Paylaş
Niyetini zaten seçim vaatlerinde açık etmişti. Dolayısıyla, oy kullanan Amerikan seçmeninin çoğunluğu, onun bu politikalarını da tasdiklemiş oldu. Sorumlu, tek bir kişi değil elbet; bu bir zihniyet. Ve artık alenen hakim… ‘Demokratik’ sistem içinde!
Uluslararası kamuoyu, sözkonusu kararnameyi “Müslüman yasağı” olarak adlandırdı. Çünkü engellemelere konu olan 7 ülkenin(Irak, İran, Suriye, Sudan, Libya, Somali, Yemen) hepsinin nüfusu ağırlıklı Müslüman. Yasak, tüm nüfusu Müslüman ülkeleri kapsamıyor ama, mevzu Mr.Trump’un İslamofobik sayılabilecek söylemleriyle de örtüştürülünce; algı böyle…
Her ne kadar ABD’nin yeni yönetim politikaları kafa karıştıran algı operasyonlarına malzeme olsa da, karar ortada. Kanımca, global ölçekte bir kırılmayı daha da belirginleştiren, derinleştiren nitelikte.
Hakim güç, Dünya’ya dayattığı yaşam biçimine uyumsuz olanları dışlıyor iyice. Küreselleşmeyle sınırları muğlaklaşmaya başlayan vatan kavramı, belli bir coğrafi alan içinde yeni kültürel tarifini bulacak ve neo-kapitalizm, yeni paketiyle tekrardan tedavüle sokulacak belki de.
Kendini sürekli krizlerle yenileyen vahşi kapitalizmin varoluşu krizlere muhtaç olduğundan daima, planlananların yine kapital ağalarının ekmeğine yağ sürmek üzere tasarlandığına pek şüphem yok.
Herkes sistem için çalışacak, herkes yerini bilecek. Uyumsuzlar sistemin çarkları arasında öğütülecek. Haklılığına bakılmadan. Ki insan olmak hakların en meşrusudur. Heyhat… Bu Dünya hepimizin. Fakat…
Vahşi kapitalizmin kanunları orman kanunları gibidir. Keza en iç halkada yer alanlar dışında tüm kesimlerin, yeni düzen oluşumunda ‘acaba merkezden ne kadar savrulurum’ endişesi taşıması doğal. Çünkü bu sistemde vefaya yer yok. Adaletin, çoğunluğu uyutmaya yetecek kadarı kafi. Merhamet, cimrice bağışlanan sadaka konumunda. İşte bunun gerilimi ve huzursuzluğu hissediliyor Dünya’da. Yer kapma savaşı; güncelleniyor…
Çıkarı örtüşenler ayrı, Mr.Trump’a destek veren halk kesiminin geneli, geri kalanından daha yoksul halbuki. Yoksul kişinin diğer yoksullarla empati kurması beklenir, lakin insan olmak zordur. Açların arasına atılan birkaç somun ekmek, ola ki kavga doğurur. Önce ben, sonra benimkiler ve benim gibiler… Paylaşılsa az çok herkese yetecekken, bakarsın ekmek güçlünün lokması olmuştur.
Silahı kime verirse sistem, o güçlü ya hesapta.. Ah doymaz açgözlüler… Utansın çıkarları doğrultusunda açları birbirine kırdıranlar!
Böyle olmaması için; sevgi, muhabbet, hakça yaşama bilinci, iyi ahlak, Allah’tan korkmak gerekir ki, bunlar birarada olunca zaten kişi fakirin nazarımda dindar olmuştur. Tek din; Halil İbrahim’in dini, Hz.Musa’nın, Hz.İsa’nın, Muhammed Habibullah’ın(sav) dini, özü itibariyle budur. Firavun’un, Haman’ın, Karun’un, Ebu Cehil’lerin, Yezid’lerinki değil…
Bugün Müslüman ülkeler fakir, insanları cahil, zelil, hakir görülüyor. Bir zamanlar böyle değildi. Güç zehirlenmesinden önce. Ve sonra da bel altına vurdular iyice sömürgecilikle, emperyalizmle. Meydan, metacılığı ululayan ideolojiyle, dinsiz modernite dinine kalmak üzere.
