Paylaş
Kimse kalkıp açıklanan sonuca bakıp "Zaten dere geçerken at değiştirilmez demişti" kolaycılığına da kaçmasın.
15 Temmuz darbe girişimi ardından milletin çoğu ordunun üst komuta heyetinin dünkü Yüksek Askeri Şura (YAŞ) ile değişeceğini tahmin ediyordu.
Milletin çoğu ters köşeye yattı.
Nasıl yatmayalım ki?
Şura'ya başkanlık eden Başbakan Binali Yıldırım değil miydi toplantı öncesi "Bu ilklerin Şurası olacak diyen?"
Bunun üzerine tahminler yapılmamış mıydı ekranlarda, acaba darbecilere yakalanmayan tek üst komutan olan Deniz Kuvvetleri Komutanı mı
Genelkurmay Başkanı olur, yoksa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sağ salim İstanbul'a inmesini sağlayan Birinci Ordu Komutanı mı olur diye?
Daha bir gün önce 1684 subay ve astsubay ordudan atılmamış mıydı?
Bu adım, YAŞ toplantısında ordunun sadece komuta heyetinin değil, muhtemelen kuvvet yapılanmasının da değiştirilebileceği şeklinde yorumlanmamış mıydı?
Daha dün, toplantının başlaması öncesinde iki orgeneralin daha istifası, gelen büyük değişim dalgasının işareti olarak görülmemiş miydi?
15 Temmuz'da istihbarat zafiyeti olduğunu söyleyen, emir-komuta yapısının hasar gördüğünü söyleyen devletin en yetkili kişileri değil miydi yoksa?
Sonra şunlar oldu.
Şura, Başbakan Yıldırım başkanlığında tarihinin belki de en kısa toplantısını yaptı, beş saat sürdü.
O sırada MİT Müsteşarı Hakan Fidan Cumhurbaşkanına çıktı, o görüşme de iki saate yakın sürdü, ya da öyle açıklandı.
Sonra Başbakan Yıldırım, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar birlikte Çankaya'dan Beştepe'ye, Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçtiler.
Ama o arada Beştepe'nin başka konukları da oldu.
Burası önemli.
Çünkü Meclis Başkanı İsmail Kahraman ve Danışma Kurulu üyelerinin Beştepe'den ayrılmasından sonra, siyaset kulisine bomba gibi bir haber daha düştü.
Erdoğan hem Genelkurmay Başkanlığı, hem de MİT Müsteşarlığının başbakanlıktan alınıp cumhurbaşkanlığına bağlanmasınından yana görüş belirtmişti.
Peki, bu nasıl okundu siyaset kulisinde, özellikle de önceki gelişmelerle birlikte değerlendirilince?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın askeriyede köklü bir değişime gitmeye hazırlandığı şeklinde okundu.
En akla yakın okuma da buydu o koşullarda.
Akşam Erdoğan Şura üyelerine yemek verecekti, muhtemelen kararlar da ondan önce okunurdu.
Olmadı, yemek sonrasına kaldı, 20.30 dendi, 21.15 dendi, nihayet 22.00'de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın çıktı ve açıklamayı okudu.
Sağlık gerekçesiyle görevden alınan Jandarma Komutanı Galip Mendi'nin yerine o da kendisini koruması beklenenlerde esir alınıp kaçırılan İkinci Başkan Yaşar Güler'in getirilmesi dışında Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları yerlerini korumuştu.
Diğer kademelerde de, boşalan makamların doldurulması dışında bir değişiklik yoktu.
Durmak yok denmiş, yola aynı ekiple devam edilmişti, 15 Temmuz'un bütün hasar ve travmasına rağmen.
Durum üzerine en ilginç yorumlardan birini, AK Parti'nin başından bu yana güvenilir araştırmacısı olarak Erdoğan'a yakın çalışmış olan İbrahim Uslu, Twitter hesabından yaptı.
"YAŞ kararlarından anlaşıldığına göre" diye yazdı Uslu, "Darbeye katılmamak tek başına 'yeter şart' haline gelmiş. Durum düşündüğümüzden kötü demek ki."
Durum zor olmasa "ilklere şahit olunacak" diye girilen bir toplantıdan aynen devam kararı çıkar mıydı? Çıksa bile Erdoğan onu kabul edip onaylar mıydı?
İbrahim Uslu'nun yorumu bu soruları akla getiriyor.
Ama gerçek şu ki, Şura sonuçları milletin çoğunun tahminlerinin tersine oldu.
Ters köşeden yenen gol işte buydu.
Ama ters köşeye yatıran kim oldu?
Erdoğan mı, Yıldırım mı, Akar mı, ya da kim?
Bunu anladığımızda emin olun şu anda bilmediğiniz pek çok ayrıntıyı da öğrenmiş olacağız.
Paylaş