Çankaya’ya çıkmak isteyenler için bile cin var: Humaakil
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kütüphanelerimizde okuyucuya çıkartılmayıp kasalarda saklanan ‘öteki dünya’ ile temasın anlatıldığı elyazması eserlerde, bu konularda ulaşılabilecek en ileri derecenin ‘cifir’ ve ‘hüddamcılık’ olduğu söyleniyor.
Cifrin temeli, her harfin sahip olduğu sayı değerinin ve Allah’ın isimlerinin sayı karşılıklarının kombinasyonuna dayanıyor. Yapılan hesaplamalardan çıkan sonuçlar sahip olunan öteki álemle ilgili diğer bilgiler çerçevesinde değerlendiriliyor ve bu yolla ileride meydana gelecek olayların önceden öğrenilmesi imkánı doğuyor. ‘Hüddamcılık’ ise, yine bu kitaplara göre, cinleri ve diğer bedensiz varlıkları hizmetkár olarak kullanıp istenen her şeyi onlara yaptırmak. Elyazmalarında bazen ‘melek’ diye anlatılan iyi kalpli cinler hemen her işe yarıyorlar, hatta iki sene sonra Çankaya’ya çıkmayı hayal edenlerin bile yardım isteyebilecekleri bir cin var, adı da Humaakil.
ESKİLER,‘öteki dünya’ ile ilgili konularda ulaşılabilecek en ileri noktanın ‘cifir’ ve ‘hüddamcılık’ olduğunu söylerler. Bugün kütüphanelerin kasalarında saklanan málum kitapların bir kısmı, bu konularda kaleme alınmışlardır.
‘Hüddamcılık’, yine bu kitaplarda yazıldığına göre cinleri ve diğer bedensiz varlıkları hizmetkár olarak kullanıp istenen her şeyi onlara yaptırmaktır ve çok sıkı bir eğitim gerektirir.
Hüddamcılığın benzeri Batı dünyasında da vardır ama orada daha farklı bir metot uygulanır. Bedensiz bir varlığı hizmetkár olarak kullanma çabası Batılılarda genellikle grup çalışması şeklinde yapılırken, İslámi uygulama tek kişi üzerine kurulmuştur fakat temel aynıdır: Bedensiz varlıkların kötü niyetle kullanılmaları hálinde, ileride mutlaka ağır bir bedel ödeneceği...
Bu işlerin bir diğer zirvesi kabul edilen ve geleceği net olarak öğrenmeye, bazen de hadiseleri önceden bilip yaşanacakları değiştirmeye yarayan ‘cifir’ ise, matematik temeline dayalı bir faaliyettir.
Kasalarda saklanan kitaplar, cifrin geçmişinin İslámiyet’ten de önceki devirlere dayandığını ama asıl kuralların Hazreti Muhammed’in torunlarından olan İmam Caferus’s-Sadık tarafından konulduğunu yazıyorlar. Kitaplarda, İmam Caferus’s-Sadık’ın sadece peygamberin soyundan gelenler tarafından kullanılabilecek olan bilgileri ve şifreleri bir kuzu derisinin üzerine kaydettiği, cifrin bu kayıtların sonraki zamanlarda başkaları tarafından öğrenilmesiyle daha da yaygınlaştığı anlatılıyor.
Cifrin temeli, her harfin sahip olduğu sayı değerinin ve Allah’ın isimlerinin sayı karşılıklarının kombinasyonuna dayanıyor. Bir çeşit yüksek matematik olan cifrin ayrıntılarını burada anlatma imkánı olmadığı için ‘hüddamcılık’ konusuna dönüyorum ve yandaki kutuda çok özel bir cini, Çankaya’ya çıkma meraklılarının işine yarayabilecek Humaakil isimli cinin davet metodunu yayınlıyorum.
