Paylaş
Kemal Derviş'in dün açıkladığı programı, büyük büyük dedesi olan 18. yüzyılın reformcu sadrazamı Halil Hamid Paşa'nın bundan 219 yıl önce hazırladığı reform programıyla karşılaştırdım. Paşa dede de altıncı göbekten torunu Kemal Derviş gibi yapısal değişime, tasarrufa ve üretimi arttırmaya öncelik vermiş, hatta israfı önlemek için kumaş ithalini bile yasaklamıştı. Ben, her iki programı yanyana koyup özellikle de mali alanlardaki benzerliklerini farkedince kendi kendime ‘‘Acaba ortada genetik bakımdan bir soya
çekim mi sözkonusu, yoksa Türkiye'de yüzyıllardan beri hiçbirşey değişmedi mi?’’ diye sormadan
edemedim.
Kemal Derviş, haftalardır beklenen programını dün nihayet açıkladı. Ben, Derviş'in yapısal değişme, tasarruf ve üretimi arttırma temeline dayalı programını okuyunca bundan tam 219 sene önce yayınlanan bir başka reform kararlarını hatırladım: Kemal Derviş'in altıncı göbekten büyük dedesinin, yani reform uğruna kellesinden olan 18. yüzyılın meşhur sadrazamı Halil Hamid Paşa'nın programını...
Paşa dede de, aldığı kararlarda neslinden gelen Kemal Derviş gibi ağırlığı israfın önlenmesine ve herşeyiyle bozulmuş olan sistemi düzeltmeye vermişti. Uzun dönemli yatırımlara gidiyor, bu yatırımları askeri ve teknik alanlarda yoğunlaştırıyor, devletin büyürken güçlenmesini ve bütün bunlar yapılırken de üretimin arttırılmasını öngörüyordu. Paşa'ya göre israfın önde gelen sebeplerinden biri halkın ithal malı kumaşlardan dikilmiş elbiselere olan merakıydı, bu merak uğruna dışarıya, özellikle de Hindistan'a çok para ödeniyordu ve bir emirnameyle kumaş ithalini yasaklamıştı.
Yandaki kutuda, Halil Hamid Paşa'nın yayınladığı tasarruf ve reform kararlarının bazı maddeleri yeralıyor. Ben, Paşa'nın aldığı kararlarla neslinden gelen Kemal Derviş'in programını yanyana koyup özellikle mali alanlardaki benzerliklerini farkedince kendi kendime ‘‘Acaba ortada genetik bakımdan bir soya çekim mi sözkonusu, yoksa Türkiye'de yüzyıllardan beri hiçbirşey değişmedi mi?’’ diye sormadan edemedim.Paşa dedenin programını okuyun ve cevabı siz verin...
Önce sürüldü, sonra kafası kesildi
Birkaç hafta önce de yazmıştım, bugün kısaca tekrar edeyim: Kemal Derviş, 18. yüzyıl Türkiyesi'nin paradan, puldan, hesaptan, kitaptan ve de ekonomiden anlayan birkaç devlet adamından biri olan Sadrazam Halil Hamid Paşa'nın altıncı göbekten torunudur.
Paşa, 1736'da Isparta'da doğdu, babası Hacı Mustafa Ağa ile beraber İstanbul'a geldi, o zamanın hükümet merkezi olan Babıali'nin değişik bürolarında çalıştı, zamanla yükseldi, bir ara tersanenin başına geçti, sonra ‘‘reisülküttáb’’ yani dışişleri bakanı oldu, 1782'de, 43 yaşında iken sadrzamlık koltuğuna oturdu.
Türkiye o günlerde tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşamadaydı: Ekonomi tükenmiş, ardarda girilen savaşlardaki yenilgiler maliyeyi çökertmiş, ordu başıbozuk bir hale gelmiş, idari sistem çürümüştü. Paşa 2 yıl 3 ay süren sadrazamlığı sırasında bütün mesaisini mali ve idari bir reformu hayata geçirmeye sarfetti.
Aldığı tedbirlerle devlet rahatlamaya başladı ama reformlar üst düzeydeki idarecileri ve saray görevlilerini huzursuz edince İstanbul'u bir anda Paşa'nın aleyhinde dedikodular sardı: İhtilál yapıp Sultan Abdülhamid'i tahtından indireceği ve yerine genç veliahd Selim'i, yani sonraların ‘‘Üçüncü Selim’’ini çıkartacağı söyleniyordu. Muhalifleri zamanın hükümdarı Birinci Abdülhamid'i kızkardeşi Esma Sultan vasıtasıyla ‘‘tahtın elinden gidiyor’’ diye korkuttular. Abdülhamid, Halil Hamid Paşa'yı 1785'in 31 Mart günü sabaha karşı azletti. Konağının harem dairesinde uyumakta olan Paşa gecelik entarisiyle tevkif edildi ve bir gemiye bindirilip Gelibolu'ya sürüldü. Hakkında idam fermanı çıktı, Gelibolu'dan Bozcaada'ya götürüldü ve orada 27 Nisan 1785 günü Karakethüdazade Ali adında bir saray görevlisi tarafından kafası kesildi. İdamında 49 yaşındaydı. Bal dolu bir tuluma konup İstanbul'a yollanan kesik kellesi sarayda teşhir edildikten sonra Karacaahmed Mezarlığı'nda, başsız vücudu da Bozcaada'da defnedildi.
Bu da, paşa dedenin programı
Devletin bu hale gelmesinin en büyük sebeplerinden biri, aşırı israftır. İsrafı önlemek için bazı tedbirler alınmıştır ve herkes bu kararlara sonuna kadar riayet edecektir.
İthal malı kumaşlardan yapılmış pahalı elbiseler yüzünden dışarıya çok para gitmekte, ihtiyaçtan ziyade lükse kaçılmaktadır. Bundan böyle pahalı elbise giyilmesi yasaklanmıştır.
Hiç kimse aşırı masraf etmeyecek, sefahate kaçmayacak ve ağır, lüks elbiseler giyme uğruna borca girmeyecektir.
YERLİ MALI KULLANILACAKTIR
Halkın Hindistan'dan pahalı kumaş getirtmesi yasaklanmıştır. Artık Hindistan'dan ithal edilen mallar yerine sadece yerli malı kullanılacaktır. Bu iş için İstanbul'da ve Ankara'da yapılan şallar, Bursa'nın ipeklileri, Şam alacaları ve Galata'da dokunmuş kumaşlar en uygunudur.
Hint kumaşlarından yapılma elbiseleri yalnızca devletin üst düzey idarecileri giyebilirler. Devlet adamlarının dışında Hint şalı, samur kürk, kakum ve çiçekli kumaştan elbise giyilmesi yasaktır.
Yerli kumaş kalitesini arttırmak ve halkı bu malları kullanmaya teşvik etmek için yeni dokuma tezgáhları kurulacak, İran'ın Bender Abbas bölgesinden dokuma ustaları getirilecektir. Böylelikle kumaşa giden para hem memlekette kalacak, hem de yerli mallar revaç bulacaktır.
SAHTEKÁRLIĞA SON VERİLECEKTİR
Yeniçeri ocağının asker listelerinde sahtekárlık yapıldığı görülmüş, binlerce kişinin kendilerini uzun zaman önce ölmüş olan yeniçerilerin yerine koyup devletten maaş aldıkları farkedilmiştir. Kışlalarda ve yeniçerilerin yaşadıkları yerlerde derhal yoklamalar yapılacak, halen hayatta olmayan yeniçerilerin isimleri maaş defterlerinden düşülecek, sahte ödemelere son verilecek ve bu işe yeniden kalkışacak olanlar cezalandırılacaklardır.
MAAŞLAR KIRDIRILMAYACAKTIR
Askerlerin maaşlarını önceden kırdırmaları yasaklanmıştır. Yeniçerilerin elinde bulunan ödeme belgeleri, ödeme tarihinden önce geçersiz sayılacaktır. Yeniçeri ocağının para işlerine bakan ve maaşları önceden kıran Yahudi bezirgán, derhal Rodos'a sürülecek ve orada idam edilecektir.
HEDİYE VE RÜŞVET YASAKTIR
Rüşvetin her türlüsü yasaktır. Yeniçeri ağalarının, tayinlerinden hemen sonra sadrazama teşekkür maksadıyla birkaç yüz kese akça vermeleri geleneğinden vazgeçilecektir.
Memleketimiz teknik alandaki yeniliklerden uzak kalmıştır. Avrupa'daki son yenilikleri yakından takip edebilmemiz için Prusya'dan ve Fransa'dan uzmanlar getirtilecek, Tersane'deki bir havuz kapattırılarak burada bir 'hendese (geometri) okulu' kurulacaktır.
YATIRIMLAR TEKNOLOJİYE GİDECEKTİR
Kalabalık ordu yerine modern siláhları kullanabilen, asker sayısı az ama güçlü bir ordunun kurulması hedeflenmiştir ve bunun sağlanması için bazı tedbirler alınmıştır.
Askeriyenin teknik bakımdan yenilenmesine çalışılacaktır. Bu maksatla yani topçu sınıfları kurulacak, sür'at topçuluğu geliştirilecek ve Fransa'dan askeri hocalar davet edilecek, bu hocalar aynı zamanda coğrafya ve harita dersleri de vereceklerdir.
Top dökümcülüğümüz modernleştirilecektir. Yeni kurulacak dökümhanelerin başına Fransız hocalar getirilecektir.
Uzun zamandan beri gerilemiş olan gemi yapımcılığına önem verilecektir. Tersanelerimiz çağa uygun hale getirilecek, davet edilecek olan Avrupalı hocalar İstanbul'da tersane tezgáhlarını elden geçirecek ve gemi mühendisleri yetiştireceklerdir (Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın ‘‘Türkiyat Mecmuası’’nın 1936'da yayınlanan 5. sayısındaki ‘‘Halil Hamid Paşa’’ başlıklı makalesinden)
Paylaş