Murat Bardakçı: Sahte padişah, Hoca’yı da uyuttu

Murat BARDAKÇI
Haberin Devamı

Kendisini ‘‘Osmanlı İmparatoru’’ ilán eden sahtekár bir Fransız, Papa John Paul'den Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a, Ürdün Kralı İkinci Abdullah'tan Fas'ın eski kralı İkinci Hasan'a kadar birçok devlet başkanını oyuna getirip imparator olduğuna inandırdı ve hepsiyle mektuplaştı. ‘‘Salih Bey’’ adını kullanan sahtekárın oyununa Necmettin Erbakan da geldi ve başbakan olduğu sırada sahte imparatora bir mektup göndererek 'dualarını' rica etti.

Kendisini ‘‘Osmanlı İmparatoru’’ ilán eden bir Fransız, Necmettin Erbakan'ı iyi uyuttu. Paris'te yaşayan ve ‘‘Majesteleri Osmanlı İmparatoru Salih Bey’’ unvanını takınan Fransız, Erbakan'ın yanısıra birçok yabancı devlet ve hükümet başkanını da ‘‘imparator’’ olduğuna inandırıp hepsiyle uzun uzun mektuplaştı. Necmettin Erbakan da başbakanlığı sırasında ‘‘Prens Salih Bey’’e bir mektup göndererek 'desteğini ve dualarını' rica etti.

Sahte imparator, sahneye bundan birkaç yıl önce yılbaşlarında ve İslamiyet'in kutsal günlerinde Fransız gazetelerine ilánlar vererek çıktı. İlánlarda ‘‘Türk İmparatorluk Prensi Salih Bey, Osmanlı ve İslam toplumunun kutsal gününü tebrik eder’’ diyor, Müslümanlar'ı ve Osmanlılar'ı Paris'te kendisi tarafından kurulmuş olan ‘‘Osmanlılar Klübü’’ne üye olmaya davet ediyordu. Klübün giriş aidatı 25 bin Fransız frangı yani neredeyse iki milyar liraydı ve asalet meraklısı çok sayıda Fransız bu parayı vererek klübe üye oldu.

‘‘Osmanlı İmparatoru’’ Salih Bey daha sonra birçok ülkenin devlet ve hükümet başkanlarıyla önde gelen politikacılarına çeşitli vesilelerle mektuplar göndermeye başladı. O ülkede yapılan bir seçim, kazanılan bir spor müsabakası, bir liderin ölümü, yaşanan ulusal bir feláket yahut eski bir politikacının yeniden göreve gelmesi sahte imparatorun mektuplarına bahane oluyor ve liderler Salih Bey'e cevabi teşekkür mektubu gönderiyorlardı. Cevabî mektuplar genellikle ‘‘İmparator hazretleri’’, ‘‘Efendimiz’’, ‘‘Majesteleri’’, ‘‘Prens’’, ‘‘Asaletmeáb prens’’ şeklinde ifadelerle başlıyor ve teşekkürden sonra ‘‘en derin ve yüksek saygıların kabulü’’ ricasıyla bitiyordu. Sahte prensle mektuplaşanların başında gelen Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac Türk-Fransız ilişkilerinin daha da ileriye gitmesinden sözediyor, hatta 28 Ekim 1996 tarihli mektubunda ‘‘Türkiye'nin Avrupa'lı olabilmesi’’ için Fransa'nın elinden geleni yapacağını söylüyordu.

