Murat Bardakçı: Jandarmaya ihbar ediyorum: Bu müze hortumlanabilir






Murat BARDAKÇI
Haberin Devamı

Bundan dört sene önce ‘‘Mevlevihane'yi yakacaklar’’ diye yazmıştım ve yazımdan tam 30 gün sonra, 1997'nin 6 Mayıs'ında Vakıflar'ın eski eser deposu olarak kullandığı Yenikapı Mevlevihanesi kül oldu. İçi boşaltılıp ateşe verilmişti. Şimdi ilgilileri bir başka mekán konusunda uyarıyorum: İstanbul'daki Vakıf Gureba Hastahanesi'nde bulunan ve hastahaneyi yaptıran Bezmiálem Valide Sultan'ın özel eşyalarının sergilendiği küçük müze yokedilmek üzere!..

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün hastahaneyi Sosyal Sigortalar Kurumu'na devretmesinden sonra müzedeki eşyalar birilerinin gözüne batmaya başladı. Şimdi ‘‘Müzeyi kapatalım’’ deniyor ve bu söz ‘‘içini hortumlayalım’’ anlamına geliyor.

Bu sayfada bundan dört sene önce, ‘‘Dikkat! Mevlevihane'yi yakacaklar’’ diye yazmıştım. Kehanetim maalesef doğru çıktı ve yazımdan tam 30 gün sonra, 1997'nin 6 Mayıs gecesi, İstanbul'daki yüzlerce senelik Yenikapı Mevlevihanesi küle döndü.

Mevlevihane, son zamanlarda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ‘‘teberrükat anbarı’’, yani ‘‘eski eser deposu’’ olarak kullanılıyordu. İçerisinde vakti zamanında Vakıflar'a ait olup da sonradan kapatılan müzelerden getirilmiş binlerce eser vardı. Depo yangına kadar seneler boyu yavaş yavaş boşaltıldı, derken alevler birkaç saat içinde koskoca binayı küle çevirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün İstihbarat ve Organize Suçla Mücadele Dairesi, yangından sonra Mevlevihane'den tam 3 bin 911 adet eşyanın yokolduğunu duyurdu ama bu binlerce kalem eşyadan bir daha hiçbir haber alınamadı.

SIRADA SULTAN VAR

Bütün bunları, İstanbul'da aynı akıbete uğramak üzere olan bir başka mekána dikkat çekmek için yazıyorum: Vakıf Gureba Hastahanesi'nin içerisinde bulunan ve Sultan Abdülmecid'in annesi Bezmiálem Valide Sultan'ın özel eşyalarının sergilendiği minyatür müzeye... Eğer tedbir alınmazsa bu müzedeki objeler de Vakıflar'ın depolarındaki diğer tarihi eşyanın akıbetine uğrayacak, yani kapanın elinde kalacak.

Hadise, şu: Hastahane İkinci Mahmud'un hanımı ve Sultan Abdülmecid'in annesi olan Bezmiálem Valide Sultan tarafından 1843 senesinde fakir ve garip hastaların tedavisi için inşa ettirilmişti ve ‘‘Gureba’’ sözü de zaten ‘‘garip’’ kelimesinin çoğuluydu. Valide Sultan hastahanenin kendi gelirleriyle faaliyet gösterip ihtiyaç çekmemesi için vakıf haline getirmiş ve vakfa gayet zengin kaynaklar bağlamıştı.

Gureba Hastahanesi 150 küsur sene boyunca vakıf olarak faaliyet gösterdi. 1976'da içerisinde bir müze açıldı ve kurucusu olan Bezmiálem Valide Sultan'ın tuvalet ve çalışma masasıyla sedef kanepeleri, özel eşyaları ve mührü buraya kondu. Kimi ziyaretçi mekánı sadece gezmekle yetiniyor, kimi de hastahanenin kurucusu olan hayırsever sultana dua ediyordu.

Aradan zaman geçti ve Vakıflar hastahaneyi bundan üç ay önce Sosyal Sigortalar Kurumu'na devretti. Devir sırasında müze yerinde bırakıldı ve idaresi de Vakıflar'ın uhdesinde kaldı.

