Paylaş
Söylediği şuydu:
- “Hâkimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık üçte birinin terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur.”
Yargıtay Başkanının bu cümlede atıfta bulunduğu gerçek, hâkim ve savcıların yaklaşık üçte birinin 15 Temmuz askeri darbe girişimi sonrası yasadışı Fethullahçı örgütlenmeyle irtibatlı oldukları gerekçesiyle işlerine son verilmiş olması.
Bu cümledeki kilit ifade ise “halkın gözünde yargıya olan güveni sarsacak bir durumdur” sözcükleriyle ortaya çıkıyor.
Cirit konuşmasında ayrıca “Toplumun yargıya güven duymadığı bir hukuk sisteminde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanamaz” diyordu.
Tabii bu sözler daha söylendiği anda o sırada salonda bulunan Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün 30 Ağustos’ta, CHP’nin “Adalet Kurultayı”nı eleştirirken sarf ettiği, Türk yargısının, yargıçlarının şimdiye dek hiç bugünkü kadar bağımsız olmadığı sözleriyle çelişiyordu.
Cirit’in ifadeleri ayrıca CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, milletvekili Enis Berberoğlu’nun 25 yıla mahkûm edilip hapse atılmasının ertesi günü, 15 Temmuz’da Ankara’da başlatıp 9 Temmuz’da İstanbul’da bitirdiği “Adalet Yürüyüşü” sırasında AK Parti tarafından ısmarlanmış olan araştırma sonuçlarını da doğruluyordu.
Bugüne dek yalanlanmayan bu araştırma sonuçları, vatandaşların dörtte üçünün yargıya güvenmediğini gösteriyordu.
Bunlar Yargıtay Başkanının söylediklerinden ortaya çıkan hazin tablo; bir de söylemediği ile ortaya çıkan durum var.
Cirit’in, aralarında Başbakan Binali Yıldırım’ın da bulunduğu konuklara dağıtılan konuşma kitapçığında yer alıp konuşmasında yer vermediği bölüm, dün basında yer aldığı üzere şöyle:
- “Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yargının yürütmeden ve hükümetten ayrı ve bağımsız olmasına bağlıdır.”
Bildirildiğine göre, Cirit, “Sayın Başbakanım” diye başladığı paragrafta bu ifadeyi okumak yerine Yargıtay ve Danıştay üyelerinin maaşlarının Anayasa Mahkemesi üyelerinin maaş düzeyine yükseltilmesi gerektiği bölümünü okumuş.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın ise o gün uğraştığı iki konu vardı.
Birincisi, HDP üyelerinin Anayasa Mahkemesi binası önünde başlattığı “Adalet Nöbeti” adını verdikleri protesto eylemiydi.
HDP’liler, aralarında eş-genel başkanları Selahattin Demirtaş’ın da bulunduğu, hapisteki on milletvekillerinin durumunun AYM tarafından ivedilikle ele alınmasını istiyordu. AYM Başkanı Arslan ısrarlı HDP talepleri karşısında görüşmek üzere heyeti kabul etti. Ancak HDP sözcüsü Osman Baydemir daha sonra bu görüşmenin kendileri açısından yararlı olmadığını söyledi.
AYM Başkanı tutuklu vekillerin başvuruları için “Süreç devam ediyor” açıklaması yaptı ve milletvekilliklerinin düşürülmesi gündemdeyken “Gecikme olduğunu düşünmüyorum” dedi.
AYM Başkanının bir diğer sorunu ise 30 Ağustos töreninde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı eğilerek selamlarken çekilmiş görüntüsünü yalanlamaktı. Arslan, o fotoğrafın kadrajla oynanmak suretiyle “üretildiğini” öne sürüyor, Cumhurbaşkanına “millete saygının gereği” olarak selam verdiğini söylüyordu.
Fotoğrafın resmi törende çekilmiş olması bir yana, video görüntüleri de vardı ve Arslan’ı doğrulamıyordu. Video görüntülerinde Yargıtay ve Danıştay başkanının da Cumhurbaşkanına saygılarını sundukları, ama öne eğilmedikleri, Cumhurbaşkanının da onların öne eğilmemesinden bir rahatsızlık duymadığı görülebiliyordu.
Son bilgilere göre 350 binden fazla kişi, hapishanelerdeki kapasiteleri üzerinde dolmuş olmasının da nedeniyle şartlı tahliye edilmiş durumda; bunlar arasında yüz kızartıcı suçlar işleyenler var ama gazetecilerin, siyasetçilerin bir kısmı hala yargıçlar tarafından hapiste tutuluyor.
Mahkemelerin adalet dağıtmakta ne yazık ki yetersiz kalıyor olması son olarak kapatılan askeri mahkemelerdeki askeri savcı ve hâkimleri sivil mahkemelerde göreve çağıran Kanun Hükmündeki Kararnameyi (KHK) savunmak durumunda kalan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül tarafından da ifade edildi.
Gelişmeler ne yazık ki eski adalet bakanı ve halen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın Türkiye’de yargının Avrupa Birliği (AB) ve ABD’dekilerden daha iyi adalet dağıttığı yolundaki sözlerini pek de doğrulamıyor.
Türk yargısının mevcut durumu ne yazık ki içler acısıdır; ülkenin en önemli sorunlarından biri olan bu konuda vakit geçirmeden düzeltici önlemler alınması öncelik taşıyor.
Paylaş