Paylaş
Bizim Mırnık, sevdiğini, acıktığını, dışarı çıkmak istediğini anlatacak kadar dillendiyse de, henüz kafasından geçen derin düşünceleri aktaracak ölçüde konuşma öğrenmedi. Bilse, ağzından duman çıkan tek yaratık tipi hakkındaki düşündüklerini de anlatacak.
Hiç sigara içilmeyen eve arada sırada tiryaki konuklar geldiğinde onların içişine bakan gözlerinden belli ki, bu tip konusunda çok şaşkın. Bizleri, herhalde, iki ayağı üzerinde yürüyen ve ağızlarını tabağa değdirmeden yemek yiyenler olarak bir yerlere koyabiliyordur; lakin ağzından ve burnundan duman püskürtenleri herhangi bir kategoriye sokamadığı besbelli.
Onbeş yıl içtikten sonra Sağlık Bakanı olur olmaz sigarayı bırakan Bülent Akarcalı, dünkü Hürriyet'te ‘‘Çağdaş insan, ağzından değil, kafasından tüten insandır’’ demekteydi. Kendisini konuşturan Hülya Güzel, bu sözle tam olarak ne demek istediğini sormamış, yahut sormuş da yazmamış.
Acaba, ‘‘Çağdaş insan, sigara tüttüren değil, aklını üretime takıp zihninde fabrika bacaları tüttürendir’’ mi demek istedi?
Yoksa, ‘‘Çağdaş insan, keyiflenmek için sigaraya muhtaç olmayıp aklıyla çok daha keyif verici başka uğraşlar bulabilendir’’ miydi anlatmak istediği?
Sakın, ‘‘Çağdaş Türk, kafası dumanlı olan Türk'tür’’ demek istemiş olmasın?
Tekel'in Akhisar fabrikası için kısa adı BAT olan British-American Tobacco şirketiyle ortaklık kurması ve Yeni Harman'la Samsun'un isim haklarını da aynı şirkete devretmesi karşısında, Türkiye'yi yönetenlerin dumansız ve berrak kafayla karar aldıkları konusundaki son varsayımlar da suya düşmüştür.
Çünkü, sermayesinin tamamı kamuya ait kuruluşların satışı için özel yasa çıkarma gereği bir yana, bu işin ekonomik bakımdan da iler tutar tarafı yok.
Tek-Gıda İş Sendikası soruyor: Bugünkü fiyatlarla yılda 89 trilyon liralık satış geliri olan Samsun markasını 20 trilyon liraya 49 yıllığına kiralamanın anlamı nedir?
Bir başka soru: Tekel'in, piyasaya kur değeriyle 1 milyon 336 bin liraya satabileceği işlenmiş yaprak tütünü ortak olduğu firmaya 369 bin lira üzerinden yüzde 15 kârla devretmesi çok mu kârlı bir iştir?
Bütün yasa engelleri ve bu çeşit ekonomi sorunları ortadayken, bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarıp ‘‘Tekel, kendine ait sigara markalarını, fabrikalarını ve diğer varlıklarını tahsis etmek suretiyle ortaklıklar tesis edebilir’’ diyerek bu yola gitmek, berrak kafayla ülke yönetmek anlamına gelebilir mi?
Hele Türkiye'nin yakın geçmişinde bir de ‘‘Reji’’ hikâyesi varsa ve Düyun-u Umumiye elindeki ‘‘tütün tekeli’’ yarı sömürge durumuna düşmüş Osmanlı'nın tarihinden cumhuriyet dönemine bile aktarılmış bir kara sayfa olarak zihinlerde iz bırakmışsa?
Yoksa, bu karar, Başbakan Mesut Yılmaz başta olmak üzere, Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, Dışişleri Bakanı İsmail Cem, Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir, Avrupa ve Kıbrıs işlerinden sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, güçsüzlerden, esirgenecek çocuklardan ve Fak-Fuk-Fon'dan sorumlu Devlet Bakanı Hasan Gemici, Milli Prodüktivite'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Batallı, Gümrükler'den sorumlu Rifat Serdaroğlu gibi sigara tiryakileri ile Bayındırlık Bakanı Yaşar Topçu, Diyanet'ten sorumlu Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan ve Ekonomi'den sorumlu Güneş Taner gibi puro düşkünlerinin hep birlikte tüttürdükleri dumanlı bir kabine toplantısında alınmış bir ortak tutku kararı mıdır?
Paylaş