TALAN EMRİ ANKARA’DAN

Derken, birileri Valide Sultan'ın hastahanede sergilenen eşyalarına göz diktiler. Öyle ya; müzedeki objeler ‘‘özel’’ mekánlara daha fazla yakışır, arada birileri de sebeplenirdi ve bu iş için hastahaneden çıkartılıp başka bir yere nakledilmeleri lázımdı. SSK'nın müzeden hiçbir şikáyeti yoktu, dolayısıyla sigortaya ‘‘Kapatın burayı’’ dedirtemeyince işi Ankara'daki Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden bitirmeye çalıştılar. Ve nasıl becerdilerse becerdiler, genel müdürlükten İstanbul'daki Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne yazı üstüne yazı gelmeye başladı: ‘‘Hastahanedeki müzeyi kapatın ve eşyaları bize ait olan diğer müzelere nakledin’’ deniyordu. Neyse ki Vakıflar'ın İstanbul teşkilátı işi ağırdan aldı ve Valide Sultan'ın müzesine şimdilik birşeyler olmadı.

Şunu unutmayalım: Bizde vakıf müzelerini boşaltmanın en kolay yolu o müzeyi kapatıp içindeki objelerin bir kısmını başka müzelere, bir kısmını da depolara kaldırmaktan geçer. Teşhirdeki eşyalar depolara nakledilir, burada zamanla kaybolur, derken depo bir geceyarısı aniden yanıp gider, ‘‘tek suçlu elektrik kontağıdır’’ gibisinden bir rapor yazılır, dosya kapatılır. Vakti zamanında müzelerde sergilenen eşyalar, artık şık evlerin duvarlarını, camekánlarını süslemektedir.

BU İŞ TAM JANDARMALIK!

Tedbir alınmazsa, Türk tarihinin en hayırsever kadınlarından olan Bezmiálem Valide Sultan'ın eşyalarının başına yakında mutlaka birşeyler gelecek. Vakıflar, bundan üç gün öncesine kadar Devlet Bakanı Yüksel Yalova'ya bağlıydı. Yalova'nın istifasından sonra bakanlıkta işler biraz karışık olacağı için, bence en iyisi hadiseye jandarmanın el koyması! Dolayısıyla jandarmaya ihbar ediyorum! Aman dikkat, bu müzeyi hortumlayacaklar!.. Hazır işleri ele almışken burayla da bir ilgileniverin lutfen...

Gürcistan’dan geldi, İmparatoriçe oldu

İkinci Mahmud'un karısı ve Sultan Abdülmecid'in annesi olan Bezmialem Valide Sultan, 19. asrın ilk senelerinde Kafkasya'da dünyaya geldi. Gürcüydü, çocuk yaşlarda esir tüccarları tarafından İstanbul'a getirilip saraya satıldı ve hareme kondu. Burada zamanın hükümdarı İkinci Mahmud'un dikkatini çekti ve hükümdardan Şehzade Abdülmecid'i dünyaya getirdi.

Oğlunun 1839'da tahta geçmesi üzerine ‘‘ana imparatoriçe’’ demek olan ‘‘Valide Sultan’’ unvanını aldı ve 1853'ün 2 Mayıs'ındaki ölümüne kadar 14 yıl boyunca bu unvanını muhafaza ederek sarayın en güçlü kişisi oldu. Öldüğünde 40'lı yaşlardaydı ve arkasında çok sayıda hayır eserinin yanısıra Osmanlı tarihinin en zengin vakıflarından birini bıraktı.

Terkos Gölü bile onundu

Bugün İstanbul'un önde gelen birçok eserinin Bezmiálem Valide Sultan tarafından yaptırılıp vakfedildiğini çoğumuz bilmeyiz. İşte, sahip olduğu büyük serveti hayır işlerine harcayan imparatoriçe'den kalan eserlerinden sadece birkaçı:

Vakıf Gureba Hastahanesi ve bitişiğindeki cami

Dolmabahçe Camii

Cağaloğlu'nda bugün ‘‘Anadolu Lisesi’’ adıyla eğitim yapan eski İstanbul Kız Lisesi.

Akaretler'deki Valide Çeşmesi, Kasımpaşa, Silivrikapı, Topkapı ve Tarabya çeşmeler.

Galata Köprüsü.

Terkos gölü ve civarı. Valide Sultan, Terkos'un bütün gelirini Gureba Hastahanesi'ne bağışlamıştı.

Yazarın Tüm Yazıları