Sahte imparator, bu arada Necmettin Erbakan'ı da unutmadı ve 1996 Temmuz'unda başbakanlık koltuğuna oturan Erbakan'a bir tebrik mektubu gönderdi. Mektup, üzerinde kabartma bir tacın ve ‘‘Osmanlı İmparatorluk Prensi Majesteleri Prens Salih Bey’’ antetinin bulunduğu bir káğıda yazılmıştı. Erbakan ‘‘Prens’’ Salih Bey'e hemen cevap verdi ve mektubunda teşekkür faslından hemen sonra prensten ‘‘dua’’ istedi. Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı bir sahtekára Fransız'a ‘‘halkımıza ve ülkemize hayırlı hizmetleri yapabilmemiz için her zaman desteğinizi ve dualarınızı rica ederim’’ diyor, daha sonra ‘‘en derin sevgi ve saygılarını’’ sunuyordu. İşin bir diğer komik tarafı, Türk bayraklı, ‘‘Başbakan’’ antetli ve resmî pullu zarfın üzerinin ‘‘Sayın Le Prince E.H.Salih Bey’’ şeklinde Türkçe'yle Fransızca karışımı garip bir dille yazılmış olmasıydı.

‘‘Majesteleri’’ Salih Bey bu kadarla da kalmadı ve Erbakan'ın mektubunu Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a gönderdi. Chirac'a kendisi de bir mektup yazıyor, Türkiye'yle Fransa'nın Kanuni Süleyman ve Kral 14. Louis zamanındaki ihtişamından sözediyor, sözü General de Gaulle'e getiriyor, Türkiye'yle Avrupa Topluluğu arasındaki ilişkilerden sözediyor ve ‘‘majestelerinin’’ yani kendisinin Fransa'ya nasıl bağlı olduğunu anlatıyordu. Chirac sahte imparatorun bu mektubunu da cevapsız bırakmayacak ve cevabında ‘‘Türkiye'nin Avrupa'ya demir atmasına yardımcı olacağız’’ diyecekti.

İşte bir sahtekárın dünyanın birçok lideriyle oturduğu yerden dalga geçmesinin, o liderlerin bilgi ve kültür düzeyinin ama daha da önemlisi tarihi bildiğini ve geleneğe sahip çıktığını iddia eden bizdeki ‘‘sábık’’ bir partiyle o partinin ‘‘sákıt’’ yani ‘‘ıskat edilmiş’’ genel başkanının savundukları tarihe ve geleneğe ne derece áşina olduklarının belgeli öyküsü...

Başka kimleri kandırmamış ki?

‘‘Osmanlı İmparatoru Salih Bey’’, Fransa'nın kuzeydoğusundaki Bubry kasabasında 1940'ların sonuna doğdu. 1990'ların başında ‘‘Osmanlı hanedanından geldiği’’ iddiasını ortaya attı ve önceleri Sultan Abdülmecid'in soyundan geldiğini ileri sürdü. Birkaç yıl sonra kendisine bir başka büyükbaba seçerek Sultan Beşinci Murad'ın torunu olduğunu ilán etti. Aynı zamanda Mekke Şerifi Abdullah Dahiliye Nazırı Ragıb ve Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa'nın da büyükbabaları olduğunu söylüyordu.

İşte şimdi Paris'te, Amiral Bruix bulvarı 11 numarada oturan ve Necmettin Erbakan'dan Papa'ya kadar birçok ünlü kişiye mektuplar yazıp hemen hepsini ikna etmeyi beceren sahte imparatorun kandırdığı bazı devlet adamları:

PAPA JOHN PAUL:

Salih Bey'e geçen yılın 12 Kasım'ında sekreteri vasıtasıyla gönderdiği mektup krallar için kullanılan hitap şekliyle, ‘‘Altesse’’ sözüyle başlıyordu. Papa bu makama gelişinin 20. yıldönümü münasebetiyle Salih Bey'den aldığı mektuba teşekkür etti, ‘‘iláhi takdis sizin ve hepimizin başından eksik olmasın’’ dedi.

ÜRDÜN KRALI İKİNCİ ABDULLAH:

Babası Kral Hüseyin'in ölümü üzerine Salih Bey'den aldığı başsağlığı mesajına karşılık olarak Paris'e çektiği telgrafta ‘‘Sıcak duygularınıza karşılık derin teşekkürlerimi gönderiyorum. En samimi hislerimi, sağlık ve afiyet temennilerimi kabul edin’’ dedi.

FAS'IN ESKİ KRALI İKİNCi HASAN:

Sahte imparatora ‘‘aziz meslekdaşım’’ diye yazdı ve yeni yılını kutladı.

