Talát Paşa’ya göre 1914 yılındaki Ermeni nüfus 1 milyon 256 bin 403
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sadrazam Talát Paşa, 1915 tehciri sırasında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeniler’in kesin sayısının belirlenmesi maksadıyla geniş bir çalışma yaptırtmıştı. Paşa’nın özel evrakı arasında bulunan belgelerde ‘1914 itibariyle 1 milyon 187 bin 818 Gregoryen ve 63 bin 967 Katolik Ermeni vardır ve toplamları 1 milyon 256 bin 403 eder’ deniyor, daha sonra ‘sayımda eksiklikler yapılmış olabileceği için, bu sayının 1.5 milyon civarında olabileceği’ söyleniyor.TALÁT Paşa’nın kara kaplı defterinin yanısıra, özel arşivinde bulunan diğer bazı belgelerde, 1915 tehcirinden önce ve hemen sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nda yaşayan Ermeniler’in kesin sayısının belirlenmesi maksadıyla geniş bir çalışma yaptırıldığı görülüyor. Dizinin dün yayınlanan ilk bölümünde, Paşa’nın tehcir edilen Ermeni sayısını 924 bin 158 olarak verdiğini yazmıştım. Tehcirin viláyetlere ve sancaklara göre dağılımını gösteren belgelerde hangi viláyetten nereye ne kadar Ermeni’nin gönderildiği gösterildikten sonra, genel nüfus değerlendirilmesine geçiliyor. Bu fasılda İstanbul Ermenileri’nden de söz ediliyor ve İstanbul’da 1914’te 68 bin 422 Ermeni’nin yaşadığı, bu sayının bir yıl sonra 80 bine çıktığı ama hiçbirinin alınmadıkları söyleniyor. Bütün bu uzun listelerden sonra, bu sayfada orijinal metninin fotoğrafını gördüğünüz tek paragraflık bir yorum yapılıyor: ‘1330 (1914) icmálinde (sayımında, toplamında) Ermeni Gregoryen nüfus-ı umumisi (genel nüfusu) 1 milyon 187 bin 818 ve Ermeni Katolikler’in mikdarı 63 bin 967 ki, her ikisinin mecmuu (toplamı) 1 milyon 256 bin 403’ten ibaret olarak gösterilmiştir. (Toplamın fazla çıkmasının sebebi sayılara yabancı uyruklu Ermenilerin de dahil edilmesidir.) Nüfus-ı mevcude (mevcut nüfus) tamamen tahrir olmadığından (yazılmadığından), mikdar-ı hakiki (gerçek mikdar) 1 milyon 500 bin kadar olacağı gibi, bugün mevcud olarak báláda (yukarıda) görülen yerli ve yabancıların 284 bin 157 mikdarına da ihtiyáten yüzde 30 kadar iláve eylemek iktiza eder ki (gerekir ki), bu takdirde mevcud-ı hakiki (hakiki mevcud) 250 bin ile 400 bin arasında bulunmuş olur.’ Bu cümlelerde, daha basit bir ifadeyle şöyle deniyor: ‘İmparatorlukta 1914 yılında yaşayan Gregoryen ve Katolik Ermeniler’in sayısı 1 milyon 256 bin 403 idi. Bazı eksikliklerin olabileceğini gözönüne alarak, bu sayıyı 1.5 milyona yükseltebiliriz. Tehcirin uygulandığı viláyetlerde şu anda 284 bin 157 Ermeni kalmıştır ama bu mikdarı da her ihtimale karşı yüzde 30 oranında arttırdığımız takdirde, tehcir bölgelerindeki Ermeniler’in 250 ilá 400 bin arasında olduğunu söyleyebiliriz.’ Talát Paşa, yani Ermeni tehcirinin başındaki kişi kendi notlarında ‘Toplam Ermeni nüfusu en fazla 1.5 milyondu. Bunun 924 bin 158’i tehcir edildi ama tehcirin yapıldığı viláyetlerde hálen 400 bin kadar Ermeni yaşıyor’ derken, diaspora Ermenileri bugün ‘1.5 milyondan fazla Ermeni öldürülmüştü’ iddiasında bulunuyorlar.Hesaplamayı bir de siz yapın ve hangi tarafın matematiğinin daha zayıf olduğuna kendiniz karar verin!Yetim kalan 6 bin 858 Ermeni çocuğu Müslümanlar büyütmüşTALÁT Paşa’nın kara kaplı defterinde, tehcir sırasında çeşitli sebeplerle hayatlarını kaybeden Ermeniler’in kimsesiz kalan ve devlet tarafından koruma altına alınan çocuklarının da bir listesi var. ‘Ermeni Eytámı’ yani ‘Ermeni Yetimleri’ başlığı altındaki listeye 10 bin 314 çocuk kaydedilmiş ve bunların bir kısmının Müslüman ailelere dağıtıldığı yazılmış. Listeye göre, en fazla sayıda Ermeni yetim, Halep’te bulunuyor. Talát Paşa’nın ‘kara kaplı defteri’nin ‘Ermeni Eytámı’ başlıklı sayfasında yeralan liste, yan tarafta.Cemal Paşa, Mustafa Kemal’e ‘Enver’i durdurmalısın’ diyorİTTİHAD ve Terakki Partisi’nin Talát Paşa gibi önde gelen bir liderini yazarken, partinin diğer önemli isimlerinden de bahsetmek ve bu kişilerin o yıllarda İstiklál Savaşı’nı sürdürmekte olan Mustafa Kemal Paşa’ya yazdıkları bazı mektupları da yayınlamak istedim.