Evet, kapitalizm dışındaki tüm ideolojiler iflas etti artık(!). Onlar iflas ettikçe kapitalizm de fena halde vahşileşti. Efendiler ve köleler; teknolojik serpintilerle sadece şekil şemal değişti, insan, ihtirasları, iyiyle kötünün kavgası, değişmedi..
Bir ideoloji olmaksızın hareket ettirmek zordur kitleleri, kurmak zordur sistemi; kaos, anarşi doğar ki en fazla, başkaldırana da yaramaz. Bu insan düşmanı, yokedici sistemin karşısında durabilecek, Allah’ın özgürleştirici dini var ya halen ayakta; Mevcut Dünya sistemi için -yaşayan yegane ideolojik- tehdittir! Bunun için de fukaranın sığıngahı, mazlumun dostu, insanı manen yüceltme teklifiyle İslam, hükmü masiva dışında hiçbir yerde geçmeyen vahşi kapitalizmin baş düşmanıdır..
Dikkat; dönüştürerek, düşmanını da kendine hizmete zorluyor, düşmansız kalmak işine gelmeyen düşman…
Kıyamet yaklaştıkça gizli olanlar da açığa çıkacak, saflar alenileşecek anlaşılan. "İslam garip başladı, başladığı gibi (bir hâle) dönecektir. Ne mutlu gariplere!" buyurmuş Hazreti Peygamber(sav). Garip değil mi bugün Müslümanlar, hele İslam’ın hakikatini safiyetle yaşamaya çalışanlar?
Garip, “uzak” anlamında(Allah’a yakın fakat); yaşadığı yerde yabancılaştırılmış, garipliğiyle alay konusu, horlanmakta, Hak düşmanlarınca özgürlükleri kısıtlanmış, eziyet görmekte. Köle; o işe de yaramazsa, çöpe…
Ve unutmayalım ki İslam, köleler, fakirler, garip ve hakir görülenler arasından kuvvet bulmuştu hep, zalimin zulmüne karşı; Hz.Musa(as) zamanında da böyle, Hz.İsa(as) zamanında da, Hz.Muhammed(sav) zamanında da…
Muhakkak ki, yine yardım eder Allah(cc), onlar ki şeytanın baştan çıkaramadıkları, vaktin firavunun rüşvetlerine aldanmadılar!
Ne mutlu onlarla olanlara. Ödülleri büyük olacak. Mücadele sıkılaşınca, bakalım saflarda kimler kalacak. Kendilerini fakir sandıran açgözlüler ile insanca yaşamaya aç olanlar da ayrışacak. Kimin neye hizmet ettiği zamanla netleşecek. Ekilenler biçilecek!
“Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak mücadele edenleri sever”(Saff Suresi, 61;4).
Belki de statükonun askerleri bundan korkuyorlar, birliğimizden. Ve daha da bastırıyorlar… Biliyorlar; başkaca hiçbir çıkarı olmaksızın, tamamen vicdani sebeplerle Dünya’da yükselmekte olan tüm kategorik ayırımcılıklar ve dahi İslamofobi karşısında sessiz kalmayanlar, ayağa kalkanlar, fukara dostları, cesur insanlar, dil, ırk, millet, cinsiyet gözetmeksizin bizdendirler (Fitne fesat peşindekiler değil!) ve yeterince çoklar..
Gerçek değişim, vaktin gelmesiyle bir liderin zuhur etmesine bakar. Lakin oyun içinde oyun var; dostlar, her çalan alarmla vakitsiz heyecana kapılmamalı, gelenin gideni aratmaması, biriken enerjinin berhava olmaması için uyanık olmalılar..
Daha ne diyelim; Hayrolsun! Devamı için ise, bekleyelim ve görelim, temkinle… Yeryüzü döşeğinde birlikte, herşeye rağmen, selamete erişeceğimiz günlere… Hu
Musa Dede / GÖLGENİN HAKİKATİ
Paylaş