Paylaş
ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, belkemiğini PKK’nın Suriye kolu PYD’nin militan gücü olan YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) ağır silah dâhil yardımın artarak yapılmasına Başkanın onay verdiğini duyurdu.
Açıklama az sonra Beyaz Saray ve ABD Dışişleri tarafından da doğrulandı. Gerçi sırada Kongre komisyonları var ama Türkiye aleyhine mevcut siyasi atmosfer dikkate alınırsa, yardım miktarının artırılması dahi söz konusu olabilir.
Havayı anlatmak için şu ayrıntıyı verebiliriz: Obama yönetiminde görevler üstlenmiş, şimdi kenarda bekleyen, örneğin Richard Haas gibi ağırlığı olan bir isim, açıklamanın hemen ardından “Erdoğan geziyi iptal ederse, otoriter bir yönetimle görüşmemiş oluruz” türünden gayet hakaretamiz bir Twit atmıştı.
Haber geldiği sırada Erdoğan Kuveyt’teydi.
Haber Ankara’da soğuk duş etkisi yaptı. Çünkü 16 Mayıs’ta yapılması beklenen (ki dün açıklama yapıldığı saatte hâlâ Beyaz Saray’dan Erdoğan görüşmesine dair resmi açıklama yapılmamıştı) ilk görüşme öncesi Erdoğan en güvendiği ekibini göndermişti ön temaslar için.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanının güvenlik ve dış siyasetinden sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın günlerdir Washington’da idi.
Orada CIA Başkanından Genelkurmay Başkanına, Ulusal Güvenlik Danışmanına dek üst düzey muhataplarıyla bir araya gelmişlerdi. O arada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Amerikalı mevkidaşı Rex Tillerson ile aynı konularda bir görüşme yapmıştı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise yanında üç savcı hem Fethullah Gülen, hem Reza Zarrab dosyalarıyla muhataplarıyla temaslar yürütüyordu.
Hava olumlu görünüyordu. Hatta üçlü Türk heyeti Beyaz Saray’da Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert McMaster ile görüşürken –Cansu Çamlıbel’in haberine göre- “Başkan bir merhaba demek istiyor” denmiş ve ayaküstü görüşmüşlerdi. Bu ayaküstü selamlaşma konusunda basına sızdırılan görüntülerde Trump tam görünmüyor ama Türk heyeti pek memnun görünüyordu.
Aslında öğleden sonra o hava dönmeye başlamıştı. ABD Savunma Bakanı James Mattis, YPG’nin dahil edildiği Rakka operasyonunun planlandığı gibi süreceğini, bu operasyona Türkiye’nin de katılması için çalışmak gerektiği yolunda, nereye çekseniz oraya giden bir açıklama yaptı.
Yani Trump 16 Mayıs’ta görüştüklerinde Erdoğan’ın YPG’yi atın, beraber yapalım diyeceğini bile bile, YPG kalıyor, siz de katılın mı diyecekti?
Böyle bir öneri Erdoğan’a ağır bir yanıt olmayacak mıydı?
Ama iş oraya gelmeden, Türk heyetinin Trump ile ayak üstü selamlaşma fotoğrafının basına verilmesinden kısa süre sonra, Pentagon YPG ile devam edileceği ve silah yardımının artırılmasına Trump’ın onay verdiği açıklamasını yaptı.
İşin perde gerisinde şu var:
ABD aslında 2016 Nisan-Mayıs aylarında planlamasını hazırladığı Rakka’yı YPG’nin piyade olarak kullanılacağı bir hamle ile IŞİD’ten alma harekatını Türkiye’deki gelişmeler nedeniyle birkaç defa erteledi.
Önce Türkiye –Mayıs-Haziran sürecinde- Rusya ve İsrail ile barıştı. Özellikle Rusya ile batrışma, ABD’nin planlarına dahil değildi.
Ardından 15 Temmuz 2016 darbe girişimi geldi. Hatırlayacaksanız, Amerikan askerlerinin o gece en çok kızdığı şey, İncirlik üssünün ışıklarının neden kapatıldığı olmuştu.
Aslında Pentagon yaz sıcağında Rakka operasyonunun yapmak istemiyordu ama hazır Türk ordusu darbe nedeniyle darmadağın görünürken bir hamle daha yapmaya kalktılar.
O hamle de hükümetin 24 Ağustos’ta Cerablus üzerinden başlattığı Fırat Kalkanı ile sekteye uğradı. YPG/PKK bir anda Türk ordusuna karşı savunma pozisyonu aldılar ve Rakka harekâtına bütün güçlerini veremez duruma düştüler.
Zaman geçiyor ve Pentagon 2017 yazını çöl harekâtında, ya da yaz sıcağında savaşmamak için hareketsiz geçirmek istemiyordu.
16 Nisan referandumu ABD yönetimi açısından ertelemenin son perdesi oldu.
Pentagon açısında bardağı taşıran damla ise Türk jetlerinin 25 Nisan’da Sincar’a yaptığı harekât oldu.
Aslına harekât PKK’ya yönelikti ve aslında ABD de (Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Balkanı Mesud Barzani de karşı olduğu için) PKK’nın Sincar’da yerleşmesini istemiyordu.
Ancak Sincar harekâtından birkaç saat sonra PYD Başkanı Salih Müslim, “Türkler bizi arkadan vururken nasıl Rakka’da savaşacağız” türünden şantaj kokan bir çıkış yaptı.
Bunu Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ABD’ye IŞİD’e karşı adeta açık işbirliği çeki vermesi izledi.
O günlerde Soçi’de Erdoğan ile buluşma hazırlığındaki Vladimir Putin, Erdoğan’ın Trump öncesinde kendi üzerinden Rakka blokajı yapmasına karşı atak yapıyordu; zaten bir süredir Rusya da IŞİD mücadelesinde YPG’yi Türkiye’ye karşı korumaya alır olmuştu.
Dünya siyasetinin iki rakip gücü, ABD ve Rusya adeta Türkiye’nin hamlelerine karşı birleşmişti; hem Washington, hem Moskova’da Ankara’nın “oyalama” yaparak harekatı geciktirdiği kanısı oluşmaya başlamıştı. Tarih ortadaydı: İsmet İnönü sürekli karar erteleyerek, rakiplerle diplomasi yürüterek ülkeyi İkinci Dünya Savaşı’na sokmamıştı; bu Türklerin standart taktiği idi.
Öyle anlaşılıyor ki, Pentagon Trump’a “Yapacaksak şimdi yapalım” dedi ve Trump’ta adeta Erdoğan’a YPG’nin Rakka’ya katılmasını Türkiye ile tartışmayacağız dercesine kararı açıkladı.
Bu görüşme yapılırsa, muhtemelen Trump Erdoğan’a “Siz de Rakka’nın batısından gelin katılın, ama YPG’ye vurmak yok diyecek. Eğer uzlaşma aranıyorsa, Ankara da Rakka’da IŞİD sonrası yönetimin Suriyeli Araplarda olmasına katkı verdiğini ilan ederek Fırat Kalkanı harekâtından hiç değilse böyle bir hasat aldığı çizgisinde duracak.
Ama bu iyimser senaryo... Trump’ın tam de Erdoğan görüşmesi öncesinde açıkladığı bu karar, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinde de, genel olarak Batı ile ilişkilerinde de yeni çatlaklara yol açabilecek türden.
Paylaş