Paylaş
Bugüne kadar sadece eski belgelere ve belge değeri olan eşyalara dayanan tarihin araçları arasına artık DNA testi gibi modern teknoloji de katıldı. Son Rus Çarı İkinci Nikola'nın kızı Anastasia'nın kemiklerinin geçen yıl bu testle belirlenmesinden sonra Fransa tarihinin 200 seneden beri bir türlü çözülemeyen muamması da hafta başında aynı metodla aydınlatıldı ve 1789 devrimi sırasında giyotinde can veren Kral 16. Louis'in iki asırdan beri tartışılan oğlu 17. Louis'in gerçek öyküsü ortaya çıktı.
Tarihin iki asırdır bir türlü aydınlatılamayan muammalarından biri geçen hafta nihayet çözüldü: 1789 ihtilálinin giyotine gönderdiği Fransa kralı 16. Louis ile karısı kraliçe Marie Antoinette'in, hayatı tarihçiler için her zaman merak konusu olan oğulları küçük Louis'nin muamması... Dünyaya henüz 10 yaşındayken veda etmesine rağmen ismi 200 senedir yoğun bir şüphe bulutu içerisinde kalan Louis'in gerçek öyküsü bir dizi DNA testinden sonra ortaya çıktı.
Testlerde kullanılan doku örneklerinin elde edildiği yerler ise bugüne kadar yapılan diğer DNA testlerinden farklıydı: İki asır boyunca alkol içinde saklanan küçük bir kalp ve yine iki asır sonra yeniden açılan mezarlardan alınan birkaç saç teli...
İşte, küçük Louis'in aslında son derece hazin ve hazin olduğu kadar da inanılmayacak bir macerayı andıran 200 senelik öyküsünün özeti:
Fransa'da 1789'da patlayan ihtilál, Kral 16. Louis'in mutlak otoritesine son vermişti. Kral önce haklarından feragat etti ama entrikaya dayalı politikasından vazgeçmemesi üzerine tahtından indirildi, ihanetle suçlanıp yargılandı ve idama mahkum edildi. İhtilálciler 1793'ün 21 Ocak'ında Louis'in kafasını giyotinle kestiler. Kralın aslında bir Avusturya prensesi olan karısı Kraliçe Marie Antoinette de aynı senenin 16 Ekim'inde giyotine yollandı.
MANASTIRDAN KAVANOZA
‘‘17. Louis muamması’’, işte bu idamlardan sonra başladı. Kralla kraliçenin küçük bir oğulları vardı, çocuk Fransız tahtının veliahdıydı ve onun ismi de Louis'ti. İhtilálden sonra hapishane haline getirilmiş bir manastıra kapatıldı. Krallık yanlıları arasında ‘‘17. Louis’’ diye biliniyordu. Manastırda verem oldu ve 1795'in 8 Haziran'ında öldü. Küçük Louis'ten geriye tek bir şeyin kaldığı iddia ediliyordu: Kristal bir kavanozda içerisinde saklanan ve ona ait olduğu söylenen ufacık bir kalp...
1810'lu senelerden itibaren Avrupa'da birdenbire çok sayıda ‘‘17. Louis’’ler ortaya çıkıverdi. Hepsinin iddiası aynıydı: Manastırdan krallık yanlıları tarafından kaçırılmışlardı, yerlerine kimsesiz bir çocuk konmuştu ve veremden ölen çocuk buydu. Tarihçiler ikiye ayrıldılar. Bir kısmı 17. Louis'in zindanda can verdiğini söylüyor bir kısmı ise 17. Louis olduğunu iddia edenlerin tarafını tutuyordu.
