Mümtaz Soysal: Yanlış af

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Meclis'e sevk edilen tasarıya göre, adam öldürenler, çocuk kaçıranlar, ruhsatsız silah taşıyıp umuma açık yerlerde silah atanlar, sarkıntılık edenler, kadın ticareti yapanlar, kalpazanlar, yalancı tanıklar, hileli iflasa başvuranlar, tehlikeli gıda maddesi satanlar aftan yararlanacak; tecavüz, ırza geçme, dolandırıcılık ve rüşvet, hırsızlık ve gasp suçlarını işleyenler yararlanamayacak.

Orman suçları da, Anayasa gereği, zaten genel ve özel af konusu olamıyor.

Bazı suçların affa sokulmayışı, genellikle, kamu vicdanını yaralayıcı nitelikte oluşlarıyla açıklanır. O açıdan bile bakıldığında, tasarıda tutarlılık bulmak zordur: Örneğin, ‘‘Çocuk kaçıranlar neden affediliyor da, baklava çalanlar niçin affedilmiyor?’’ diye sorabilirsiniz.

Ama, asıl sorulacak soru, ‘‘Devlete karşı suç işleyenler niçin af kapsamına alınmıyor?’’ sorusudur.

Çünkü, bu soru sorulmadıkça, hazırlanan tasarı bir ‘‘tutukevleri ayıklaması’’ operasyonundan başka anlam taşıyamaz.

Ya da, DSP Genel Başkan Yardımcısı'nca seçimler öncesi edilmiş bir sözün yarım yamalak yerine getirilişi olarak görünür.

Tutukevleri tıka basa dolan Türkiye'nin siyasetçileri, arada sırada böyle aflar çıkarıp temizlik yaparlar ya da seçim zamanları böyle sözler edip oy toplamaya çalışırlar.

Oysa, genel ya da kısmi af, sosyal ve siyasal sorunların çözümünde yahut en azından hafifletilmesinde etkili bir araç olarak kullanılabilir; ne yazık ki, cumhuriyet tarihinde bu araçtan akıllıca yararlanılabildiğini gösteren pek az örnek vardır.

Bu açıdan bakıldığında, şu sırada af konusunda ayrı ayrı ya da birlikte benimsenebilecek iki yol vardı.

Birincisi, af biçiminde değil, genel nitelikte bir yasa değişikliğiyle bütün suçların hapis cezalarında belirli oranda indirim yapma yoluydu. Ceza sistemimiz, ekonomik ve sosyal nedenlere dayanan davranış bozukluklarını ağır hapis cezası tehdidiyle çözmeye dayanan bir sistem. Oysa, böyle bir yaklaşımın pek etkili olduğu söylenemez: Hapis cezalarını ne kadar artırırsanız artırın, tutukevleri yine doluyor. Bu bakımdan, yapılacak genel bir indirimin tutuklu sayısında, geçici değil, sürekli bir azalma yaratması doğaldır.

İkinci yol, şimdi yapılanın aksine, ‘‘devlete karşı işlenenler’’ başlığı altında toplanan ‘‘siyasi suçlar’’a öncelik vermek ve bölücü terörün belinin kırıldığı şu konjonktürde Pişmanlık Yasası'yla beklenenden çok daha etkili olabilecek bir genel stratejiyi denemek olabilirdi. Bölücülük sayılanlar da dahil, düşünce suçlarının hepsini kapsayan ve hatta terör suçlarının büyükçe bir bölümünün cezalarında önemli indirimler getiren bir af politikası, genellikle sanılanın aksine, olumlu sonuçlar sağlayabilir: Terörü büsbütün çözmenin ve ulusal barış içinde birlikte yaşamaya başlayışın ilk adımı olarak.



Yazarın Tüm Yazıları