Osmanlı'nın Popstar'ını polis marifetiyle yasaklamıştık
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Popstar Yarışması'nın Türkiye'nin gündemini bu derece meşgul etmesi, bana Popstar'ın atası sayılan bir başka organizasyonu, bir zamanların en meşhur müzisyenlerinden sayılan Muallim İsmail Hakkı Bey'in kurduğu ‘‘Osmanlı Musiki Mektebi’’nin 12 Aralık 1919 günü Bayezid'de verdiği konseri hatırlattı.
Konserde kadınlarla erkeklerin beraberce sahneye çıkması zamanın Şeyhülislámı Haydarizade İbrahim Efendi'yi kızdırmış ve Şeyhülislám'ın ‘‘din elden gidiyor’’ diye feryada başlaması üzerine İçişleri Bakanlığı konserin tekrarını ve konunun gazetelerde haber olmasını yasaklamıştı.
HAFTALARDIR Popstar Yarışması ile yatıp onunla kalkar hále geldik. Bayhan'ın vaktiyle cinayet işlediğinin ortaya çıkması, Rusya'dan gelip finale kalan Elena'nın milliyeti meselesi, Firdevs'in animatörlüğü ve Aydan'ın arkasından Barış'ın da dergilere soyunması gibisinden son derece önemli gelişmeler Türkiye'ye hemen herşeyi unutturdu ve gündem Popstar'a kilitlendi.
Şimdi gece-gündüz yarışmayı kimin kazanacağını tartışmakla meşgulüz. Bugün kadınlarla erkeklerin sahneye beraberce çıkıp müzik yapmaları hepimize son derece olağan, normal bir davranış gibi görünüyor. Ama, Popstar organizasyonunun öncüsü olan ve kadınlarla erkeklerin sahneye beraberce çıktıkları ilk konserin 'dine ters düştüğü' gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından yasaklanmış olduğunu çoğumuz bilmeyiz.
İşte, 1919 yılında yaşanan ve kahramanlığını bir zamanların önde gelen müzisyenlerinden İsmail Hakkı Bey ile zamanın Şeyhülislámı Haydarizade İbrahim Efendi'nin yaptığı bu yasaklamanın öyküsü:
‘MUALLİM’ DEDİLER
İsmail Hakkı Bey, 20. asrın ilk çeyreğinin en popüler müzisyenlerindendi. 1866'da İstanbul'da doğdu, gençlik yıllarında sarayın fasıl heyetine alındı, padişahın müezzini oldu ve bugün de hálá çalınan bir hayli beste yaptı.
Çeşitli müzik grupları kurmuş, çok sayıda talebe yetiştirmiş, bu yüzden 'Hoca' ve 'Muallim' diye anılır olmuş ve halka açık konserlerin öncülüğünü yapmıştı. Bayezid'in arka taraflarındaki Koska'da bulunan Şeyh Şamil Efendi Konağı'nda faaliyet gösteren 'Musiki-i Osmani Mektebi' de onun eseriydi ve kaç-göçün hüküm sürdüğü, yani kadınlarla erkeklerin topluluk içerisinde biraraya gelmesinin zor olduğu günlerde, okulunda kadın-erkek ayırımı yapmadan ders veriyor, öğrencilerini halka açık konserlere hazırlıyordu.
İsmail Hakkı Bey, bu konserlerden birini 1919'un 12 Aralık günü, Bayezid'deki Türkocağı binasının konferans salonunda verdi. Kadın ve erkek müzisyenler sahneye beraberce çıkmış, yine kadınlarla erkeklerden oluşan kalabalık bir dinleyici topluluğuna güzel nağmelerle dolu birkaç saat geçirtmişlerdi. Ertesi günkü gazeteler, İsmail Hakkı Bey'in konserini öven yazılarla doluydu.
Ama kadınlarla erkeklerin birlikte şakımaları o günlerde alışılmış birşey değildi. Bazı çevreler yenilikçi hocanın bu faaliyetinden hiç de memnun kalmadılar ve böyle bir konserin tekrarını önlemek için ellerinden geleni yapmaya başladılar.
SAVAŞ, BAHANE OLDU
İşi resmiyete döken, zamanın Şeyhülislám'ı Haydarizade İbrahim Efendi oldu. Konserden dört gün sonra, 16 Aralık'ta o devrin İçişleri Bakanlığı olan Dahiliye Nezareti'ne bir yazı gönderdi ve 'İslámi terbiye ile bağdaşmayan bu gibi konserlerin önlenmesini, konseri haber yapan gazetelerin uyarılmasını ve bu şekilde yayınlar yapılmasının önüne geçilmesini' istedi. Şeyhülislám yasaklama talebine gerekçe olarak hem İslámi kuralları, hem de memleketin o günlerde içerisinde bulunduğu zor şartları, yenik çıkılan dünya savaşından sonra çekilmekte olan sıkıntıları ve ümitsizliği gösteriyordu.