GİYOTİNDEN DNA’YA
Fransa, tarihinin bu en büyük muammasının aydınlanabilmesi için tam 205 sene bekledi ve netice bir dizi DNA testinden sonra hafta başında alındı. Paris'in ‘‘Krallar Mezarlığı’’ olan Aziz Denis Kilisesi'nde saklanan kalp bir laboratuvara götürüldü. Ama uzun seneler çok kötü şartlar altında kaldığı için artık taşlaşmış gibiydi, kesilebilmesi için özel bir bıçak yaptırıldı ve yanlamasına çok ince iki dilim kesildi. Sonra, küçük Louis'in annesi olan Kraliçe Marie Antoinette'in henüz genç bir Avusturya prensesiyken Viyana'da kestirdiği ve orada saklanan saçlarından Paris'e birkaç tel getirttiler. Testin doğruluk oranını yükseltmek için Kraliçe'nin iki kızkardeşine ait olan ve yine Viyana'da muhafaza edilen saçlarından da örnekler alındı ve Bourbonne hanedanının iki asır önce yaşamış iki prensinin mezarlarından parçalar toplandı.
Bütün bu faaliyetleri, Fransa’nın krallık ailesi olan Bourbon Hanedanı'nın Aziz Denis Kilisesi'ndeki kral mezarlarını korumak için kurduğu bir vakıf organize etti. Paris'te yapılan DNA testi Almanya'yla Belçika'da da tekrar edildi ve üç testten de aynı netice alındı: Kküçük kalp, Kral 16. Louis ile Kraliçe Marie Antoinette'in oğluna aitti. Manastırdaki hücresinde ölen çocuk Fransa'nın gerçek kralıydı ve 1800'lerin başında ortaya çıkıp 17. Louis olduğunu iddia edenlerin hepsi sahtekárdı.
Fransa bir haftadır bu ‘‘küçük kalbin’’ DNA testiyle noktalanan iki asırlık bu macerasını konuşuyor. Allah, şimdi bizim Emrah'ın yardımcısı olsun.
KÜÇÜK KRALIN KALBİ ŞİMDİ BU KAVANOZUN İÇİNDE
Sanki kalp değil çalıntı mücevher
Tahtsız, taçsız ve bahtsız küçük kral 17. Louis'nin Paris'teki Aziz Denis Kilisesi'nde saklanan kalbinin iki asırlık macerası tam bir korku filmi gibi. Hırsızlıklarla, ortadan kaybolmalarla ve el değiştirmelerle dolu bir filim...
Hapishane haline getirilmiş olan manastırda 1795'in 8 Haziran'ında ölen 17. Louis'e hemen oracıkta bir otopsi yapıldı. Otopsiye katılan doktorlardan Philippe Jean-Pelletan küçük kraldan bir ‘‘hatıra’’ almak istedi, 10 yaşındaki çocuğun kalbini çıkarttı, bir mendile sardı ve cebine koyup evine götürdü.
Doktor kalbi alkol dolu bir kavanoza yerleştirmişti ama kapağı iyice kapatmadığı için alkol uçtu ve kalp kurudu. Jean-Pelletan'in asistanlarından biri birkaç sene sonra kavanozu çaldı. Ölüm döşeğindeyken yaptığına pişman oldu, kavanozu karısına verip hocasına geri yolladı ve huzur içinde öldü.
Artık bir hayli yaşlanmış olan Doktor Jean-Pelletan, 1815'te kalbi Paris Piskoposu'na hediye etti ama piskoposun sarayı şehirde çıkan bir ayaklanma sırasında yağma edilince kavanoz kırılıverdi ve kalp de azıcık ezildi. Kalbi, ortalık yatışınca işe yarar birşeyler toplayabilmek için saraya girenler arasında bulunan Lecsroart adındaki matbaacı buldu.
Küçük kralın kalbi Lecsroart'tan sonra her nasılsa döndü, dolaştı ve Doktor Jean-Pelletan'ın oğlunun eline geçti. Kavanozu hayatı boyunca saklayan genç Jean-Pelletan kalbin Fransa krallarının mensup olduğu Bourbon ailesine verilmesini vasiyet etti ve çocukları vasiyetini yerine getirdiler. 17. Louis'nin kalbi bir Bourbon prensinin şatosunda 1975'e kadar muhafaza edildi ve aile o sene kavanozu Fransa krallık mezarlığı olan Aziz Denis Kilisesi'ne bağışladı. DNA testi için laboratuvarlara gidip gelen kalp, şimdi gene aynı kilisede.
