Paylaş
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün, 30 Nisan’da Hindistan’a, Hindistan’ın Erdoğan’ı Narendra Modi’ye giderken bir gün önce “Bir gece ansızın gelebiliriz” diye söylediğini tekrarladı.
Bu şarkının Türk siyasetinde ayrı bir yeri vardır. 1974’de Kıbrıs’ta Yunanistan subaylarının EOKA örgütü ile ortak askeri darbesi ve ardından Türkiye’nin Ada’ya askeri müdahalesi öncesine dayanıyor hikayesi. O dönem Kıbrıs Rumlarının, Türkçe yaptığı propaganda yayınında sık sık “Bekledim de gelmedin” şarkısını çalarlarmış. Aynı şekilde askeri yönlendirmeye açık yayın yapan Kıbrıs Türklerinin Bayrak radyosu da ona “Bir gece ansızın gelebilirim” şarkısıyla cevap verir miş. İki güzel aşk şarkısı böylece bir savaşın çatışma şifreleri haline gelmiş.
Ve o tarihten bu yana da Türk siyasetinde, kışkırtmalara karşı beklenmedik bir zaman ve şekilde harekete geçilmesi tehdidi yerine kullanılmış.
Erdoğan, Türk devletinin ortak hafızasındaki bu ifadeyi ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un yaptığı bir açıklama ve basına verilen bir fotoğrafa tepki olarak kullanıyordu.
Fotoğrafta, bir YPG militanı, yanında bir Amerikan askeriyle, ABD bayrağı altında çehrelerinde endişe verici bir pozla Türkiye sınırını gözlüyordu birlikte.
Pentagon açıklamasına göre, güya Türkiye’nin YPG’ye misillemesine meydan verecek şekilde Suriye’den Türkiye’ye atılan bir roket, bir kışkırtma olup olmadığını gözlüyorlardı.
Amerikan askerinin gözlediği Rusya, İran, ya da Kuzey Kore sınırı değil, NATO müttefiki Türkiye’nin sınırı, yanındaki de “terörist” sayıp lideri Abdullah Öcalan’ı kendi eliyle Türkiye’ye teslim ettiği PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin bir militanı idi.
Tuhaf değil mi? Bence öyle. Herhalde bu açıklama üzerine ABD’ye Suriye’de ortak harekât çağrısı yapan Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin çok eğleniyordur.
Türkiye’nin ABD ile YPG üzerine 2014 Kobani çatışmaları sırasında başlayan ayrılığı iniş çıkışlarla ama tırmanarak devam ediyor.
Son olarak Türkiye’nin 25 Nisan’da Irak’ta Sincar’daki PKK hedeflerini vurmasıyla tırmanmaya başladı.
PKK’nın Sincar hakimyetine görünüşte ABD’de karşıydı, bu yönde daha tazeliğini koruyan açıklamalar yapılmıştı.
Ancak PYD başkanı Salih Müslim’in Türkiye saldırmaya devam ederse IŞİD’e karşı Rakka harekâtına odaklanmalarının zor olduğunu söylemesi üzerine ABD Türkiye’ye karşı PYD/YPG yanında tavır aldı.
İki gün sonra Genelkurmay “Roket atıldı, misillemede bulunduk 13 YPG’li öldürüldü” mealindeki açıklamasını yapınca da Pentagon karşılık verdi, Erdoğan’da “Bir gece ansızın...” tepkisini verdi.
Erdoğan o açıklamada aynı zamanda “ABD ile Raqqa’yı IŞİD’e mezar yaparız” da dedi, “Bunları 16-17 Mayıs’ta konuşmak istiyorum” diye ekledi.
Bu sözlerin bir tek anlamı var: Erdoğan, Trump’ın Raqqa harekatı için kendisiyle görüşmeden düğmeye basmasını istemiyor.
Arada başka sorunlar da var, mesela Fethullah Gülen ve yasadışı örgütlenmesi konusu, mesela Reza Zarrab konusu ve Erdoğan bunların hepsini bir arada görüşmek istiyor.
Türkiye PKK’yı vurdukça, sadece Suriye’de YPG’yi değil, Irak’taki PKK’yı da vurdukça, YPG’nin Rakka harekâtına tam güçle katılması gecikiyor neticede.
Oysa ABD zaten Rakka harekâtını aylardır geciktiriyor; temel olarak da Türkiye’deki gelişmelere bağlı olarak.
Önce 15 Temmuz 2016 darbe girişimi; hatırlarsanız ABD’nin ilk tepkisi “İncirlik’te ışıklar neden söndürüldü?” olmuştu.
İkincisi Türkiye’nin 24 Ağustos’ta Cerablus’ta başlattığı Fırat Kalkanı harekâtı. Bu harekât PYD/PKK’nın Haseke ve Afrin kantonlarını birleştirerek Türkiye sınırı boyunca bir coğrafi süreklilik oluşturmasına sekte vurdu.
O konu, Rusya-Suriye desteğiyle Halep üzerinden aşıldığı sıralarda Türkiye’de başkanlık sistemine geçiş için referandum süreci başladı.
ABD “Sizin yüzünüzden” suçlamalarına muhatap olmamak için bir kez daha frene bastı.
Oysa ABD Merkez Komutanlığı CENTCOM artık Suriye çllerine yaz sıcağı basmadan bir an önce harekete geçmek istiyor; Rusya’nın acelesi de ondan.
Ankara’nın itirazı buna değil, “İsterseniz hep beraber yarın başlarız” diyor; itiraz YPG’nin varlığına.
Oysa CENTCOM bütün planlamayı YPG üzerine yapmış. Türkiye’nin sınırlarında PKK kontrolünde bir Kürt bölgesini varoluşsal tehdit olarak görmesi Pentagon’un umurunda görünmüyor.
Erdoğan için umut 16-17 Mayıs’taki ABD seyahati sırasında Trump’la bütün konuları görüşüp Ankara’ya bir şekilde eli dolu dönmesi; aradaki NATO zirvesini de unutmayalım tabii.
Aslında orada ilginç bir de ayrıntı var.
Bazı devlet başkanlarıyla ilk hafta içinde görüşmeye başlayan Trump’ın Erdoğan ile 100 gün eşiğinden sonra görüşeceği açıklandı. Açıklamayı da Beyaz Saray değil Erdoğan yaptı. Görüşme 16 mı, 17 mi hala resmen açıklanmadı da; Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın “Mayıs-ortası” demeci var en son.
Trump’ın şimdiye dek Erdoğan ile görüşmekte aceleci davranmamasının en önemli iki nedeni vardı: Suriye’de YPG nedeniyle yaşanan çelişki ve Erdoğan’ın iç siyasette bütün gücü, denge ve denetleme mekanizmalarını zayıflatarak ele geçirdiği yönünde Amerikan kamuoyundaki rahatsızlık.
Buna karşın Erdoğan’ı 16 Nisan sonrası, hem de hile tartışmalarının bütün şiddetiyle sürdüğü 18 Nisan günü arayan ilk Batılı lider oldu. Erdoğan 16-17 Mayıs tarihini bu görüşme ardından ilan etti, Sincar harekâtı da bir hafta sonra yapıldı.
Tabii “Bir gece ansızın…” şarkısının muhatabı bu kez darbeci Yunan askerleri ve Kıbrıs Rum çeteciler değil. Aslında YPG’den, PKK’dan çok onlara koruma veren ABD, bu da durumu iyice karmaşık hale getiriyor.
Şu görüşme yapılsa bitse de hep beraber önümüzü daha rahat görebilsek; tabii umalım ki işler daha da sarpa sarmazsa görüşme ardından.
Paylaş