Devlet cini Humaakil dört ellidir ve tam 40 cinle beraber gelir
Elyazması kütüphanelerin kasalarında saklanan ve okuyucuya çıkartılmayan ‘cin dáveti’ ile ilgili bir elyazması eserde, devletin başına geçmek isteyenlerin ‘Humaakil’ isimli melekle temas kurmaları gerektiği söyleniyor. Kitapta Humaakil’in bir çizimi de yer alıyor ve liderlik meraklılarının bu melekle nasıl temas etmeleri gerektiği ayrıntılarıyla anlatılıyor.
Aşağıda, söz konusu elyazmasının nasıl yardım alınabileceğinin anlatıldığı bölümünü günümüz Türkçesi’ne naklederek veriyorum. Ama metni yayınlarken dün yaptığımın aynını yapıyor ve okuyanların boş yere vakit harcamalarının ve işi saplantı haline getirmelerinin önüne geçmek için, cinin davet edilmesi sırasında okunması ve yazılması gerektiği söylenen tılsımı ve duaları yayınlamıyorum.
İşte, Humaakil’i davet metodu:
‘...Ay, gökyüzünde ‘Hek’a’ denilen yere ulaştığı zaman ‘Humaakil’ adında bir melek gelir ve ayın vekili olur. Devlette ulu bir mevkiye ulaşmak isteyen kişinin Humaakil’i davet etmesi ve onunla irtibat kurması lázımdır.
Hakteálá, Humaakil’i insan şeklinde yaratmıştır ama dört eli ve dört ayağı vardır. Başı arslan başına, ayakları deve ayağına benzer. Bir elinde zurna, diğerinde süpürge, ötekinde hançer ve dördüncü elinde de bir tarak tutar.
Humaakil’in hizmetinde tam kırk adet melek vardır ve isimleri Maharayil, Mahatahayil, Mekakayil, Butarayil, Bukatayil, Sukmahatayil, Kutbartariyil, Kutbartayil, Urcayil, Kalatamayil, Arbatayil, Valálásayil, Feláturayil, Femagarayil, Şumatagayil, Veragarayil, Tufadagayil, Fematarayil, Eflátavayil, Fugarlayil, Sermarayil, Nuranayil, Tabkárayil, Kemakáyil, Kibrakáyil, Murgatayil, Huraayil, Mulátamayil, Sulámaayil, Iykáyil ve Alakámayil’dir.
Devletin başına geçmek yahut girdiği mücadeleden muzaffer çıkmak isteyen kişi, yedi gün boyunca hayvani gıdalar almayı bıraka; ibadete çekile ve bir geyik derisinin üzerine ‘Ve lá havle ve lá kuvvete illá billáhi’l-aliyyu’l-azim’ sözünü yaza. Sonra, Humaakil’in ve onun hizmetini gören kırk adet meleğin ismini Güneş, Merih ve Arslan Burcu gökte bir üçlü teşkil ettiği anda misk ve safrandan yapılmış mürekkeple bir káğıda kaydede ve isimlerin altına meleklerin tılsımını da çize. Bunları yazdığı sırada Merih’i davet eden duayı, onun arkasından da kırk defa gökteki aya hitap eden duayı okuya ve parlak ay çıktığı sırada yakılan buhurları tüttüre.
Bu yazılanları doğru ve düzgün şekilde yapan kişi, giriştiği mücadele ne kadar çetin geçerse geçsin, Allah’ın izniyle, emriyle hiçbir zarar görmez; her işinden zaferle çıkar ve istediği makama geçer.
Humakaail’in daveti sırasında ‘Saktiruş’ adında bir başka cinin görünmesi de mümkündür. Bu cin kediyi andırır, onun da bir hikmeti vardır ve hem akrep, hem de akrebi andıran diğer kuyruklu hayvanları defetmeye yarar. Bir káğıt parçasının üzerine ak soğan suyu ile Saktiruş’un sureti çizilip káğıt evin içerisinde bir yere gömülürse, o eve bir daha ne akrep ve ne de yılan girer.’