Alman Maraşali Otto Liman von Sanders, Çanakkale Savaşları sırasında Boğazlar’ı korumakla görevli Beşinci Ordu’nun kumandanıydı ve savaştan hemen sonra hatıralarını yayınlamıştı.
Enver Paşa, eşi Naciye Sultan’a 1921’in 1 Eylül’ünde Batum’dan gönderdiği mektupta bu hatıraları okuduğunu ama yazılanların yalan olduğunu söylüyor ve Liman von Sanders’ten ‘edepsiz’ diye bahsediyor.
ENVER Paşa, eşi Naciye Sultan’a Batum’dan 1921’in 1 Eylül’ünde gönderdiği mektupta, dünya savaşı yıllarında müttefikimiz olan Almanlar’ın kendisinde yarattığı hayal kırıklığından bahsediyor. Paşa, Çanakkale Savaşları sırasında Boğazlar’daki Beşinci Ordu’nun kumandanlığını yapan Alman Maraşali Liman von Sanders’in o günlerde yeni yayınlanmış olan hatıralarını okuduğunu anlatıyor ve eski siláh arkadaşı von Sanders’in ‘edepsiz’ olduğunu söylüyor.
Aşağıda, Paşa’nın bu mektubunun bazı bölümleri yeralıyor:
‘Batum, 1 Eylül 1921
Sultanlar sultanı, sevgili Naciye’ciğim,
Artık Eylül girdi. Gün, gece, an geçmez ki seni düşünüp dua etmeyeyim. Hoş, Allah bana bu kadar ezá ve cefá eder dururken herhalde duama kulak asmaz sanırsam da herhalde ricadan kendimi alamıyorum.
Ah! Sevgilim, inşaallah yavrumuz (Paşa’nın 1921’de dünyaya gelen ama hiç görmediği oğlu Ali Enver) kolaylıkla ve cümleye hakiki saadet getirecek iyilikle dünyaya gelir de, hep mes’ud oluruz. Bu sabah bir ara okuduktan sonra gezmeye çıktım. Sahilde kimseler yoktu. Derken, Halil iki çocuğuyla çıkagelmez mi? ...Artık ben daha ziyade kalamayacak kadar müteessir oldum. Ve kalktım, ...yağan yağmur altında hazin hazin seni düşünerek dururken bir manzara hüznümü teessürle karıştırarak yalnızlığımı bozdu. Yolda beyaz, ufak bir Fransız köpek yavrusu gördüm. ...Fino değil fakat arka tarafı tüysüz, önü tüylü ve küçük. Pek hoşuma gitti ve buradan canlı bir hatıra olmak üzere alıp sana göndermek istiyorum fakat Cici’mi (Paşa’nın, eşine hitabı) bıktırmamaktan korkuyorum. Henüz iki aylık imiş, bilmem yaşar mı? Eğer bir daha rast gelirsem, belki de aklıma gelen bin türlü şeylere rağmen alır, gönderirim.
Öğle yemeğinden sonra -bir balık, bir salkım üzüm, biraz peynir- yattım ve bir daha da dışarıya çıkmadım. Doktor Nazım boyuna dolaşıyor. Ben, Liman’ın (Maraşal Otto Liman von Sanders’in) hatırasını okuyorum. Ne tuhaf adam. Harpte ne iyi yapılmış ise, faili (yapanı) o. Ne mánasız ve kötü ise başkaları; tabii, başta ben. Sonra da, hep Alman zabitleri yapıyor. Türk zabitlerinden nadiren bahis var. Ah! Ne ise, neferlere lutfedip ‘iyi zabitler -yáni Almanlar- idaresinde olurlarsa iyi iş görürler’ diyor. ...Türk paşaları arasındaki málum rekabet ve bunun neticesi birbirine yardım etmemek hususunun bertaraf edildiğini söylüyor. Hakikaten edepsiz adam. Bu harpte bizde böyle bir hal mi zuhur etmişti?
...Ne ise, yağmur bütün gün devam etti. ...Senin büyük, güzel fakat melûl gözlerini görüyor, ...bir láhza yüzünü öpmek, koklamak, seni kucaklamak (arzusuyla) Allah’a emanet ediyorum. Enver’in’
Memlekete bir gün mutlaka döneceğim, işte bu kadar!
ENVER Paşa, Moskova’dan 16 Temmuz 921 günü Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği ve bir bölümünü dün yayınladığım oldukça uzun mektubunun son kısmında, ‘memlekete günün birinde mutlaka döneceğini’ yazıyor:
‘...Siz, karşınızda bir hasmınız varmış gibi hareket ediyorsunuz. Evvelce de dediğim gibi ben ve arkadaşlarım iki seneden beri takip ettiğimiz memleketin ve İslám’ın kutuluşu emelini güdüyoruz. Bununla beraber memlekette halka dayalı ve cidden onun menfaatini düşünerek ...çalışmak taraftarıyız.
MEMLEKET KURTULSUN, YETER
Eğer zát-ı áliniz bizi rakib telákki ediyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu, aklımızdan geçmemiştir. Bizce memleketin kurtulması esastır. Değil bunu sizin gibi uzun seneler beraber çalıştığımız bir arkadaş, belki Ferid Paşa gibi bir haris ihtiyar yapabilse idi, ona da aynı şekilde hürmet besler ve muvaffakiyetine yardım ederdik. Cenáb-ı Hakk’ın şimdiye kadar size yaver kıldığı talihinize biz de hürmet ederiz.
...Yalnız, bir ricam var. ...Vehim ve tecebbüre (kibire) kapılmayınız. Sizden, cidden sizi seven bir kardeş gibi rica ediyorum. Şimdi mevkiinize bakarak sizi iğva edenlere (baştan çıkartanlara) uyup memlekette bir şahsın veya yalnız bir kısmının tahakkümüne doğru gitmeyiniz. Yoksa yine lüzumsuz tazyikler ve bunların neticesinde feveranlar (kaynamalar, başkaldırmalar) zuhur edebilir.
Buna emin ol -ki bütün vatanını seven herkes olan biten herşeye rağmen sizin muvaffakiyetinize çalışıyor. Çünki senin muvaffakiyetin, Anadolu’nun muvaffakiyeti demektir. Fakat eğer siz şimdiden kanunsuz hareketlere ve lüzumsuz şiddetlere giderseniz, korkarım ki hayırlı netice vermez. Millet, Sultan Hamid ...zamanındaki millet değildir, artık tahakküme ve tecebbüre (kibire) çok dayanamaz.
Bak, seni bütün arkadaşlarım namına temin ederim: Bizim hiçbir mevkide ve memuriyette gözümüz yoktur. Bana gelince, ben yalnız bir ideal takip edeceğim. O da, İslám’ı ezen Avrupa canavarları ile pençeleşmek için Müslümanlar’ı harekete getirmek. Bunun için benden çekinmeyin. Vehme düşerek böylece düşmanlarımıza memlekette yeni bir mücadele çıkacak ümidlerini verdirmeyin. Lüzumsuz şiddeti bırakın.
VATAN İÇİN KATLANIYORUZ
...Şimdi sen, ben başta olmak üzere arkadaşların memlekete gelmemesini istiyorsun değil mi? Sebep de güya bizim gelmemizle memlekette bir ikilik çıkacak diyorsun, öyle mi? Halbuki ben ve arkadaşlarım o kanaatteyiz ki, eğer biz memlekette bulunsaydık, belki de bugün devam eden lüzumsuz tazyiklere hiç hácet kalmayacaktı. Çünki herkes görecekti ki, biz tazyik edilenleri aleyhinize teşvik değil teskin edecek (yatıştıracak) ve daha kolaylıkla birlikte yürütecektik. Maamafih, şimdilik Moskova’da bulunarak hariçten yine memlekete yardım etmekte devam ettiğimizden gelmiyoruz. Fakat bunu da itiraf etmemiz lázım ...ki hiçbir sebeb-i kanuni (yasal sebep) olmayarak memleket haricine nefi’ (sürülmek) şeklindeki arzunuza ilelebed tahammül bize hakikaten pek ağır ve sefiláne gelir. Maamafih, vatan için buna şimdilik katlanıyoruz.
Bináenaleyh, dışarıda kalmanın genel maksadımız olan başta Türkiye olmak üzere kurtarmaya çalıştığımız İslám álemi için faydasız ve belki de tehlikeli olduğunu hissettiğimiz anda memlekete geleceğiz. İşte, bu kadar.
Şimdi yine kemál-i hürmetle gözlerinden öper, Cenáb-ı Hak’tan senin için yücelikler ve İslám ve vatana faydalı büyük büyük muvaffakiyetler dilerim kardeşim efendim’