Paylaş
Çağımızın iletişim imkanları bizi hiç olmadığı kadar birbirimize bağlıyor. Adem yaşıyor; insanlığın tümü bir arada Adem'dir. Biz canlı bir organizma gibiyiz. İnsanlığın ortak bir aklı, hafızası, sağduyusu var. Geçmişimizden geleceğimize köprü kuran bugünümüzde, bir aktar edasıyla birikimimizden damıttığımız bilgelikle, inanıyorum ki insanlığımızı cennete yükselteceğiz yeniden. Bu planda herbirimize donanımımız ölçüsünde ihtiyaç var. Bireyler olarak toplumu oluşturduğumuza göre tekamülümüzün başlıca odak noktası kendimiziz. Bu noktadan ulaşır birbirimize elimiz. Ve içimizden liderler çıkarırız bizi en üst noktada temsil etmeleri, ufka taşımaları için. İdeallerimize benzer liderlerimiz. Bizi yansıtmalarını isteriz. Öyleyse aklımızı kullanıp akil adamları baş tacı etmeliyiz..
Cumhurbaşkanımızı seçeceğimiz günlerin arifesinde, seçenlerin ve seçileceklerin hizmetinde ortak hafızamız ve aklımız. Geçmişler bıraktıklarıyla, bizler etimiz, canımızla bugünün mevcudiyetiyiz. Ektiğimizi biçeceğimiz yeni bir bahardayız. Yapıcı katkıda bulunmak böylesi zamanlarda daha da önemli. Vereceğim oy dışında, kalem oynatan biri olarak mesuliyetimi düşünüyorum fakir de. Nasihat etsem haddim değil. Ustaların nasihatlerine sarılırım böyle zamanlarda. Hatırlarım..
Elçiye zeval olmazmış diye, ortak akla üst düzeyde hizmet etmiş büyüklerden birinin kıymetli sözlerinden bazılarına yer vermek istedim bu hafta. Tam da dilimize yeni kazandırılan eseri "Pendname(öğütler kitabı)" elime geçmişken. Vardır bir hikmeti diye. Bedenleri geçmiş olsa da, bıraktıkları baki kalmış ustaların. Babalarımızın değerli öğütleri gibi. İşte insanlık tarihimize damga vurmuş bilge kişilerden biri, içimizden biri; 1136-1221 yılları arasında Horasan'ın Nişabur kentinde doğduğu, yaşadığı söylenen büyük Sufi şair, düşünür Feridüddin Attar.. Hz. Mevlana'dan, Şeyh Galip'e, manevi sultanlarımızın pekçoğuna ilham kaynağı olmuş Attar Hazretleri'nin bu eserinden zamana meydan okuyan kimi nasihatlerini hatırlatmaya vesile olalım o halde. Hal sahiplerinin sözleri bizimkinden evladır ne de olsa.. İnsana dair makbul nitelikler ve bu nitelikleri taşıyan yöneticilere olan ihtiyacımız daim, dünya döndükçe ;
-Cihana hükmetme kudretine sahip olanlar halkı incitmeme cihetine meyil gösterirler. Padişahlara adalet ve kerem yaraşır, ta ki aleme bu nimetlerle sevinç, ferahlık getirsinler. Padişah bir kere zulüm ahengi tutturdu mu ona ne ordunun ne de hazinenin bir faydası olur. Ama adaletli ve güleç yüzlü olursa memlekette temel tutar. Sultan bir leşkere kerem ve ihsanda bulunursa uğrunda yüzlerce insan can ve başlarını feda eder.
-Zamanede adalet göstermek istiyorsan, ey oğul, buyruğun altında olanları iyi koru. Verdiği öğüdü bizzat tutan bunu başkalarına da dinletebilir. Kendi öğütleriyle amel etmeyen kimsenin sözünü başkaları hiç tutmaz. Ey akıl sahibi! Şeriat kapısında çirkin görülen her ne varsa onun etrafından dolaşma. İşinin baştan doğru gittiğini görmek istersen, kendi nefsine göre hareket etme.
-Akıllı ve bilgili kişi işini beceriksizlere ısmarlamamalı, değersizlere de iyilik yapmamalıdır. Aklın varsa kötülüğe heves etme, madem ki göçeceksin eli boş gitme. Yumuşak huylu ve aydın gönüllü olan zamanede dertsiz yaşar. Dünyada herkesten ileri geçmek istersen tuz, ekmek dağıtmakta eli açık ol.
-İşine sahip olmayan kimse yanağından yüzsuyunu dökmüş olur. Halka karşı eli vergili olan, onlar nazarında hürmet ve saygısını artırır. Her vakit tahammüllü ve vefalı ol ki yüzünde yüz sevinç ışığı göresin.
-Ey aziz! Şüphe yok ki kurtuluşun üç yolu vardır. Birincisi Allah'tan korkmak, ikincisi helal rızık aramaktır. Üçüncüsü de doğru yolda yürümektir. Bu üç meziyete sahip olan kendini kurtarmıştır. Ey delikanlı, alçak gönüllülüğü adet edinirsen bütün cihan seni sever. Zenginler ve kuvvetliler önünde baş eğme, eğer onlara kulluk edersen şüphesiz dinin elden gider.
-Dört şey herkes için iyidir. Birincisi iyilik yapmaklığın, ikincisi aklını başına toplamandır. Üçüncüsü sabırlı adamlarla düşüp kalkmak, sonuncusu da halka saygı gösterme ödevini yerine getirmektir.
-Ey güzel huylu! Başka dört tabiat daha vardır ki bütün yaradılmışlardan çirkindir. O dörtten birincisi hasettir ki, bir nevi kindir. Bundan sonra da ucub(kendini beğenme) gelir. Üçüncüsü hışım(öfkesini yenememek), dördüncüsü de kıskançlıktır.
-Ahmaklığın dört alameti vardır. Kendi ayıbını görmeyip de başkalarının kusurunu aramak. Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı halde cömertlik ummak. Huyu ile halkı hoşnut etmeyen kimsenin Allah kapısında hiçbir değeri yoktur. Adeti huysuzluk olanın işi daima nefret kazanmaktır. Kötü huy, tende canın belasıdır. Huysuz kişi insandan sayılmaz.
-Dört şey insana Allah vergisidir. Bu dersi öğrenmiş olan bahtiyardır. Birincisi doğru sözlülük. Sonra cömertlikle beraber güler yüzlülük. Sonuncusu da emaneti iyi korumak. Gözünü hıyanetten korumuş olmaktır. Allah bu dört nimeti her kime vermişse, o takva ehli kullardan olur..
Dilerim birbirinden nitelikli, akıllı, ilim, irfan sahibi, sağduyulu, saygın, vatanperver ve insansever, cömert, adil, aydın gönüllü, hizmet ehli, cesur, güçlü, Hakk rızasını gözeten, hem sabırlı hem gayretkeş, namuslu ve şerefli, olgun, vizyonu geniş, güvenilir, birliğimizi kuvvetlendirecek, doğru, dürüst adaylar çıkarırız içimizden. Ya da bu nitelikleri kuşanırlar seçilmişler. Dünyanın bize ihtiyacı var. Ve biz olduğumuzdan çok daha fazlasıyız..
kaynak; Pendname/Feridüddin Attar - Ataç yayınları (çev.M.Nuri Gençosman)
Paylaş