IŞİD vurdu, Trump çıktı

ABD yönetimi için bu tür terör saldırıları uzak topraklarda çıkan ve orada kontrol altında tutulması, orada geriletilmesi, kendi topraklarına sıçramaması gereken belalar.

Amerikan yönetimlerinin 11 Eylül 2001’deki El Kaide saldırısından bu yana en çok özen gösterdiği konulardan birisi bu.

Ama El Kaide’nin açtığı yoldan ilerleyip terörizmin çıtasını daha da yükselten IŞİD, sınır tanımayan yöntemleri ne yazık ki 12 Haziran günü ABD topraklarında en kanlı eylemini gerçekleştirdi.

Orlando da bir eşcinsel kulübünü basan Afgan kökenli Omar Metin 49 kişiyi öldürdü, 53 kişiyi yaraladı, kendisi de polisle çatışmada öldürüldü.

IŞİD saldırıyı üstlenince FBI “doğru değil” dedi önce, çünkü iki defa soruşturmuşlardı kendisini daha önce, kanıt bulamamışlardı.

Ama ABD’nin 112’si 911 militanın kendilerini arayarak IŞİD’e bağlılık yemini ettiğini, bunun kayıtta olduğunu açıkladı.

ABD Başkanı Barack Obama böylelikle iki kat zorda kalmış oldu.

Birincisi FBI gafı nedeniyle.

İkincisi de yaklaşan başkanlık seçimleri nedeniyle.

Obama, Demokratların adayı Hillary Clinton’un adaylığını destekliyor. Demokratlar, Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’un aksine, ayrımcı söylemden kaçınıyorlar; siyahlardan, Meksika göçmenlerinden, Müslümanlardan da oy bekliyorlar.

İşte o nedenle Obama –doğrusunu yaptı- ve bu terör saldırısını kınarken “İslamcı” sözünü kullanmadı.

Trump bu fırsatı ganimet bilerek belden aşağı vurmaya başladı.

Twitter mesajında, eğer “radikal İslamcı terör” diyemeyecekse Obama’nın derhal istifa etmesini istedi. Ayrıca şimdiye dek bu konudaki tutumunun doğru çıkmasından dolayı tebrik mesajları aldığını da yazdı.

Trump daha önce Müslümanlara ayrımcı sözleri nedeniyle eleştirilmişti. Ama sadece Müslümanlara değildi ki ayrımcılığı; Meksikalı göçmenlere, Avrupalı göçmenlere, Katoliklere, eşcinsellere karşı da aynı önyargıyla yaklaşıyordu.

En son Meksika göçmenlerine hakarete varan söylemleri nedeniyle bazı güney şehirlerinde ayaklanmalar çıkmış, Amerikan bayrakları yakılmış, Trump’ın bir ara anketlerde Clinton’a yaklaşan oy oranı yeniden baş aşağı dönmüştü.

İşte IŞİD saldırısı Trump’a ihtiyacı olan toparlanma, öne çıkma fırsatını sağlamış görünüyor.

“Yeniden büyük Amerika” sloganını kullanan Trump, böylelikle içeride önyargı ve baskıya, dışarıda askeri harekâtları yeniden öne çıkaran bir çizgiyi çok daha yüksek sesle savunmaya başlayacak gibi görünüyor.

Bu hepimiz ilgilendiren, endişe verici bir durum.

İşin bir başka boyutu da var.

Orlando saldırısı sınır-tanımayan yeni, kuşak terör eylemlerine karşı sınır-tanımayan ortak mücadele zorunluluğunu da bir kez daha ortaya koyuyor.

Tabi bir yandan terör eylemlerine karşı önlem alırken, diğer yandan hak ve özgürlüklerin zarar görmeyeceği bir dengeyi tutturmak gerekiyor.

Trump bugünkü haliyle teröre karşı savaşırken hak ve özgürlüklere pek aldırmayan bir çizgiyi temsil ediyor ve ne yazık ki dünyada da yaygınlaşan eğilim bu; evet, Avrupa Birliği’nde bile.

Terör eylemlerinin devamı ne Türkiye’yi daha iyi bir yere götürüyor, ne dünyayı; karanlık bir gidiş bu ne yazık ki.