ABD ile gizli anlaşma var mı, yok mu?

Dışişleri sözcüsü Tanju Bilgiç dün bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun böyle bir şey söylemediğini açıkladı.

Haberin Devamı

Peki, gizli anlaşma olduğunu yalanladı mı? Yakından bakalım, görelim.

 

Fransız Le Monde gazetesi 4 Temmuz’da Çavuşoğlu’nun Türkiye ve ABD’nin Suriye’deki Münbiç bölgesini IŞİD’den arındırmak için süren harekatta YPG milislerinin yer alması üzerine gizli bir askeri anlaşma yaptığını, ancak bunun ayrıntılarını açıklayamayacağını yazmıştı.

 

Bilgiç’in açıklamasına göre Çavuşoğlu, gazete muhabirinin Türkiye'nin Münbiç konusunda ABD ile nasıl bir anlaşmaya vardığı sorusuna, “Bu konunun iki ülkenin askeri makamları arasında bir iş birliği konusu olduğu ve  askeri iş birliğinin detayları hakkında bilgi veremeyeceği" yanıtını vermişti. Ama “Münbiç konusunda ABD ile gizli askeri bir anlaşmaya varıldı” şeklinde bir ifade kullanmamıştı.

 

Haberin Devamı

Dikkatinizi çekmiştir, bu açıklamada Türkiye ile ABD arasında bir gizli anlaşma olduğu yalanlanmıyor. Sadece Çavuşoğlu’nun böyle bir şey söylediği yalanlanıyor. Çavuşoğlu demiş ki, “Bu, iki ülkenin askeri makamları arasında bir işbirliği konusudur, askeri işbirliğinin detayları konusunda bilgi vermek istemiyorum."

 

Monşer filan diye dışlamaya çalışırılar ama, Dışişleri bayramda da iş başındandır. Dün bir yetkiliye sordum. “Haklısınız” dedi, “Biz anlaşmanın olup olmadığını söylemiyoruz. Sadece bakanımızın gizli bir anlaşma olduğunu söylediğini yalanlıyoruz.”

 

Peki, ABD ile gizli anlaşma var mıydı o zaman? Çünkü açıklamada açıkça ABD ile askeri işbirliğinden söz ediliyor, işbirliğinin ayrıntılarının verilemeyeceği söyleniyordu.

 

“Gizli işbirliğinin de nasıl yapılacağı, nasıl imzalanacağı belli kurallara bağlıdır” dedi isminin açıklanmasını istemeyen kaynağım; “Bilgimiz dahilinde böyle imzalanmış bir gizli anlaşma yok. Ama belli konularda görüş biriliği var. Bu da değişik zamanlarda en üst makamlarca söylendi, söyleniyor.”

 

Haberin Devamı

Yetkilinin söylediği, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu tarafından söylenen YPG güçlerinin Fırat’ın Batı yakasında harekata katılmayacağı, mesela IŞİD’in çıkarıldığı şehirlere fetih gücü gibi girip kontrolü ele almayacağı idi.

 

Erdoğan geçenlerde Amerikalıların bu konuda verdiği sözlerin tutulup tutulmadığının Türk askeri ve istihbaratınca yakından takip edildiğini söylemişti. Çavuşoğlu da aynı Le Monde mülakatında Amerikalıların şimdiye dek verdikleri sözü  tuttuklarını gözlediklerini söylemiş ve bunu söylediği de yalanlanmamıştı.

 

Türkiye ve ABD arasında Münbiç bölgesindeki IŞİD’e karşı harekat konusundaki işbirliğinin çerçevesi, ABD Başkanı Barack Obama’nın (Washington saatiyle 18 Mayıs, Türkiye saatiyle ise) 19 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığı görüşmede çizilmişti.

 

Haberin Devamı

İki ülke asker ve istihbarat ekipleri bu görüşme çerçevesinde daha derinlikli işbirliğine girdi.

 

Ortada yazılı bir gizli anlaşma olsun olmasın, Türkiye ile ABD arasında Münbiç harekatı, IŞİD’le mücadele ve YPG/PKK üzerine yeni bir anlayış birliği olduğu açıkça görülebiliyor.

 

Çünkü yeni yeni ortaya çıkan başka dikkat çekici noktalar da var.

 

Örneğin Çavuşoğlu, yine aynı mülakatta YGP’lilerin Münbiç harekatının bitiminden sonra Fırat’ın Batı yakasında kalmayacağı doğrultusunda söz verdiklerini söylüyordu Amerikalıların; daha önceki açıklamalarda batı yakasında kalmama değil, oraya geçmeme söylemi öne çıkıyordu. Dün konuştuğum yetkili ise YPG’lilerin lojistik ve diğer yardımcı unsurlar dışında harekatın asli unsuru olmadıklarını söylüyordu. Bu da akıllara, ABD’lilerin Mümbiç harekatında Kürt milislerden çok yeni eğtimeye başladıkları Arap milislere yardım ettikleri açıklamasını çağrıştırıyor.

 

Haberin Devamı

İki ayrıntı daha: ABD, Türkiye’nin desteklediği ve hem IŞİD’e, hem de Beşar Esad’a karşı çarpışan “muhalif güçlere” ilk havadan desteği Münbiç harekatının başlaması ardından vermişti. Hemen ardından bu güçlerin IŞİD’e karşı mevzi kazandığı bilgisi verilmişti basına. İkinci ayrıntı da, YPG’nin bir parçası olduğu akınlara katılan ABD uçaklarının İncirlik’ten havalanmadığı bilgisi.

 

Bu arada hükümet PKK’ya karşı yerleşim birimlerinde süren operasyonları bitirdiğini, kırsal kesimdeki örgütlenmeler ve mesela Lice’deki uyuşturucu operasyonu gibi maddi kaynaklara yöneldiğini duyurudu. ABD de PKK’ya “Silah bırak” çağrılarını daha sık yapmaya başladı.

 

Bütün bu gelişmeler Türkiye ile ABD arasında Suriye’deki en ciddi sorunun PKK’nın Suriye uzantısı PYD ve onun milis gücü YPG olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

 

Haberin Devamı

Öte yandan PKK/YPG, IŞİD’le Suriye sahasında, özellikle Türk sınırı bölgesinde kendi toprak kontrolü mücadelesini veriyor. IŞİD’e karşı savaşan en örgütlü kara gücü olarak da, Suriye’ye asker göndermek istemeyen ABD’ye ve aynı zamanda Rusya’ya kara gücü olarak hizmet veriyor.

 

Hem IŞİD, hem de PKK saldırılarının hedefindeki Türk hükümeti doğal olarak bu ikisine karşı mücadelesinde de destek istiyor. Ancak ABD, AB, Rusya ve diğerleri bakımından IŞİD küresel bir tehdit, her ülkede, her koşulda vuruyor. PKK’nın ise Türkiye ve bazen İran dışında doğrudan zarar verdiği ülke yok, yani dışarıdan bakılınca küresel tehdit görünmüyor; acı bir gerçek, ama gerçek bu.

 

Erdoğan, “İkisi de terörist” söyleminden geri adım atmasa da, mesela 8-9 Temmuz’da Varşova’daki NATO zirvesinde bunu öne çıkaracak olsa da, bu gerçekle yaşamak zorunda olduğunu görmüş durumda.

 

Bu gelişme de Erdoğan’ın “tamirat” çizgisine gelmiş olmasının bir parçası, başka ayrıntılar çıktıkça yazmaya devam edeceğiz.  

Yazarın Tüm Yazıları