Paylaş
Modern Türk tarihçiliğinin önde gelen ismi Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın son kitabı bundan iki gün önce yayınlandı: 'Osmanlı Toplumunda Aile'. Osmanlı ailesinde İslami kuralların ve geleneklerin asırlar boyunca nasıl uygulandığını, devletin gayrımüslim ailelere nasıl yaklaştığını ve Osmanlı aile hukukunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsanız Prof. Ortaylı'nın bu son kitabını mutlaka okuyun.
Son dönem Türk tarihçiliğinin önde gelen ismi Prof. Dr. İlber Ortaylı yıllar sonra kalemi yeniden eline aldı ve bir kitap çıkarttı: 'Osmanlı Toplumunda Aile'. Prof. Ortaylı, bundan sadece iki gün önce yayınlanan kitabında ailenin Osmanlı toplumundaki dini, fiziki ve hukuki temellerini ele alıyor, aile kavramında 18. yüzyıldan itibaren yaşanan dönüşümleri anlatıyor.
Eserde 'millet' sistemiyle 'mahalle' kavramlarının incelendiği uzun bir girişten sonra Osmanlı ailelerinin protokol sıralamasında en başında yeralan 'Osmanoğulları Hanedanı' anlatılıyor ve Osmanoğlu ailesinin hukuki durumu derinlemesine tedkik ediliyor. Daha sonra ulema aileleri, ulemadan olan efendilerin kızları ve ailenin hukuki temelleri yine oldukça etraflı bir şekilde inceleniyor.
Prof. Ortaylı, kitabında bugün birçok yönleri yanlış bilinen çok eşlilik, kadınların mirastan pay alma hakkı ve cariye kavramı gibi konulara da açıklık getiriyor. Bütün bu yazdıklarını arşivlerde 30 küsur sene devam eden bir çalışmanın neticesinde bulduğu belgelere dayandırıyor ve daha da önemlisi, aile kavramını incelerken ele aldığı dönemlerin aynı dönemlerin batı dünyasıyla bir karşılaştırmasını yapıyor, yani 'mukayeseli tarih' dersi veriyor.
Tarihçiliğimizin çok önemli ismi olan Prof. Dr. İlber Ortayılı'nın bu eseri, beni iki bakımdan memnun etti: İlber neredeyse yirmi seneden beri konferanstan kongreye, TV programından seminere kadar hemen her yerde sadece konuşuyor ama neredeyse hiçbirşey yazmıyordu. Ben, öncelikle, bu tarih üstadının kalemi yeniden eline almasından büyük memnunluk duydum; sonra Osmanlı aile kavramının bugüne kadar pek bilinmeyen yönlerinin onun kaleminden ortaya çıkmasına sevindim.
Osmanlı ailesinde İslami kuralların ve geleneklerin asırlar boyunca nasıl uygulandığını, devletin gayrımüslim ailelere nasıl yaklaştığını ve Osmanlı aile hukukunun nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsanız Prof. Ortaylı'nın bu son kitabını mutlaka okuyun.
Necmeddin Okyay
Son devrin en büyük nestalik hattatı olan Necmeddin Okyay 1883'te İstanbul'da doğdu, daha ilkokulda iken yazıya merak saldı ve Hasan Talát Bey'den rik'a, divani ve celi divani yazılarını öğrenip icazet aldı. Sonraki senelerde Sami ve Bakkal Arif Efendiler ile çalıştı ve ilkinden nestalik, ikincisinden de sülüs ve nesih icazetleri elde etti.
Necmeddin Okyay çok yönlü bir sanatkárdı. Yazı ile meşgul olurken okçuluk, çiçekçilik, cildçilik, mürekkepçilik ve ebru da öğrenmiş ve hepsinde üstad olmuştu. Asıl kudreti, nestalik yazıdaydı ve Yesarizade Mustafa İzzet ve Sami Efendiler'den sonra, Türk talik yazısının üçüncü ismiydi. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nin süsleme bölümünde uzun yıllar cild ve yazı hocalığı yapan üstad emekliye ayrılmasından sonra 1976'daki vefatına kadar evinde ders vermeye devam ettirdi. Kendisine gelişleri sırasına göre yetiştirdiği iki öğrencisi vardır: Ali Alparslan ve Uğur Derman.
Balık turşusu
Levrek veya kılıç balığı tuzlanıp zeytinyağında kızartılır. Bir başka kapta sirke, safran suyu, bal ve şeker kaynatılır. Tarçın, tarçının onda biri kadar karanfil ve kakulenin içine diş diş ayıklanmış birkaç baş sarımsak iláve edilir. Büyücek bir tencerenin dibine defne, mersin, biberiye, taze yeşil limon ve turunç yaprakları döşenir. Kızartılmış balıklar hazırlanan baharata bulanarak yaprakların üzerine yerleştirilir. Aynı şekilde bir kat balık ve bir kat yaprak şeklinde tencere doldurulur. Balıkların arasına çam fıstığı ve yıkanmış siyah biber konur. Tencere dolunca üzerine kaynamış sirkeli mayi dökülür, kapak kapatılıp bekletmeye alınır. Balık turşusu kışları bir ay, yazları da on beş gün bozulmadan kalır ('Melceü't-Tabbáhin'den).
Paylaş