Paylaş
Mesela dünyanın en başarısız, ülkesinin başını en çok öne eğdiren, ama en çok para ödenen futbol çalıştırıcılarından Fatih Terim’in akıl almaz tazminatlarla kendisini bağladığı yerde neden hala tutulduğunu sorgulamak 15 Temmuz öncesi de vatana ihanetle suçlanmaya yeter sebepti.
Ama 15 Temmuz sonrası iyice arttı.
İnsanlar ya bir tarafı ya diğer tarafı seçmeye zorlanıyorlar.
Hayır, 15 Temmuz gecesi darbeye karşı topyekûn duruşu kast etmiyorum. Orada bir zorlama varsa, darbecilerin zorlamasıydı; toplumun her kesiminden, her görüşünden halk kimse onları zorlamadan sokağa döküldü, darbeyi püskürttü.
Sonrasından söz ediyorum.
Mesela dün Başbakan Binali Yıldırım, darbe soruşturmalarında aşırıya kaçılıp mağduriyete yol açıldığı yolundaki eleştirileri nedeniyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu neredeyse Fethullahçı olmakla suçladı. Oysa darbe girişimine en başında karşı çıkıp, üstelik arkasında Fethullahçıların olduğunu söyleyenlerin, hatta bu tehlikeye yıllardır dikkat çekenlerin arasında idi Kılıçdaroğlu ve partisi.
Darbeye karşı çıkmışsanız, soruşturmalarda muhtemel hak ihlallerini hiç sorgulamamanız bekleniyor.
Mesela, 15 Temmuz’da darbeye karşı durmuşsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık hedefini de kayıtsız şartsız desteklemeniz bekleniyor. Yoksa? Yoksa külahlar değişebilir…
Mesela PKK’nın terör eylemlerini eleştiren bir yazıda, güvenlik güçlerinin işi abartıp halka zarar verdiğini, hak ihlallerine yol açtığını sorgularsanız, o aynı yazı nedeniyle PKK yanlılarınca faşist devletin borazanı bir Kürt düşmanı olmakla, hükümet yanlılarınca terörist borazanı bölücü olarak suçlanabilirsiniz.
Mesela Hillary Clinton’un “Kürtleri silahlandıracağım” demesini, dün yazdığım üzere “Ateşle oynamak” olarak eleştirirseniz, suçlamalar Türk ırkçılığına kadar uzanabilir.
Bu sadece Türkiye’ye özgü de değil aslında, giderek yayılan bir eğilim.
Mesela Batı’da Erdoğan’ın izlediği siyasete duyulan tepki, bazı siyasetçilerin Türkiye’yi dışlamaya çalışmasına yol açıyor, hatta darbe girişiminin yenildiğine üzülenler çıkıyor. Kanlı darbe girişiminin sonuçlarını hiç sorgulamadan yalnızca görevden almalara ve mağduriyetlere bakmanız bekleniyor. Mesela hem darbeye ve Fethullahçı tertiplere karşı olup, hem de basın özgürlüğü ve bağımsız yargının durumunu eleştirmenizi anlayamıyor çoğu; ya biri olacak, ya diğeri.
Mesela Rusya destekli Suriye rejimi savaştan perişan olmuş Halep halkını ya kendi bombalarına teslim olmaya, ya da El Kaide, IŞİD damgası vuruşarak öldürülmeye hazır olmaya zorluyor.
Üstelik ne dünyada, ne Türkiye’de bu yıpratıcı atmosferin dağılacağına dair hiçbir işaret bulunmuyor an itibarıyla.
Evet, karamsar bir yazı oldu. Her taraf güllük gülistanlık da ben bir şeyler kaçırıyorsan söyleyin lütfen.
Paylaş