İçiçleri Bakanlığı, Şeyhülislám Haydarizade İbrahim Efendi'nin talebini uygulamaya koydu ve 25 Aralık günü, bakanlığın özel kaleminden İstanbul Polis Müdürlüğü'ne bir talimat gönderildi. Talimatta Şeyhülislám'ın talebinin yerine getirilmesi isteniyor, konserin tekrarının ve gazetelerde bu konudaki haberler çıkmasının önüne geçilmesi isteniyordu.
Biz, şimdi ülke gündeminin ilk sırasına yerleşen cinayet öykülü, soyunmalı ve bol tartışmalı konserlere işte böyle ortamlardan geçerek geldik.
1919’daki Popstar Konseri bu yazışmalarla durduruldu
ŞEYHÜLİSLÁM'DAN İÇİŞLERİ'NE
'İçişleri Bakanlığı'na:
Devletlu efendim hazretleri,
Bayezid'deki Türkocağı konferans salonunun İsmail Hakkı Bey tarafından yine Bayezid'de açılan Osmanlı Musikisi Hanımlar Dershanesi'nin menfaatine tahsis edilmesiyle ve kemani Kevser, hanende Zehra, tanburi Şeref ve udi İrfan hanımlar ile diğer erkek müzisyenlerden oluşan bir grup tarafından burada Aralık ayının 12. günü kadın ve erkek yüzlerce dinleyicinin karşısında müzik yapılmasıyla ilgili olarak gazetelerde çıkan haberler teessüfle karşılanmıştır.
Bütün İslam dünyası tarafından dikkatle izlenmekte olan hiláfetin merkezi İstanbul'da İslami geleneklere ve kurallara tamamen aykırı bulunan, dostu üzüp düşmanı şaşırtan bu gibi hareketlerin tekrar edilmesi ve bu işin 'san'at hayatında parlak bir gelişme' gibi gösterilerek gazetelerde yayınlanması, hiláfet merkezinin İslam áleminde sahip bulunduğu kutsal mevkinin şerefini ihlál etmekte, şikáyetlerin artmasına sebep olmaktadır.
İslam dünyasının bir hüzün ve elem devresi içerisinde bulunduğu ve İslam'ın gerçeklerinin anlatılmasına çalışıldığı bu günlerde İslámi duyguları rencide edecek böylesine kötü davranışların devamı ve bunlarla ilgili haberlerin gazetelerde de yeralması dini kurallara aykırıdır. Dolayısıyla gereğinin yerine getirilmesi ve gazetelerde bundan böyle bu konudaki haberlerin yayınlanmaması için Matbuat Genel Müdürlüğü'ne gerekli emirlerin verilmesi rica olunur efendim. 23 Rebiülevvel 1338-16 Kánunıevvel (Aralık) 1335.
Şeyhülislám (Haydarizade İbrahim)'
İÇİŞLERİ'NDEN POLİS'E
'Polis Müdürlüğü'ne,
Bayezid'de açılmış bulunan Osmanlı Musikisi Hanımlar Cemiyeti tarafından bazı hanımlarla erkek müzisyenlerden oluşan bir grubun Aralık ayının 12. günü Bayezid'deki Türkocağı binasında kadın ve erkek yüzlerce dinleyici karşısında bir konser vermeleri teessüfle karşılanmıştır.
Müslümanların hüzün ve elem içerisinde bulundukları bugünlerde İslami ádaba uymayan bu gibi hareketlerin tekrarının uygun olmadığı yolunda Şeyhülislámlık makamından alınan yazının bir kopyası ekte sunulmuştur.
Bu gibi hareketlerin önlenmesi ve bunlarla ilgili haberlerin basında yeralmasına mani olunması konusunda gerekli tedbirlerin alınması rica olunur'
Dersten çıktı, tramvayda öldü
MUALLİM İsmail Hakkı Bey, Ráşid Efendi adında amatör bir müzisyenin oğluydu. 1866'da Balat'ta doğdu, çocukluk yıllarında camilerde dini musiki öğrendi ve hayata örücülükle atıldı.
Daha sonra sarayın alaturka musiki orkestrası olan Muzıka-i Humayun'a girdi ve burada zamanının hem alaturka, hem de alafranga musiki alanında önde gelen hocalarından dersler aldı. Zamanla padişahın müezzini ve 'serhánende' unvanıyla saray fasıl heyetinin idarecisi oldu.
İsmail Hakkı Bey çok sayıda kişiye ders vermiş, öğrencileri ileriki yıllarda Türk Müziği'nin önde gelen isimleri olmuş, aynı zamanda özel müzik okulları ve operet grupları da kurmuş, ancak asıl şöhretini bestelediği çok sayıda eserle elde etmişti. 'Ordumuz etti yemin', 'Gafil ne bilir neşveyi', 'Derdli kaval derdim gibi ağla dur' ve ve seneler sonra romanlara ve filmlere isim olan 'Fikrimin ince gülü' gibi çok sevilen eserlerin sahibi olan Muallim İsmail Hakkı Bey, hayata 1927 yılında zamanın konservatuvarı olan Darülelhan'dan çıkıp evine gitmek üzere bindiği tramvayda veda etti.