Paylaş
Yeraltından depremlerle gelen mesajların bazı insanlarımızda rasyonel olmayan, metafizik yorumlara yol açmış olması bile, mesajlardan birinin ne olması gerektiğini anlatmaya yeterlidir.
Bir toplumda eğer hálá ‘‘28 Şubat orada hazırlandığı için deprem Gölcük'ü vurdu’’ diye düşünenler varsa, yeraltından gelen asıl mesaj ‘‘daha iyi eğitim’’den başka bir şey olabilir mi?
Son aylarda bu toplumun başına gelenlerde, bilinmez uzaklıklarda kabaran bir gazabın belirtilerini aramak yerine, daha önceki kendi hatalarımızın sonuçlarını görmek daha doğru olacak.
Yanlış yerleşmeden zayıf altyapıya, projesizlikten denetimsizliğe, kötü çimentodan zayıf demire kadar.
Ama hepsinin temelinde, aklını doğru kullanamayış var.
Aklını doğru kullanmak ise ancak iyi eğitimle oluyor. Yalnız bilgi birikimi değil, yöntem ve planlama, bağımsız düşünebilme yeteneği olarak. Bunlar olmadıkça, nüfus büyüklüğünün, doğadaki elverişliliğin ve doğal kaynak bolluğunun pek önemi kalmıyor. Hele bunlar yoksa, yahut aralarında oransızlık varsa, eğitimin önemi daha da artmakta.
Aynı şey, bir toplumun insanlarındaki öz nitelikler, yüzyıllardan süzülerek gelen iç güzellikler için de doğru. İnsan hammaddesinin değerlendirilmesi eğitimle oluyor.
Temelde toplumun değiştirilip çağdaşlaştırılmasına yönelik bir uygarlık projesi olan cumhuriyet, bu düşüncelerle başlangıçtan beri eğitime olağanüstü önem vermişti.
Laik öğretimin dayanağı olan ‘‘Tevhid-i Tedrisat Kanunu’’ndan başlayarak, harf devrimiyle, ‘‘millet okulları’’yla, parasız yatılılık sistemiyle, yurtdışına öğrenci yollama programlarıyla, üniversite reformuyla, güzel sanatları ihmal etmeyen kapsamlı yaklaşımlarla.
İlginç olan, bu atılımın ekonomide yapılmak istenenlerle ve beşer yıllık sanayi planlarıyla el ele gitmesi, eğitimle öbür çabalar arasında anlamlı bir doku uyumunun sağlanmasıdır. Gelişmesi başıboş bırakılmayan, akılcı biçimde yönlendirilmeye çalışılan bir uygarlık projesi söz konusudur.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında filizlenmeye başlayan karşı devrim ilk belirtilerini eğitim alanında gösterir: Köy Enstitüleri'nin nitelik değiştirip kapatılması, din derslerinin ulusal eğitime sızması, öğretimin yavaş yavaş bütün aşamalarda parasız olmaktan çıkarak ticarileşmesi. Öğrenci, öğretici ve okul sayılarındaki artışlar bu nitelik ve zihniyet değişikliğinin kötü sonuçlarını telafi etmeye yetmemiş, tam tersine olumsuzlukları büyütmüştür.
Depremlerle iyice su yüzüne çıkan olumsuzluklarda uzun vadede her şeyden daha çok eğitimdeki yetersizliğin payı var. Ama, yeraltından gelen mesaja karşın, kısa vadede bu açıdan en az düşünülen de yine o.
Paylaş