İsmet Özel kadınlardan sadece kölelik beklediğini söyleyince, herkes ayağa kalktı ama İsmet Bey'in ‘‘kölelik’’ konusundaki sözleri açık konuşmak gerekirse sadece benim değil, hemen bütün erkeklerin ruhuna göreydi.
Söylediklerine karşı çıkanlar arasında çok sayıda erkeğin de bulunduğunu görünce, bu erkeklerin kendilerine láyık kölelere henüz kavuşamadıkları ve dolayısıyla baskı altında tutuldukları için böyle konuştuklarına hükmettim ve bundan 131 sene önce yayınlanmış ‘‘Evli Çiftleri İrşad’’ isimli kitabın bazı bahislerini naklederek İsmet Özel'e naçizane de olsa destek vermek istedim.
İSLAMİ kesimle bağlarını koparttığını açıklayan İsmet Özel bu defa kadınlar hakkında konuştu ve kadından sadece 'kölelik' beklediğini söyledi; 'Kadınların bu köleliği gönüllüce, çok arzulayarak yapmaları lázım' dedi.
İsmet Özel'in bu sözleri, açık söylemek gerekirse sadece benim değil, hemen bütün erkeklerin ruhuna göreydi ama söylediklerine kadınların yanısıra bazı erkekler de tepki gösterdiler. Ben, erkeklerin de tepki vermelerinin sebebini bu kişilerin İsmet Bey'in sözünü ettiği 'kölelere' henüz kavuşamamış olmalarına, yani henüz 'sahip' yahut 'efendi' olamadıkları için kadınların baskısı altında bulunmalarına bağladım ve İsmet Özel'e bundan tam 131 sene önce basılmış bir kitap vasıtasıyla, naçizane de olsa destek vermek istedim.
AVRADIN VAZİFESİ
Hacı Mustafa Rakım isminde bir zat tarafından kaleme alınan kitabın adı 'Mürşid-i Müteehhilin', yani 'Evli Çiftleri İrşad'... 1872'de, İstanbul'da, Mercan yokuşundaki Pastırmacı Hanı'nda İbrahim Efendi adında bir başka zatın yardımlarıyla bastırılmış. On bölümden meydana gelen eserde kadın-erkek ilişkileri İsmet Özel'in çizgisi doğrultusunda ele alınıyor ve kadınlara her vesileyle 'erkeğinize itaat edin' deniyor.
İşte, 'Evlileri İrşad' kitabının 'Erin avrat üzerinde olan hakkını ve hizmetini ve faziletini beyan eder' diye başlayan bölümünden bazı tavsiyeler... 'Avrat'ın 'kadın', 'er'in de 'erkek' yahut 'koca' mánasında kullanıldığını bilin, yeter...
'Hatunlara láyık olan, her şekilde erine itaat etmektir. Eri 'Şu taşı şu dağdan şu dağa bırak' dese de, hatun boyun eğe.
Eri ne kadar fena vaziyette olsa, meselá burnundan kan damlasa bile onun arzusuna ve şakasına tahammül eyleye.
Hatun kokulu yağlar ile kokulana ve kına sürüne ve gözüne sürme çeke. Lákin erkek gibi görünmeye, zira Peygamber erkeğe benzeyen hatunlara lánet etti.
Allah'ın Resulü 'Hangi avrattan erkeği razı olsa, o avrat cennete girer' buyurdu.Allah'ın Resulü daha sonra 'Cehennem'i öğrendim, oradakilerin çoğu erlerinin dediğinin aksini yapan avratlardı' dedi.
Hazreti Ayşe bir gün 'Ey Allah'ın Resulü, erin avrat üzerinde ne kadar hakkı vardır?' diye sordu ve peygamber cevap verdi: 'Erin başından ayağına değin irin ve cerahat aksa ve avratlar onu yalasalar, yine hakkını ödeyemezler.'
Avrat, eri öldükten sonra başka ere varmasa daha iyi olur. Zira avratlar, cennete erleri ile girerler. Avratın sonraki eri cennete giremez ise, o ere varmış olduğu için avrat da giremez. İşte bu yüzden, avratların erlerinin vefatından sonra başkasına varmamaları daha iyidir.
Avrat, erinden bir iyilik gördüğü zaman şükrede. Bir kusur görürse sabrede ve eri hakkında bir kimseye sakın ola ki yakınmaya.
Avrat, erinden izinsiz dışarıya çıkmaya. Eğer çıkarsa, melekler o hatuna lánet ederler. İzinsiz dışarı çıkan hatun evine gelip tövbe ede, zira Allah izinsiz çıkan hatunun her adımına cehennemde bir ev inşa eder. Üstelik güneşin üzerine doğduğu her şey, hattá denizdeki balıklar bile erinden izin almadan dışarıya çıkan hatuna lánet okurlar.
Avrat, eri izin vermiş olsa bile hamama gitmeye. Allah'ına, resulüne ve kıyamet gününe inanan erkek avradını hamama göndermez, zira avrat hamama gittiği zaman şeytan da onunla beraber girer.
UZUN DİLLİ HATUNLAR
Avrat, erinin yüzünün güzelliğiyle iftihar etmeye. Erini kötülemeye. Hangi hatun ki erini bir saat bile olsun razı ede, o avrata saçının her kılının birkaç misli kadar sevap yazılır.
Avrat erinden azap görecek olursa, o ere dünyada ve ahırette iyilik yoktur; Allah ona bakmaz. Hattá avradına azap eden er bu halde vefat edecek olursa cehennemde yeri hazır demektir.
Avrat erine asla azap etmeye. Hangi hatun ki erine azap eder, o hatun dört kitaba göre 'mel'un'dur ve hem hayatı hem de ölümü zor olur. Ve yine hangi hatun ki erine asık suratla bakar, Allah ona gökteki yıldızlar kadar günah yazar. Erine fena sözlerle azap veren hatunun dili, cehennemde altmış arşın boyu uzar.
Avrat yatağa gelmekten kaçmaya. Eri çağırdığı zaman kaçan avrada melekler o gece sabaha kadar lánet ederler. Ama avrat eriyle münasebette bulunmak istese ve er avradına bağırmayıp canını yakmayan bir er ise, lánet görmez.
Bir kimse avradına 'Allah senden razı olsun' derse, o avrada altmış sene ibadet etmiş gibi sevap yazılır. Hangi avrat ki erinin yemeğini getire, elbiselerini yıkaya ve erini öpe, o avrat cennetliktir.'
Çevik Paşa’nın arzusunu yerine getiriyorum
TÜRKİYE'nin gündemine geçen hafta 'kazığa oturtma' konusu girince bu sayfayı bu konuya ayırdım ve kazığa oturtmanın püf noktalarını anlatan bir yazı yazdım. Daha sonra emekli Orgeneral Çevik Bir beni aradı, yazdıklarıma üzüldüğünü, kazıkla ilgili ifadelerin kendisine ait olmadığını ve bu şekildeki sözlerin çizgisinin dışında bulunduğunu söyledi. Bir açıklama koymamı istedi ve hemen o akşam Fatih Altaylı'nın 'Teke Tek'ine çıkarak söylentilere bizzat cevap verdi.
Geçen haftaki yazımı yazdığım sırada Çevik Paşa'dan henüz bir açıklama gelmemişti ve Çevik Bir'in ismi, tartışmalarda geçtiği için mizahi üsluplu yazımda da yeralıyordu. Şimdi, emekli Orgeneral Çevik Bir'in 'kazığa oturtma' konusunda bir söz söylemediğini Çevik Paşa'nın arzusu üzerine düzeltiyorum.