Çığır açan elektrikli otobüsler yollarda

Yerli otomobil üretim girişimi bir yana, memleketimizin önde gelen otomotiv şirketlerinden Temsa, tüm yazılımı ve tasarımı Türk mühendisler tarafından geliştirilen aracını görücüye çıkardı. Yeni çağın araçları bunlar dostlarım. Özellikle kentlerin tam anlamıyla gereksinimi.

Temsa ‘nın ürettiği MD9 electriCITY model elektrikli otobüsün koltuklarına oturup da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptıklarını ve yapacaklarını anlatan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın gururu ve keyfi gözlerinden, davranışlarından, yüz hatlarından okunuyordu. İşte Türk girişimcinin, iş insanının, yazılımcısından, mühendisine, işçisine geldiği şahane nokta bu. Tam bir gurur tablosu.

Ekonomi Bakanlığı koordinasyonuyla, Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin düzenlediği 6. Türkiye İnovasyon ve Girişimcilik Haftası’ na damgasını vuran bir haberdi bu elektrikli otobüs haberi.

Harbiye’den Yıldız Sarayı’na kadar otobüsün performansını test eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler hayli mutlu ve gururlu görünüyorlardı. Nasıl olmasın ki! Temsa’nın dünya çapında geldiği nokta çok önemli zira. Rakamlara bakar mısınız; bugün ABD pazarında dördüncü konumda bulunuyorlarmış. Toplam ihracatı da 12 bine yakın. Türkiye için tam bir onur tablosudur bu.

PAHALI AKARYAKIT MASRAFINA SON

Şehirlerimiz bu öncü girişimlere muhtaç. Elektrikli otobüsler toplu taşıma bünyesine eklenirse gürültü ve hava kirliliği artık nihayetlenecek bu bir. İki, zam üstüne zam gelen motorin kullanılmayacağından yakıt masrafları da bir hayli aşağı çekilecek. Bu yepyeni teknolojiyle donanımlanmış otobüsler, duraklarda veya son duraklarda kısa şarjlar yapılarak güzergâhını tamamlayabilecek.

6 saatte tam anlamıyla şarj edilebiliyor. Menziliyse 230 kilometre. Sadece 2 yıl sonra da aracın yerlilik oranı yüzde 98’e ulaşacak. Gerçekten bravo demek gerek! Güler Sabancı’nın da dediği gibi, yüksek teknolojiye yatırım yapan, inovasyon ve Ar-Ge ile öne çıkan şirketler fark yaratmayı başarıyor arkadaşlar.

Şirket artık, teknoloji odaklı bir otomotiv şirketinden çok, otomotiv üretimi yapan bir teknoloji şirketi konumuna gelmiş durumda. Yüzde yüz Türk mühendisliğinin eseri elektrikli otobüsler sanayimize hem nefes aldıracak ve hem de diğer firmalarımızı heveslendirecek türden. Boşuna inovasyon da inovasyon demiyoruz bu köşelerde. Somut sonuçlarını gördükçe keyiften dört köşe oluyoruz.

EFSANE LALEZAR YENİDEN REVAÇTA!

Bir düşünsenize bir tarafta kelimelerin üstadı Çetin Altan, diğer yanda efsanevi iş adamı Ayhan Şahenk, yan masanızda Erol Simavi, Orhan Boran üstad, diğer masada eski başbakanlardan Bülent Ulusu, Yaşar Kemal, Altan Öymen, Güneri Cıvaoğlu, Ajda Pekkan… Alanlarında bir numara olmuş memleketin yetiştirdiği yegane insanların bir dönem buluşma mekanıydı Harbiye’deki Hilton’da bulunan Lalezar Bar.

Hatırı sayılır müdavimleriyle çokça konuşulur, çokça gıpta edilirdi. Kimi terasına oturup Boğaziçi’ni seyre dalar, kimileriyse haftanın belli günleri buluşup siyasetinden sanatına, sporundan kültür yaşamına kadar görüş alışverişi yaparlardı. Anlayacağınız bir gelenekti Lalezar. Ne güzeldir ki o şaşalı, muhteşem günler yeniden hayatımıza giriyor. Manzarası ve kalitesiyle İstanbul’un dünyadaki yüzü diyebileceğimiz şahane Hilton İstanbul Bosphorus’un içinde yer alan Lalezar, meyhane konseptiyle kapılarını yeniden açıyor. Böylelikle hem geçmiş hem de turizmimiz canlanacak. Burası lezzetli menüsü ve her gün özenle değişen şefin özel spesiyali ile şehrin popüler ve lezzetli mekanlarından birisi olmaya aday diyebilirim. Otelin açıldığı ilk yıllarda Şark Köşesi olarak düzenlemiş, ardından bar, daha sonra da meyhaneye dönüşüvermiş.

Muhammara, mütebbel, zeytinyağlı ve narlı zahter salatası gibi eşsiz ağız tadları eşliğinde, İstanbul’un muhteşem manzarasına doyacaksınız desem yanlış olmaz. Peki ya karides güveç, acı biberli Edirne tava ciğeri ve kalamar tava ? Ahh ahh yemede yanında yat! Tadına doyamayacaksınız diyorum, başka da bir şey demiyorum.  Ana yemek menüsünde de yok yok. Mesela, deniz levreği, palamut,  kılıçbalığı, mersin karidesi ve hatta kebaptan şaşlığa kadar geniş bir lezzet dünyası var seçenekleriniz arasında. Yani anlayacağınız dostlar, Lalezar yeniden revaçta!

IZAYAKA TARZI YILBAŞI ZUMA’DA

Söz hazır yeme içme dünyasından açılmışken, İstanbul’un yükselen turizm dalgasına son derece olumlu katkıları olan dünyaca ünlü, Londra merkezli, ödüllü restaurant Zuma’dan da bahis açalım. İstinye Park’ın steril ortamına kurulmuş Zuma, Izayaka tarzı olarak ifade edilen otantikliğiyle tanınan ve fakat geleneksel olmayan modern Japon mutfağını, cesur tatlar eşliğinde sunabiliyor.

Çağdaş Japon mutfağının bu ödüllü temsilcisinin yeni yıl yaklaşırken tatlı bir telaş içinde olduğu biliniyor. Özellikle kentteki yabancıların ve ağız tadına düşkün kitlenin 31 Aralık gecesi sofistike ambiyansı ile burada olacağı aşikar. Zira imza tatlar şimdiden hazır. Klasik Zuma atmosferinin yanı sıra DJ Lucas’ın canlı performansı yeni yılın ilk saatlerinde konuklarını epey bir coşturacak gibi gözüküyor.