1893 Berggren panoraması

Geçmişi günümüze taşımak da gerçekten güzel... Belgelerle, karelerle dünü bugüne ulaştıran herkes sonsuz bir teşekkürü hak ediyor. O isimlerden birisi de Guillaume Berggren. Dünyayı gezmek üzere 30’lu yaşlarda yola çıkıp ömrünün kalan 40 yılını İstanbul’da geçirmeye karar vermiş olan İsveçli bir fotoğrafçı Berggren.

Objektifine yansıyan yerler arasında Ankara da olmuş. Kıymetli çalışmalara imza atan ve sosyal medyayı aktif kullanan Yüksek Mimar ve Restoratör Seda Özen Bilgili, @Seda_Ozen geçenlerde hesabından dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. Paylaşımında, “Guillaume Berggren tarafından 1893 yılında kaydedilen “Ankara Panoraması” için @emrahturudu çok güzel bir site hazırlamış. http://eskiankara.com sitesine girdiğinizde, iyi çözünürlüklü panoramadaki binaların neler olduğunu öğrenmek, başka fotoğraflarını görmek de mümkün” bilgisini verdi. Ayrıca, “1893 Berggren panoramasının kapsadığı alan, Ankara’nın 1924 yılı haritasında gösterilmiş. Panoramada ilginç ayrıntılar da yer alıyor” notunu düştü. Emrah Türüdü’nün (@emrahturudu) https://eskiankara.com/ sitesindeki panoramayı ve detaylarını merakla inceledim. Panoramayı açıp, bilgisi olan tarihi mekânların üstüne tıkladığınızda hem eski ayrıntılı fotoğraf karesini hem de haritasını görebiliyorsunuz. Gerçekten de çok kıymetli bir çalışma olmuş. Girin, tıklayın, görün ve bilgilenin derim...

YAPILARIN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ BUGÜN YOK

Bu arada paylaşıma kıymetli yorumlarıyla destek olan sosyal medya kullanıcıları da vardı. Caner Cangül (@caner) “Çekim noktası bugünkü 100. Yıl Çarşısı (orası yıkılıyordu en son gördüğümde) üstüne denk geliyor olmalı” bilgisini verdi. Üzücü tespiti yapan ise Ahmet O. Şen (@AhmetOen1) oldu: “Yapılar hakkında biraz bilgi de eklenebilirmiş aslında. Ha bilen biliyor yine, ama bilmeyenler de olabilir. Ve fotoğrafları eklenmiş yapıların önemli bir bölümü bugün yok.” İşin üzücü yanı gerçekten de bugün o kıymetli yapıların birçoğunun olmaması...

HATIRLAYANLARIN GÖZÜ YAŞLI BİLMEYENLER ‘BU NE’ DİYOR

Başkentte 2014 öncesi toplu taşıma kullananlar, kağıt biletleri hatırlayacaktır. Tam biletler pembe, indirimli biletler de mavi idi. Binişlere ait bilgiler yeşil validatörlere girip çıkan kartların arkasında yazardı. Manyetik kısmının bozulması ayrı bir dertti. Tabii kartlar ve validatör eski iken otobüsler de eskiydi. Efsane kırmızı İkarus, MAN ve Mercedes 0302 marka otobüsler vardı. @ankaraamizah hesabı, efsane İkarus ve eski biletlerin fotoğrafını, “Yeniler bilmez, eskilerin gözü yaşlı” notuyla paylaştı. Otobüsleri hatırlayanlar hemen anılarını yazdı...

@ozer0634: “Kartı basarken ki sesi hâlâ aklımda...”

@bedran0629: “Otobüsün motor sesi, kart basma sırası, kapının hunharca açılması, hele o pedallar falan...”

@Kaanlpkrhn1: “Koltuklar yan duruyordu ama çok keyifli yolculuk ederdik, sohbet muhabbet Kızılay’a her gün git gel hey gidi.”

@YarayanUgur: “Arka koltukta kendi sesimizi duyamazdık motorun sesinden.”

@yusufekici06: “Kar yağdığında otobüs yokuşu çıksın diye zıplaya zıplaya giderdik vay be.”

@dejavutale: “Kitap ayracı, mazot kokusu. Elinizin kapılacak korkusu, ahenkli ses. Ankara hatıraları...”

@kbryllc: “Otobüsün tır tır tır sesinden kulaklıktaki şarkıyı doğru düzgün duyamazdım.”

@curlyleydiii: “Kapısının çıkardığı sesi unutmak ne mümkün.”

@CelebiUluyol: “Bu İkarusların körüklüleri vardı. O körük üstüne oturmayı çok severdik, çok eğlenceliydi.”

@ehlitivit: “Bunun nirvanası, kış günü 230 nolu körüklü İkarusla Beytepe Kampüsü’ndeki sabah sekiz dersine yetişme mücadelesidir.”

@thmak1907: “Burnuma balata kokusu geldi bir de körük dönerken biz de dönüyorduk. Öğrenci kartı bastığımızda paso da göstermek gerekiyordu hey gidi günler.”