İşte o mektuplardan biri: İttihad ve Terakki’nin Talát ve Enver Paşalarla beraber üç liderinden biri olan Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın, Bakû’dan trenle Tiflis’e giderken 1922’nin 9 Temmuz’unda Ankara’ya, Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği ve eski dává arkadaşı Enver Paşa’dan yakındığı oldukça uzun mektubunun bazı bölümleri...Cemal Paşa, şu anda bende bulunan ve aşağıda günümüz Türkçesi’ne naklettiğim mektubunu kaleme almasından sadece 13 gün sonra, 22 Temmuz’da Tiflis’te Talát Paşa gibi Ermeni kurşunlarıyla can verecektir. ‘Sevgili kardeşim Mustafa Kemal Paşa,...Şimdi iki gözüm, Orta Asya için, daha doğrusu bütün Müslüman Asya’sı için bugünün en mühim meselesi, Enver’in Buhara’da teşebbüs ettiği işlerdir. Enver, avantüriyelerin (maceracıların) yapabilecekleri en son işi de yaptı, kendisini Buhara emiri ilán etti. ...Bináenalyh şimdi bizim Enver, ...şimdi Buhara hükümeti aleyhine harbediyor, Sovyet Rusya hükümeti de, Buhara cumhuriyet hükümetinin müttefiki sıfatıyla ordusuyla o hükümete yardım ettiğinden, tabii, onlarla Enver arasında muharebe ilán edilmiş bulunuyor.Orta Asya’daki ve Rusya’daki İslam álemi, Enver’in bu teşebbüsü karşısında büyük bir ümide kapıldı. Herkes, Enver’in bu hareketinde haklı olduğunu teslim ediyor ama vakitsiz davrandığını söyleyenler de az değil!...Enver onların başına geçti ve Ruslar ile hoş geçinmek hakkındaki kesin kararına, kendi öz vatanının Ruslar’dan ümid ettiği maddi ve manevi yardımlara rağmen, Sovyet Rusya aleyhine mücadeleye karar verdi. Enver, şimdi, Orta Asya’da ve Afganistan’da böyle bir şahsiyet olarak kabul olunup müjdeleniyor.... Acaba Enver bu hareketinde muvaffak olabilecek mi?Bence hayır, bin kerre hayır!.. Enver kat’iyyen başaramaz ve Enver’in giriştiği hareket ne kadar çok direnirse, sonuçta uğrayacağı harap vaziyet, o kadar şiddetli olacaktır....Siz, Mustafa Kemal Paşa, bu zavallı Müslümanlar’a Enver’in teşebbüsünün fenalıklarını şimdiden söylemeye ve onları merhametsiz sonuçların doğacağı çılgınca teşebbüslerden kaçınmaya davete mecbursunuz. Böylece Ankara’nın kurtuluşu mücadelesini takip etmekte olan ben ve arkadaşlarım daha büyük bir kalp kuvvetiyle çabamıza devam ederiz ve İslam álemi, Ankara’nın peyki (uydusu) haline gelir. Daha da önemlisi, Ruslar Ankara’nın ve gölgesinde bulunan İslam áleminin hakikaten dost olduğunu görerek Anadolu’ya yaptıkları yardımları en yüksek seviyeye çıkartırlar....Gözlerinizi öperim kardeşim. Ahmed Cemal.‘Beni böyle üzmen için acaba ne günah ettim?’BİRİNCİ Dünya Savaşı’ndan sonra İttihad ve Terakki’nin lider kadrosuyla beraber Türkiye’den ayrılıp Berlin’e yerleşen Sadrazam Talát Paşa, Almanya’da ‘Ali Sái’ takma adını kullanıyordu. Eşi Hayriye Talát Hanım, kendisine büyük bir aşkla bağlı olan Paşa’sını sürgün günlerinde yalnız bırakmamış, İstanbul’dan gizlice çıkıp Berlin’e gitmişti.Talát Paşa’nın burada yayınladığım kartpostalı, Berlin’den kısa bir seyahat için Macaristan’a giden hanımından günler boyu bir haber alamamasının yarattığı üzüntüyü aksettiriyor. Paşa, eşi Hayriye Hanım’a Budapeşte’deki Osmanlı Konsolosu Abdullah Hulusi Bey vasıtasıyla 1920’nin 24 Ekim’inde gönderdiği kartpostalda, sitem üstüne sitem ediyor:‘İki gözüm Hayriyeciğim,Beni ne kadar merakta bıraktığını tasavvur edemezsin. Daha yoldan bana iki kart gönderen karıcığım elbette bu kadar çabuk beni unutmaz, beni habersiz bırakmaz diyorum ve cidden merak ediyorum. Bununla beş kart oldu, gönderiyorum. Senden on gündür bir tek haber almadım. Hastalandın mı? Öyle olsa Abdullah iki satır birşey yazar diyorum. Beni bu kadar üzmek, azába sokmak için acaba günahım nedir? Bu kartımı alır almaz sıhhatine ve vakt-i hareketine dair bana derhal telgraf yaz. İstanbul’dan bugün hem Şefkati’den, hem İsmail Bey’den mektup aldım. Anam, ablalarım, Vasfıdil hepsi iyi imiş. Vasfıdil’in verem olduğunda bazı doktorlar mütereddid imiş, bazıları da birinci derecedir diyorlar imiş. Gel de, onu getirtmek için düşünelim. Burhan’ı ..... tarikiyle (yoluyla) göndermişler. Burada başka havadis yok. Teyze hanıma, Mebrure Hanım’a hürmetler. Abdullah’ın, çocukların gözlerinden öperim. Ali’