Erken seçim olmayabilir ama başkanlık anayasası gündemde

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun gidişi ani ve hazin oldu.

Haberin Devamı

Biz de kestirmeden gidelim, kitabın ortasından konuşalım.

Davutoğlu’nun, en iyi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bildiği AK Parti mekanizmaları üzerinden görevi terke zorlanmasıyla siyasi atmosferi kökünden değiştiren bir durum çıktı ortaya.

Şu an gündemde olan fiili yarı-başkanlık sistemidir.

Yani başbakanın cumhurbaşkanının yüzde yüz bilgi ve onayı içinde hükümet ve parti işlerini yönetmesinin beklendiği bir sistem.

O nedenle 22 Mayıs’taki olağanüstü kongreden kimin başbakan olarak çıkacağının işin gidişatı üzerinde bir etkisi olmayacaktır.

O nedenle şu anda Ankara’da cevabını arayan iki kritik sorudan birisi “Başbakan kim olacak?” merakı değildir; Erdoğan kimi istiyorsa o olacaktır.
 
Oysa Davutoğlu örneği de Erdoğan’a gösterdi ki, işin içine insan unsuru girince, uygulamayı kitaba bağlamayınca olmuyor.

Bu sistem, Erdoğan Cumhurbaşkanı, AK Parti tek başına iktidar olduğu halde dün itibarıyla çatlamışsa, halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanıyla hükümet ayrı partilerden oluştuğunda daha derin çelişkiler çıkar.

Oysa Erdoğan şöyle düşünüyor: Ben yüzde 52 ile seçildim. Yürütmenin başı benim. Ama yetkilerimi kullanamıyorum. Mesela, başkomutan benim, ama
Genelkurmay ile MİT Başbakana bağlı. Verdiğim sözler var, yerine getiremiyorum, getiremedikçe de güç kaybediyorum.

Erdoğan’ın değişik zamanlarda değişik kişilere ifade ettiklerinin bir özetidir, mealidir bu.

Bu mantık içinde Meclis’e, parlamenter siteme, yargının yürütmeyi denetimine fazla yer yoktur.

Davutoğlu’nun muhalefet tarafından düşürülmeden, seçim kaybetmeden, istifa dahi etmeden gidişi, başkanlık sistemine doğru bir adım olmuştur ve görünüşte “Ne gerek var, böyle gider” denilse de bir Anayasa değişikliğini zorlamaktadır.

Öyleyse Ankara’daki ilk kritik soru olan “Anayasa değişikliği gelir mi?” sorusunun cevabı, “Muhtemelen gelir ve başkanlık sistemiyle gelir” olarak verilebilir.
 
İkinci soru “Erken seçim var mı?” sorusudur.

Her ne kadar MHP ile HDP’nin yüzde 10 barajı altında kalma hesaplarıyla erken seçim senaryoları kuruluyor olsa da, erken seçim ihtimali yüksek görünmüyor.

Birincisi, daha yedi ayını doldurmamış bir Meclis var ortada.

İkincisi, Erdoğan seçimi, sandığı çok seven bir siyasetçi, etrafında da bunu önerenler var, ama bir yandan doğu ve güneydoğuda bütün ateşiyle süren PKK ile mücadele, diğer yandan seçim ekonomisinin getireceği yeni yükler tereddüdü var.

Üçüncüsü, Davutoğlu örneği ortadayken ve ne olursa olsun tepelerinde erken seçim kılıcı sallanıyorken, AK Partili vekillerin her türlü oylamada fire vermeme ihtimali çok yüksek.

Erdoğan, 330 sınırını diğer partilerdeki, özellikle de MHP’deki çözülmeyle yakalayacağına inanırsa, erken seçimi pas geçip, anayasa değişikliği referandumu için kullanabilir o barutu.
 
Ortada başka sorular da var.

Mesela aylardır bekleyen bürokrasi atamaları… Onları, tabii Erdoğan’ın istediği doğrultuda Davutoğlu mu imzalayacak giderayak, yoksa 22 Mayıs sonrası yeni Başbakan mı?

Ama en önemlisi bu iki soru.

Cevabı özetleyelim: Erken seçim olmayabilir ama başkanlık anayasası gündemde.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları