Kem gözlere şiş

Hamile kadınların nurlu bir güzelliği olur, Allah’ın lütfunu hatırlatır bana bu manzara. Hadi diyelim ki biz terbiyesiziz; nerede tasavvufla özdeşleşen hoşgörü ve hüsnü-zan, kırmamak ve kırılmamak düsturu, eline, diline, beline hakimiyet?

Haberin Devamı

Sayın Ömer Tuğrul İnançer Efendi’nin hamilelik üzerine TRT1 televizyonunda yaptığı açıklamalar geçen haftanın gündemiydi. Sözleri çok tepki aldı. Keza üst düzey bir tasavvuf temsilcisi kimliğiyle sarf ettiği sözler kanımca tasavvuf ehlinin olaylara bakışına örnek teşkil etmekten uzaktı. Bu yolun sempatizanlarının pek çoğunda şüphe ve hayal kırıklığı yarattı. Dini yobazlıkla bağdaştıranlara koz oldu. Kaş yapalım derken göz çıkarıldı. Hamile hanımlar başta olmak üzere pek çok kimsenin gönlü kırıldı.
“Fetvacılar sana fetva verse de sen bir de gönlüne danış.” (kudsi hadis)
Ne demiş Sayın İnançer; “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Her şeyden önce estetik değildir. 7-8 aydan sonra anne adayı biraz hava almak için beyinin otomobiline biner, biraz dolaşır. Sonra akşam üstü çıkarlar... Şimdi ise maşallah, kanatlısı kanatsızı televizyonlarda uçuşuyor. Ayıptır ayıp. Bunun adı realizm değildir. Bunun adı terbiyesizliktir...”

Haberin Devamı

KUSUR GÖREN O’NDA GÖRÜR

Hamile kadınların nurlu bir güzelliği olur, mutluluk verir insana, Allah’ın lütfunu hatırlatır bana bu manzara. Hadi diyelim ki biz terbiyesiziz; nerede tasavvufla özdeşleşen hoşgörü ve hüsnü zan, kırmamak ve kırılmamak düsturu, kılı kırk yarmak, onu da kırka bölmek inceliği, eline, diline, beline hâkimiyet? Sufiler olaylara bu şekilde yaklaşıyorsa, ya fakir bu sufizmden bunca yıldır bir şey anlamamışım ya da fena halde kandırılmışım! Örnek aldığım kimseler fakiri hep yanıltmışlar. Hz. Peygamber değil miydi çölde karşılaştıkları hayvan leşine bakıp da “Ne güzel inci gibi dişleri var” diyen! Elbet her yerde güzeli görmek kolay değil, olsaydı fakirin de mübarek bir şeyh efendi olması işten bile değildi. Mertebe yükseldikçe sorumluluk artıyor...
Bu yolda aldığım derslerin başında “Kusur gören gözünü kör etmek” geliyor. Sembolik konuşuyorum; ne kendimizin ne de bir başkasının gözünü çıkaracak değiliz. Kastedilen, görülen kusurla değil, onu gören kendi gözümüzü terbiye etmekle uğraşmamızdır. Ancak, örnek teşkil etmesi bakımından, ‘her şeyi yerli yerinde, kusursuz’ görsem de (ki yalan) üzerime düşen, temsil ettiğim okulun felsefesinin halk nezdinde doğru anlaşılmasına katkı sunmaktır. Bu konuyu ele almamın sebebi budur. Bizim yolumuz Yunus Emre’nin, Hacı Bektaş Veli’nin, Mevlana’nın, Hak Erenlerin aşk yoludur. Bu topraklar aynı zamanda sayısız kadın evliyanın yurdudur.
Ben gelmedim dava için
Benim işim sevgi için
Dostun evi gönüldedir
Gönüller yapmaya geldim
Derviş Yunus Emre

Haberin Devamı

YENİ BİR SINAVA KADAR RAHATIM

Çoğunlukla yazdığım yazılara koşut olaylar yaşarım hayatımda, bazen yazdıklarım sınavım haline gelir. Her an ‘agah’ (uyanık, dikkatli) olmamla ilgili çalıştırır erenler. Şimdi size konumuzla ilgili geçen hafta yaşadığım bir olayı anlatacağım: Yeni taşındığım Roman mahallesinde gürültü, bağırtı, çağırtı, küfür, kavga eksik olmuyor, mahalleli nöbetleşe bir sessizlik anı dahi olmamasına çalışıyor sanki elbirliğiyle. E haliyle bir, üç, beş uykusuz gece derken, sinirlerim zayıf düşmüş, tüm mahalleyi çoluk çocuk demeden gırtlaklama teşebbüsüme ramak kalmıştı. Bunca insana edep öğretmek, hepsini terbiyeli insanlar haline getirmek haddim olmadığına göre, bir durdum, düşündüm ve Derviş Baba’dan aldığım ders bir ampul gibi yandı beynimde. Durumuma uyarlarsak “kusur duyan kulaklarımı sağır etmek...” Hemen en yakın eczaneden 4.5 liraya bir çift kulak tıkacı aldım. Kurtuldum. Kolay yoldan... Yeni bir sınava kadar rahatım! Bilmem anlatabiliyor muyum...
Bir başka diyeceğim şu:Kişilerin yaptıkları bir hatadan dolayı tümden ‘tu kaka’ edilmesi de fakire ters. Bize kişileri horlayıp aşağılamak yakışmaz, tepkimiz, eleştirimiz fikirlere, yapılan eyleme karşı olmalıdır. Gün gelir hepimizin dili sürçebilir, ayağı kayabilir. İnsan gönülden bir tövbeyle temizlenebilir. Gün gelince Allah’ın terazisinde kimin hayırlı amellerinin, iman ve teslimiyetinin kusur, hata ve günahlarına ağır basacağını bilemeyiz. Eleştiri yaparken eleştirdiğimiz kişinin durumuna düşmememiz hayrımızadır. Ola ki İnançer Efendi’nin yaşadıkları, akabinde yaptığı iç muhasebesi onun Allah yolunda ilerlemesine vesiledir. Rabbim en doğrusunu bilir! İyisi mi biz hayra yoralım... En azından bu yazının yazılmasına vesile olmuştur. Hu

Yazarın Tüm Yazıları