Yoksullaşan kamu

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Geçen hafta sonu, Mülkiyeliler Birliği İzmir şubesinin Tekel panelini izlerken hayretten hayrete düşmemek, hatta isyan etmemek mümkün değildi. Samsun ve Yeni Harman gibi çok satan iki sigaranın isim hakkını ve yapılmakta olan Akhisar fabrikasını devretme karşılığında nasıl olup da yüzde 48'lik payı yeterli görerek bir yabancı şirketle ortaklığa gidilebilirdi?

Tekel, zarar eden bir kuruluş olsaydı, bunu anlamak kolaydı. Oysa, yalnız Samsun sigarasından kamu kasasına giren yıllık kazanç 2 trilyon liraydı.

Kârlı bir kuruluşu daha verimli duruma getirip kamu gelirini artırmak varken, altın yumurtlayabilecek olan tavuk niçin yabancıya verilmekteydi?

Aynı şaşırtıcılık, cep telefonları için iki firmayla kurulmuş olan gelir ortaklığının lisans hakkı devrine dönüştürülmesinde yaşanıyor. Devlet, müthiş para getiren bir gelir kaynağını, göz göre göre, birilerine bırakmak üzeredir.

Üstelik, firmaların sözlerini tutmayışlarından yararlanarak yanlıştan dönmek ve kamu için daha kârlı yeni bir ihaleye gitmek mümkünken.

Rakamlar ortada.

Kulaklarına dayanmış cihazlarla ortalıkta dolaşan insanların çoğalışından belli ki, cep telefonu kullanımı inanılmaz bir hızla artıyor. Türkiye, bu konuda Avrupa'nın en hızlı gelişen pazarlarından biri. Abone sayısı, şimdiden 1 milyon 700 bini geçmiş. Aynı gidişle, 1998 sonuna kadar toplam sayının 3 milyon 350 bine çıkacağı hesaplanmakta.

Bu, toplam 1 milyar 979 milyon dolar yıllık gelir demek.

Yürürlükteki gelir ortaklığı anlaşmasına göre, 1998 sonunda Türk Telekom'un bundan yüzde 67'lik, yani yaklaşık 1 milyar 326 milyon dolarlık bir pay alması, firmalara da yüzde 33, yani 653 milyon dolar kalması gerekiyor.

Türk Telekom gibi bir kamu şirketi için müthiş gelir kaynağı, değil mi?

Her geçen yıl daha da artacak.

Ama, sıkı durun: Aynı iki firmanın bir defalık verecekleri 500'er milyondan toplam bir milyar dolar ve yıllık yüzde 15 gelir payı karşılığında, tüm cep telefonlarının lisans hakkı 25 yıl için kendilerine devredilmek üzere.

Şimdiki gelir ortaklığıyla, bu bir milyarın çok daha fazlası daha ilk yıl sonunda kamu kasasına girebilecekken.

Üstelik, öyle iki şirket ki, geçmiş gelir paylarını tam ödemedikleri gibi, 27 Mart'ta vermeleri gereken 500'er milyon doları devşiremediklerini söyleyip bir ay daha süre almanın ve faizden kazanmanın da yolunu bulmuşlardır.

Ulaştırma Bakanı'nın haklı itirazlarına rağmen, Başbakan'ın himmetiyle.

Belki, bir devlet bakanıyla birlikte Beyaz Rusya'ya yapılan bir uçak yolculuğunun anısına hürmeten.

İşin tuhafı, bütün bunların tam bir hukuksuzluk içinde sürdürülmesidir.

Çünkü, Refah-Doğruyol döneminde yasaya el çabukluğuyla eklenen ve gelir payı sözleşmelerinin lisans hakkı devrine dönüştürülmesini öngören geçici madde Anayasa Mahkemesi'nce çoktan iptal edilmiş durumda. Yapılanlar, bu iptal kararının henüz yayınlanmayışından yararlanarak yapılıyor.

O zaman, ‘‘Bu rezalet ne? Kimler tarafından ve niçin, hukuk ve en basit ekonomik hesaplar çiğnenerek kamu yoksullaştırılıp kişiler zengin ediliyor?’’ diye sormaz mısınız?













Yazarın Tüm Yazıları