‘‘AB'ye uyum’’ hevesimiz artık mezartaşlarımızı kazımaya kadar uzandı ve öncelik, Giresun taraflarında ‘‘milli kahraman’’ kabul edilen Topal Osman Ağa'nın Giresun Kalesi'ndeki mezarına verildi.
Topal Osman'ın Pontus çeteleriyle mücadelesinin anlatıldığı Osmanlıca mezar kitabesi bir gece aniden kazındı, yine Pontus ile mücadelesinden ve Yunan ordusunun denize dökülmesinden bahseden Latin harfli bir diğer kitabe de değiştirildi. Olayın meydana geldiği sırada Giresun valisi olan Ali Haydar Öner ise, Latin harfli kitabenin ‘‘milli güvenlik siyaseti doğrultusunda gelen bir uyarıdan sonra düzeltildiğini’’ ama Osmanlıca kitabenin kazınmasından ise haberdar olmadığını iddia etti. Şimdi, ‘‘Avrupalılaşma’’ uğruna yapmamız gereken çok önemli bir işimiz var: Geçmişte işgale karşı mücadele etmiş kim varsa, hepsinin mezarlarını yıkmak.
‘‘AB standardlarına uyum’’ hevesimiz, artık mezartaşlarımıza kadar uzandı. ‘‘Avrupa'ya ayıp olur’’ yahut ‘‘bize karşı kullanılır’’ endişesiyle, mezartaşlarımızı kazımaya başladık.
Bu işin ilk örneği olma şerefi İstiklal Savaşı'na katılmış, işgale ve Pontus çetelerine karşı mücadele etmiş olan çok ünlü bir isme verildi: Topal Osman'a... Karadeniz bölgesinde, özellikle de Giresun'da ‘‘milli kahraman’’ kabul edilen Topal Osman'ın Giresun Kalesi'ndeki anıt mezarında Pontus çeteleriyle mücadelesinin anlatıldığı Osmanlıca mezar kitabesi bir gece aniden kazındı, yine Pontus ile mücadelesinden ve Yunan ordusunun denize dökülmesinden bahseden Latin harfli bir diğer kitabe de değiştirilip ‘‘Avrupa standardlarına’’ getirildi.
‘‘Topal Osman’’ yahut ‘‘Osman Ağa’’ denilen zatın adını duymamış, şöhretini işitmemiş bir Karadenizli neredeyse hemen hiç yoktur ama Karadenizli olmayanlar yahut bilmeyenler için, Topal Osman'ın kim olduğunu kısaca yazayım: Balkan, Birinci Dünya ve İstiklál savaşlarına katılmıştı, ayaklanmaların bastırılmasında ve özellikle Karadeniz taraflarının Pontus çetelerinden temizlenmesinde büyük faydası olmuştu. Mustafa Kemal Paşa'nın ve ilk Meclis'in korumasıyla görevlendirilmiş ama Paşa'nın önde gelen muhaliflerinden Ali Şükrü Bey'i kaçırıp öldürünce hakkında tutuklama emri çıkartılmış, kendisini tutuklamaya gelenlere ateşle karşılık verince de öldürülmüştü. Kısacası, kahramanlıklarının yanında bazı hataları da vardı ama İstiklál Harbi yıllarının önemli bir ismiydi.
SIRA TALAT PAŞA’DA
Topal Osman'ın cenazesi, Mustafa Kemal'in talimatıyla Giresun Kalesi'ne nakledildi ve daha sonra buraya bir anıt mezar inşa edildi. Mezarın üzerinde hem eski Türkçe, hem de Latin harfleriyle yazılmış bir kitabe vardı. Bu kitabelerden Osmanlıca olanı geçtiğimiz günlerde kazınırken, Latin harfleriyle olanı da değiştirildi ve içerisinde eski metinde geçen ‘‘Pontuslar'ın imhası’’ ve ‘‘Yunanlılar'ın Akdeniz'e atılması’’ gibi ifadelerin yeralmadığı bir başka metin kondu.
Hadisenin Giresun'un yerel basınına yansıması üzerine, kitabenin kazınması sırasında Giresun valisi olan Ali Haydar Öner, geçen perşembe günü bir basın toplantısı yaptı ve oldukça ilginç bazı sözler söyledi: Latin harfleriyle olan kitabe konusunda ‘‘milli güvenlik siyaseti doğrultusunda bir uyarı aldığını’’ açıkladı, ‘‘Türkçe metinde Pontusçular'ın emeline alet olacak ibareler yerine tarihi gerçeklere uygun düzeltmeler yapılmıştır’’ dedi ama Osmanlıca kitabenin kazınmasından haberdar olmadığını iddia etti. İşin çok daha enteresan tarafı, bu basın toplantısının, Topal Osman'ın várislerine ait bir binada yapılmış olmasıydı.
Bendeniz Karadenizli değilim ama Karadenizliler'in, özellikle de Giresunlular'ın Osman Ağa'ya gösterdikleri saygıyı ve onu milli bir kahraman olarak kabul edişlerini gayet iyi bilirim. Dolayısıyla Giresun'da yaşanan bu garabeti nakletmekle yetiniyor ve mezartaşının kazınması hadisesinin perde arkasında nelerin olup bittiğini, ‘‘milli güvenlik siyaseti doğrultusunda gelen uyarının’’ mahiyetini ve bu işgüzarlığın kimden çıktığını ortaya çıkartma işini Osman Ağa'nın hemşehrilerine bırakıyorum.
