Paylaş
Osmanlı hükümdarı Birinci Murad'ın Sırp Kralı Lazar'a karşı kazandığı Kosova zaferinin üzerinden altı asır geçti ve Sırplar hálá Kosova'nın intikamını alacaklarından sözediyorlar. İşte, Birinci Murad'ın hayatına malolmasına rağmen Balkan slavlarını Türk hakimiyetine sokan bu savaşın ve hükümdarın şehid olmadan önce ettiği şiirli duanın kısa öyküsü.
Hafta içinde Fransız TV'sinde seyrettim: Üniversite öğrencisi bir Sırp genci ‘‘Kosova Savaşı'nı unutma-dıklarını’’ söylüyordu. Asırlar öncesinden uzanan intikamla yüzü kasılmıştı, sesi titremedeydi: ‘‘Kosova hálá hatırlarımızda’’ diyordu. ‘‘Türkler'den Kosova'nın acısını bugün veya yarın çıkartacağız ama mutlaka çıkartacağız’’
Balkan slavlarını Türk hakimiyeti altına sokan ve üzerinden tam 610 sene geçen savaş Sırplar için sanki daha dün olmuş gibi... Cesedi bir bataklığa saplanıp kalan Sırp kralı Lazar'ın heykelleri Yugoslavya'nın dört bir yanında yükseliyor ve sadece Fransız TV'sinde konuşan Sırp genci değil, Yugoslavya'daki Sırp halkın neredeyse hemen tamamı Kosova'nın intikamını alabilmek için yanıp tutuşuyor.
Altı asır önceki savaş yeniden gündeme gelip Kosova'da bir insanlık ayıbı yaşanmaya başlayınca Sultan Birinci Murad'ın hüzünlü öyküsünü anlatayım ve savaş meydanında ettiği şiirli duayı yazayım dedim...
Balkanlar'da dalga dalga ilerleyen Osmanlı güçleri Bulgar topraklarını ele geçirmiş, Sofya'ya girmiş ama 1388'de Ploşnik Vadisi'nde müttefik Balkan kuvvetlerinin baskınına uğrayıp büyük bir bozgun yaşamıştı. Ama genç Osmanlı devleti yenilgiden etkilenmedi, ilerlemesi durmadı ve hemen arkasından Bulgaristan'ın tamamı ele geçirildi.
Ploşnik zaferinin serhoşluğu içerisindeki Sırp tarafı ise Türkler'e karşı daha büyük bir ordu toplama çabasına girişti. Türk ve Sırp orduları ertesi sene Kosova'da, Mitroviçe ile Üsküp arasında kalan ve Priştine'nin batısına düşen Kossovapol Ovası'nda karşılaştılar.
Sonrası ise, malûm. Sırp ve müttefik Balkan ordusunun mağlûbiyeti öylesine büyük oldu ki, kral Lazar'ın cesedi bile bulunamadı. Sırplar yenilginin acısını bir suikastle çıkarttılar: Miloş Kapiloviç adında bir Sırp asilzadesi savaş meydanını gezen Osmanlı hükümdarını hançerlemeyi başardı. Birinci Murat ‘‘şehid olan tek Osmanlı sultanı’’ unvanını aldı, Sırplar ise Miloş'u kahraman ilán ettiler. Bugün Yugoslavya'nın birçok yerinde Miloş'un heykelleri yükseliyor.
Kosova savaşı Sultan Murad'ın hayatına malolmuş ama Balkan slavlarını yüzlerce sene devam edecek olan Türk hakimiyetine sokmuştu. Savaştan bugünlere ise, iki hatıra kaldı: Biri Sırplar'ın asırlardır devam eden kin ve intikamı, öteki ise Sultan Murad'ın çarpışmaların başlamasından ve şehid olmasından birkaç saat önce ettiği şiirli dua... Hükümdarın Tanrı'ya mısralarla nasıl yakardığını öğrenmek istiyorsanız, yandaki sütunu okuyun...
Tek fark motorize olmaları
Yukarıdaki resimlere dikkatle bakın. Biri bu hafta, ötekiler bundan tam 86 yıl önce, Balkan savaşı sırasında çekilmiş ve her üç karede de aynı kişiler yer alıyor: Balkan müslümanları.
Zulümden kaçıyor, canlarını ve namuslarını kurtarmaya çalışıyorlar. Altlarında o zaman kağnılar varmış, kağnının yerini bugün eski moda otomobiller almış ama hedefleri hep aynı olmuş: Türk toprakları. Kurtuluşları o zaman da Türkiye'ye ulaşabilmelerine bağlıymış, bugün de.
