Paylaş
Fatih Camii avlusunu dolduran binlerce kişi arasına öbekleşmiş sayıları fazla olmayan bir gruptu; televizyon yayınlarında slogan atarken kalkan kollarından belliydi sayıları.
Televizyon yayınlarında göremediğimizi Kılıçdaroğlu daha sonra basın toplantısında şöyle anlattı: “Namaz sonrası hemen protokolün arkasında bağıran bir kişi eski cumhurbaşkanının, başbakanın, içişleri bakanının önünden geçerken bu kurşunu bana atmıştır. Koruma arkadaşlar parmak izi nedeniyle kâğıda sarıp almışlardır. Birazdan bu kurşun tutanakla polise teslim edeceğiz.”
Kılıçdaroğlu basın toplantısında kendisine fırlatılan mermiyi bir poşet içinde habercilere gösterdi.
Bu vahimdir, çok vahimdir. Türkiye’nin ana muhalefet liderine, birinci derece devlet protokolü uygulanan bir cenazede, bir şehit cenazesinde ölüm tehdidi anlamına gelen bir harekette bulunuyor ve bulunan kişi elini kolunu sallaya sallaya olay yerinden ayrılıyor; CHP'lilerin uyarısıyla gözaltına alınıyor.
Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Efkan Ala oradadır. Koruma polisleri, cenazeyi korumakla görevli polisler oradadır. İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan oradadır.
Olaydan sonra Kılıçdaroğlu ile telefonda konuştum. “Saldırgan oraya neredeyse polisin gözetiminde geldi” dedi; oysa polisin görevi cenazeye gelenleri korumak olmalıydı.
CHP lideri, cenazeden önce yetkililerce 'Katılmasınız iyi olur, olay çıkabilir' şeklinde uyarıldığını da söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Bize söylenen kendi önleminizi kendiniz alın” diyor; “Bundan sonra kendi önlemimizi kendimiz alacağız. Görelim bakalım kim nasıl müdahale ediyor. Hiç kimse bizi yıldıramaz.”
Bu da vahimdir. Can güvenliği endişesiyle herkesin kendi önlemini kendisinin almaya kalkması toplumsal kargaşa tehlikesi demektir.
Ama Kılıçdaroğlu’nun maruz kaldığı durum, ikincidir. Geçenlerde de Ankara Kocatepe Camii’nde, yine bir şehit cenazesinde, yine küçük ama örgütlü bir grup CHP liderini şehit cenazesine katıldığı için protesto etmiş, yumurta atmıştı.
Şehit cenazesine kim cebinde yumurtayla gelir, niyeti olay çıkarmak olmadıkça?
Birileri şehit cenazelerine muhalefet liderlerinin katılmasından, acıyı paylaşmasından mı rahatsızlık duyuyor?
Hükümetin görevi ülkede yaşayan herkesin can güvenliğini sağlamaktır.
Şehitlerin verilmemesini sağlamak da buna dâhildir.
Ama çok partili demokrasi yaşayacaksa, muhalefet ile yaşayacaktır. Muhalefet liderlerinin can güvenliği, aynı zamanda demokratik hayatın selameti açısından da hükümete emanet sayılır.
Hükümetin bu duyarlılıkla hareket etmesi zaten terör eylemleriyle gerilen sinirlerin daha da bozulmaması açısından gereklidir.
Paylaş