Paylaş
Hiçbir makyaja, ekstra bir çabaya gerek kalmadan doğanın kendisine bahşettiğini yine doğayla, insanla paylaşan, üretken anaç bir kadın gibi ada. Rüzgarı, güneşi, denizi, yemesi, içmesi bir başka. Hatta bambaşka. Tanrı’nın insanlığa sunduğu bir hediye, orası kesin. Abartmıyorum. Yüzölçümü küçücük ama bir o kadar büyük anlamlarla bezeli. Bilen biliyor zaten. Giden de artık iflah olmaz bir şekilde bir daha, bir daha gidiyor. Böyle bir özelliği var işte adanın. Gelen bir daha gelecek. Giden sorgusuz sualsiz geri dönecek. Çünkü adanın kanunu bu. Ha bir de adayı ada yapan insanlar var tabii. Onlarsız olmuyor işte bu Bozcaada denen yer. Ruhuna ruh katan, emeğini harcayan. Mesela Oya. Patiska Oya.
Bozcaada ’nın Patiska ’sı var arkadaş
Bayram kalabalığında pek ada dahilinde olmak istemediğim için öncesinde birkaç günlüğüne uğramak istedim. Adanın bayram öncesi nabzını tutmak için. Malum böylesi önemli gün ve tatillerde kalabalıktan adım atacak yer bulunmuyor bu topraklarda. Gelenler de haklı. Başka nereye gidilebilir ki? Ada’da adımımı attığım ilk yer hemen Oya Hanım’ın Patiska Karadut Bağ Evi tabii ki. Şahane ötesi kahvaltısını bir yana bırak, o muhteşem tatlı tatlı esen ada rüzgarı insanı birkaç dakikada kendine getiriyor hemen. Bu rüzgarı böylesi hissetmezsen Bozcaada’da olduğunu anlamazsın. Karadut Bağevi 'ne kurulu Patiska 56 dönüm üzerinde. Yani devasa bir arazide. İsteyen üzüm bağları arasında dolaşıyor, isteyen meyve ağaçları arasında ruhunu arıyor. Zeytinlikler ve iğde ağaçlarından söz etmiyorum bile. Kaldığım taş odanın verandasında oturup da muhteşem yemyeşil ovaya yaslanarak güneşi batırmak yok mu işte bu yaşamımın en kıymetli dakikalarıydı benim için. Buranın gün batımı şahane ötesi. Pek tabii ki Patiska'nın kahvaltısı çok meşhur olduğundan bol ağaçlı, geniş bembeyaz rüzgarlı bahçesinde her daim şen kahkahalar duymak mümkün. Bozcaada’nın dişil ruhuna Oya’nın şen şakrak, renkli ve kadınsı ruhu çok iyi gelmiş bunu biliyoruz zaten. Bu uyum daha uzun yıllar sürecek gibi gözüküyor. Yani Bozcaada’nın Patista’sı var arkadaş.
Madam Niça ’ya selam olsun
Adanın ruhu sokak aralarındaki tatlarda gizli birazda. Sokak aralarındaki o tatlı sıcaklığı bildim bileli çok sevmişimdir. O tatlı mekan ve duygulara yepyeni birisi eşlik ediyor geçen yıldan bu yana. Sevgili Madam Niça. Hikayesi müthiş keyifli, giderseniz dinlersiniz zaten. Kalabalık sokak aralarından sıyrılmış, şahane ambiyansıyla insana ‘gel gel’ diyen bir yer. Tasarımı, doğallığı, kalitesi ‘less is more’ diyen tavrıyla Bozcaada’nın en kaliteli yeme-içme mekanlarından biri olmuş durumda. Mönüsü deniz kafasından sıyrılmış hoş bir alternatif sunan mönü. Ben gayet beğendim. Mesela; zerdeçallı ballı fava, dil mühürleme ve elbetteki trüf tereyağlı Arnavut ciğeri benim favorilerim arasına giriverdi. Acı biber reçelli muska böreği de tadılmayacak gibi değil bu arada. Zaten fiks bir mönüsü olduğu için gayet makul bir fiyata bu lezzetleri tatmanız mümkün. Madam Niça eski taş duvarlı bir üzüm deposunda hayat bulan yaşanmışlıkla bezeli bir mekan. Ada nimetlerinden yararlanarak şahane tatlara imza atıyorlar. Patiska Oya gibi İzmir’li Saada Hanım da Ada’nın ruhuna kendi ruhunu katarak çoğalan o özel insanlardan. O nedenle Ada’ya ayak basar basmaz Madam Niça’ya bir merhaba demenizi öneririm. Emniyet Sokak, numara 22’de.
Ada’m, Bozcaada’nın en şirini
Ada’m Bozcaada adanın en iyi lezzet duraklarından biri. Küçük bir ada lokantası da diyebiliriz. Mönü deniz ürünleri ve meze ağırlıklı. Sanırım 6 yıl önce ilk gittiğim de böylesi bir tat bağımlılığı yapacağını düşünmemiştim. Ne yeseniz adanın güzelliğinden ilham alan lezzetleri tadıyorsunuz aslında. Çıtır midye tava, önce kalamar sonra balık şiş, levrek tantuni, mezelerin binbir çeşidi yani kısacası ‘dalgalandım da duruldum’ lezzetlerin tamamı Ada’m Bozcaada’da haya buluyor. Terası ise şahane. Çünkü öyle ferah, adanın rüzgarını öylesine hissettiren bir terası var ki mest olmamak işten değil. Fiyatlar da gayet makul. Ada’nın lezzetlerini taptaze akşam masanızda görünce, güne keyifle noktayı koyuyorsunuz. Ada’m Bozcaada, Cumhuriyet Mahallesi, Alsancak Sokak, numara 42’de.
Çanakkale’li Yalova, Bozcaada’yı sevdi
Aynen öyle. Çanakkale’de, denize nazır mekanının lezzetleri zaten dillere destandı son birkaç yıl da ada sokaklarında kendini göstermeye başladı. Lezzetler zaten şahane ötesi Yalova’nın. Deniz mahsulü ara sıcaklar, balıklar, mezeler… İçi karides ve ahtapotla doldurulmuş levrek sarma, fesleğenli deniz salyangozu, istiridye mantarlı rapana ve tabii ki kum midyesi… Benim lezzetine aşina olduğum favori ada ürünleri. Tavsiyemdir. Gürsel Sokak, numara 21’de
Paylaş