Bu fotoğraflar ‘‘imparatorluk mirası’’ denilen kavramın mahiyetini ve imparatorluğun hákim ülkesinin aradan asırlar bile geçse eski teb'anın gözünde hálá tek umut olduğunu sizce de ifade etmiyor mu?
‘Sırp karşısında adımı perişan etme yarab!’
İşte, Sultan Birinci Murad'ın Kosova meydan savaşından ve şehid olmasından birkaç saat önce okuduğu ve ‘‘Áb-ı rûy-i Habîb-i Ekrem için / Kerbelá'da reván olan kan için’’ mısralarıyla başlayan münacatının, yani yakarışının bugünün Türkçesiyle tam metni:
‘‘Peygamberin yüzünün suyu, Kerbelá'da akan kan, ayrılık gecesinde ağlayan göz, aşkının yolunda sürünen yüz, dertlilerin hazin gönlü ve canlara tesir eden yakarışları için! Lûtfunu bizimle beraber kıl ve muhafazanı bizden eksik etme Yarabbi!
Yarab! İslám ehline yardımcı ol, düşmanın elini bizden uzak tut! Günahımıza değil, candan ve gönülden gelen áhımıza bak! Mücahidlerini telef ve bizi düşman oklarına hedef ettirme. Vücudlarımızı mezardan sakla, İslám'ı tehlikelerden uzak tut. Bunca senedir ettiğimiz duaları ve din uğruna yaptığımız savaşları boşa çıkarma, adımı kahrın ile perişan, yüzümü halkın içinde siyah etme! İslám topraklarını ayaklar altında çiğnetme, utanç içindeki insanların yaşadığı bir yer haline getirme.
Yarabbi, bilirim ki İslám ehline lûtufların çoktur, bu lûtuflarını bu savaşta da göster. Din yolunda şehid olunacaksa beni et de ahırette mutlu bir yere ulaşayım’’
İki Sırp kurşunu 10 milyon can almıştı
Gavrilo Princip adında Sırp milliyetçisi bir lise öğrencisi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun veliahdıyla karısına 28 Haziran 1914 sabahı Saraybosna'da iki el ateş etti. Veliahdla karısı oracıkta can verdi, hemen arkasından da Birinci Dünya Savaşı patladı ve bu iki adet Sırp kurşunu 190 milyon cana maloldu.
Saray-bosna'da 1914'ün 28 Haziran sabahı iki el siláh patladı. Kırk yaşlarında bir adamla karısı kanlar içerisinde yere yığıldı. Tetiğin çekilmesinin ardından tam 32 milletin birbirine girdiği bir dünya savaşı patladı, savaş dört yıl üç ay 14 günde devam etti, on milyon kişi can verdi, 37 milyon kişi ya yaralandı veya sakat kaldı, ortaya çıkan maddi zarar ise tam olarak hiçbir zaman hesaplanamadı.
Tetiği çeken 19 yaşında Gavrilo Princip adında lise öğrencisi bir Sırp milliyetçisi, birer kurşunla can verenler ise Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun veliahdı Arşidük Francis Ferdinand'la karısı düşes von Hohenberger'di. Asırlardır devam eden ve bir Osmanlı padişahını, Birinci Murad'ı bile suikaste kurban eden Sırp şovenizmi o gün zirveye tırmanmış, dünyayı kana bulayan savaşın ilk kıvılcımı olmuştu.
O günler, Sırplar'ın ‘‘Büyük Sırbistan’’ hayalinin zirveye çıktığı dönemdi. Osmanlı yönetiminden çıkıp Avusturya-Macaristan İmparatorluğu' nun idaresi altına giren Sırplar sırtlarını Rusya'ya dayamış, Balkanlar'ı terör cehennemine çevirmişlerdi. Suikastten hemen sonra gelen Avusturya ültimatomunu bu Rus desteğine güvenip ciddiye bile almayarak seferberlik ilán ettiler, hemen arkasından Avusturya Sırbistan'a savaş açtı, Tuna filosu Belgrad'ı bombaladı, birbirlerinin altını oymaya fırsat arayan bütün Avrupa ve Balkan ülkeleri hafta içinde birbirlerine savaş ilán ettiler. Birinci Dünya Savaşı patlamıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nun da katılmasıyla savaş bütün Ortadoğu'ya yayıldı ve iki adet Sırp kurşunu yüzünden dört yılda 10 milyon insan can verdi, imparatorluklar yıkıldı ve hepsinden önemlisi dünya gündeminin ilk sıralarını hálá işgal eden çok sayıda anlaşmazlık bugünlere 1914 Haziran'ından miras kaldı.
Paylaş