FRANSIZ SENATOSU BAŞKANI:

Christian Poncelet mektubuna ‘‘Efendimiz’’ hitabıyla başladı ve ‘‘Bana mektup göndermekle büyük bir şeref bahşetmiş bulunuyorsunuz. Yüksek saygılarımı kabul ediniz’’ ricasında bulundu.

TRT mi yoksa JETPA mı?

Canınız balkonun bir köşesine attığınız tahta masada söyle bir demlenmek ve demlenirken eski zamanlardan bir gazel yahut köyünüzden bir uzun hava mı dinlemek istiyor? Biricik evládınızı sazlı-sözlü bir álemle sünnet ettirmeyi mi planlıyorsunuz? Yahut üyesi olduğunuz ‘‘Yeşil Yapraklı Karanfil Sevenler’’ veya ‘‘Karga Gaklamasından Hoşlananlar Derneği’’nin gecesinde çalacak bir fasıl takımı bulmaya mı hevesleniyorsunuz?

Hiç durmayın, hemen TRT'yi arayın! İstediğiniz sanatçıların listesini verin, kaç günlüğüne kiralayacağınızı söyleyin, sonra sıkı bir pazarlığa tutuşun, TRT'nin talep ettiği miktarı söyleyecekleri hesap numarasına aktarın ve ‘‘kiralık’’ sanatçıların dediğiniz tarihte devlethanenize yahut düğün salonuna gelmelerini bekleyin. Hatta size kolaylık olsun diye aramanız gereken telefon numarasını da vereyim: (312)490.17.71 veya (312)490.17.72'yi çevirin, kararın mimarlarından olan Müzik Dairesi Başkanı Mine Çalışal hanımefendiyi isteyin, gerisi pazarlığa tabi...

Bütün bunlara belki inanmayabilirsiniz, hatta inanmamakta da haklısınız ama maalesef hepsi doğru. TRT Yönetim Kurulu'nun aldığı bir kararla artık canınızın çektiği TRT sanatçısını kiralayabileceksiniz. Müzik Dairesi'nin sadece ‘‘káğıt üzerinde’’ müzisyen olan ve belki de bu yüzden müzisyenlere alikıran başkesenlik etmeye heveslenen idarecileri esircilik kethüdalığına soyunup bir karar taslağı hazırlamışlar Yönetim Kurulu'ndaki seçkin erkán önlerine konulan bu Karakuşî hükmü tasdik buyurunca da işbu esir pazarı yönetmeliği yürürlüğe girivermiş. Şimdi holdinginden tabelá şirketine kadar TRT'den sanatçı kiralayan kiralayana...

‘‘Sanatçılar sözleşme gereği TRT dışında iş yapamazlar’’ deyip gazinoda çalışan sanatçıyı kurumdan anında kapıdışarı eden ama piyasadaki ‘‘ticari’’ müzikle ciddî konser salonunda yapılan ‘‘sanat’’ı birbirinden ayırmaktan aciz kalan TRT Müzik Dairesi'ndeki cür'etkár zeváta duyuruyorum: Sadece sanat kavramını ve sanatçının haysiyetini değil, insan haklarını bile ayaklar altına alan bu kararı uygulamadan kalkmasına kadar gündemde tutmaya ve kimleri kaç paraya kiraya verdiğinizi bir ‘‘utanç listesi’’ olarak yayınlamaya karar verdim. Önümüzdeki hafta sanatçıyı canından bezdirmek için yapılan bazı işleri, hatta Cumhurbaşkanı'nın himayesindeki Versailles Konseri'ne iştirak eden müzisyenlere çektirilenleri anlatacağım ve hep beraber çok eğleneceğiz.

Ama TRT'den sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova'nın birilerinin devlet TV'sini JETPA'laştırmasına izin vermeyeceğine ve TRT Genel Müdürü Yücel Yener'i arayıp iki çift söz söyleyeceğine dair inancımı da muhafaza etmek istiyorum.



Yazarın Tüm Yazıları