk etme imkânı buluruz dünya gözüyle de…
Not: Yahudi cemaatinin ‘Purim’ bayramını kutlarım efendim.

Yazarın Tüm Yazıları