Koçlar’ın sergisi için bundan daha uygun yer seçilemezdi
Suna ve İnan Kıraç çiftinin kolleksiyonu, banker Eduard Andre’nin ressam karısı Nelie Jacquemart için Paris’te kurduğu Fransa’nın en zengin özel müzesinde sergileniyor.
Eduard Andre, Fransa'da üç asır boyunca bankerlik etmiş bir aileden geliyordu. Sahibi olduğu banka ve mali grup, bizim Osmanlı Bankası'nın da kurucu ortaklarındandı.
Çocukluğundan itibaren her anı para işleriyle uğraşmakla geçen Eduard, günün birinde yağlıboya bir tablosunu yaptırmak istedi. Dostları, Nelie Jacquemart adında genç bir hanım ressamı tavsiye ettiler. Eduard Andre saatler boyunca ressam hanıma poz verirken beklenmedik bir iş oldu: Banker, ressama aşık düşmüştü. Tablo daha tamamlanmadan evlendiler.
Eduard Andre 1871'de bankadaki bütün hisselerini kardeşlerine devretti, iş hayatından birdenbire çekilip sanat eseri kolleksiyonu yapmaya başladı.
Önceleri tablolar satın aldı, derken karısı Nelie'nin tavsiyeleriyle kolleksiyonunu gittikçe büyüttü, en nadir tabloları ortaçağ resimleri ve birbirinden nadir antikalar takip etti. Bankerin ressam karısına olan aşkı Fransa'nın en zengin özel kolleksiyonlarından birini yaratmıştı.
Eduard 1894'te, karısı Nelie de 1912'de dünyaya veda ettiler. Kolleksiyonlarını daha sağlıklarında vakıf haline getirmiş, Paris'in en şık mekánlarından olan Haussmann Bulvarı'ndaki saray yavrusu evlerini müzeye çevirmişlerdi.
Kurdukları vakfın arkasında Andre ailesinin bitmez tükenmez serveti vardı ve kendi isimlerini verdikleri Jacquemart-Andre Müzesi Paris'in artık en şık özel kolleksiyon mekánıydı.
Bu hafta iki gecemizi Paris'teki Jacquemart-Andre Müzesi'nde geçirdik. Müze, Eduard ve Nelie gibi sanat meraklısı bir başka çiftin, Suna ve İnan Kıraç çiftinin ve Sevgi Gönül'ün eseri olan İstanbul'daki Sadberk Hanım Müzesi'nin İznik porselenlerine, Çanakkale ve Kütahya seramiklerine evsahipliği etti. Onbinlerce Parisli, üç ay boyunca Fransa'yla Türkiye'nin en zengin iki özel müzesi arasındaki zarif işbirliğinin ortaya çıkarttığı zevkin armonisini hissederek bu sergiyi gezecekler.
Suna ve İnan Kıraç çifti, senelerdir hayal ettikleri bu sergi için Eduard'la Nelie'nin müşterek eseri olan Jacquemart-Andre Müzesi'nden daha uygun bir mekán herhalde bulamazlardı.
KRAL VE BEN
Fransa tahtının şu andaki varisi ‘‘Paris Kontu’’ ve ‘‘Orleans Dükü’’ Prens Henri de France ve öteki dostlarımla beraber Paris'in şık bir restoranında akşam yemeğindeyiz. En solda bendeniz, yanımda ‘‘Güneş Kral’’ 14. Louis'nin soyundan gelen Prens Henri, karşımda Sultan Abdülhamid'le Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa'nın torunu Bülend Osman, en sağda Bülend Osman'ın eşi Jeannine Osman ve ortada Prens Henri'nin ‘‘Fransa ve Joanville Prensesi’’ ve ‘‘Paris Kontesi’’ unvanlarını taşıyan eşi Prenses Miccaella. Prens Henri, DNA testinden bahsederken ‘‘Ailem gerçeği 200 seneden beri zaten biliyordu’’ diyor.
Paylaş