Ama iş ‘‘Avrupa'ya ayıp olmasın’’ yahut ‘‘filánca memleketi gücendirmeyelim’’ endişesiyle mezartaşlarımızı kazımaya kadar uzandı ise, ácilen yıkmamız gereken bazı mezarların listesini vermeden edemeyeceğim:
Öncelik, Ermeniler'in tehcirden sorumlu gösterip katlettikleri Sadrazam Talát Paşa'nın İstanbul'daki mezarındadır ve derhal yıkılması gerekir. Derken, sıra Birinci Dünya Savaşı'ndaki Arap isyanına karşı gereken tedbirleri alan ve yine Ermeni teroristlerin kurşunlarıyla can veren Cemal Paşa'nın Erzurum'daki mezarına gelecek ve o da ortadan kaldırıldığı takdirde, ‘‘din kardeşlerimiz’’ memnun edilmiş olacaktır.
Ama bence dümdüz edilmesi gereken en önemli mezar, Bizans İmparatorluğu'na son veren Fatih Sultan Mehmed'in türbesidir. ‘‘Pontus zihniyetinin hortlaması’’ söylentilerinin ayyuka çıktığı bugünlerde Fatih'in Türbesi'ni de yerle bir edecek olursak Avrupa'nın bize söyleyecek pek bir sözü de kalmamış olur.
Haydi, buldozerlerimizle beraber hep beraber mezar yıkmaya! Bu mezarlarda yatanlar, Topal Osman Ağa'nın mezartaşındaki ‘‘Pontuslar'ın imhası’’ ve ‘‘Yunanlılar'ın Akdeniz'e atılması’’ ifadelerinden gocunup bunların ‘‘tarihi gerçeklere uymadığını’’ iddia edecek hale gelmiş olan bizlere zaten yakışmamaktadırlar!
İşte, kazınan kitabe
‘‘Allahu Bákî. Giresunlu Feridunzade merhum Osman Ağa'nın tarihçe-i hayatı: 328 Balkan Harbi'nde bedel takdiri verdiği halde gönüllü olarak harbe gidip Çorlu'da mecruh düşmüş (yaralanmış) ve ayağı sakat kalmıştır. Harb-i umumide asker olmadığı halde gönüllü bir müfreze teşkil ederek Ruslarla bir çok muharebatta (çarpışmada) bulunmuş, bilhassa Tirebolu'da Harşıt hatt-ı müdafaasında yararlık göstermiştir. İstiklál Harbi'nde milli taburla Ermeni muharebesinde, Koçgiri isyanında, Pontusçular'ın imhasında fevkaláde çalışmış, Yunanlılar'ın Sakarya'ya gelmeleri üzerine dört taburluk bir alay teşkil ederek Yunanlılar'ın Akdeniz'e atılmasına kadar bütün muharebáta (çarpışmalara) iştirak etmiştir. Bidáyetinde (önceleri) binbaşı iken fevkaláde hizmetine mükáfaten kaymakamlığa (yarbaylığa) terfi etmiştir. Tarih-i tevellüdü (doğum tarihi) 1299, tarih-i vefatı 1339.’’
‘Milli güvenliğe uymayan’ eski kitabe
‘‘Giresunlu Feridun oğlu 1883 doğumlu merhum Osman Ağa 1912 Balkan Harbi'ne gönüllü olarak gidip Çorlu savaşında ayağından yaralanarak sakat kalmıştır. Umumi harpte gönüllü müfrezesi ile Harşıt müdafaasında bulunmuş, Koçgiri isyanında, Pontuslar'ın imhasında, teşkil ettiği alay ile Sakarya Harbi'ne girmiş, Yunanlılar'ın Akdeniz'e atılmalarına kadar bütün savaşlara katılmıştır. Gösterdiği yararlıklara karşı binbaşılıktan yarbaylığa yükselmiştir. Sulhten sonra Hicaz'a gitmek niyetine ölümü mani olduğundan kendisine bedel harp arkadaşı Kurtoğlu Hacı Hafız hacca gönderilmiştir. Hacı Osman Ağa ruhuna fatiha. 1923.’’
‘Milli güvenliğe uygun’ yeni kitabe
‘‘Giresunlu Feridun oğlu 1883 doğumlu merhum Osman Ağa 1912 Balkan Harbi'ne gönüllü olarak gidip Çorlu savaşında ayağından yaralanarak sakat kalmıştır. Umumi harpte gönüllü müfrezesi ile Harşıt müdafaasında bulunmuş, Koçgiri isyanının bastırılmasına katılmış, teşkil ettiği alay ile Sakarya Harbi'ne girmiş, işgal kuvvetlerinin yurdumuzdan atılmasına kadar bütün savaşlara katılmış, gösterdiği yararlıklara karşı binbaşılıktan yarbaylığa yükseltilmiştir. Sulhten sonra Hicaz'a gitmek niyetine ölümü mani olduğundan kendisine bedel harp arkadaşı Kurtoğlu Hacı Hafız hacca gönderilmiştir. Hacı Osman Ağa ruhuna fatiha. 1923.’’