Mümtaz Soysal: Tuhaf bir balayı

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

BU ülkede topu topu 35 yelken kulübü var.

Yüzlerce olması gerekirken.

Denizleri, kıyı kentleri, koyları ve rüzgárları bol bir ülkede bu kadarcık mı olmalıydı? Neyse ki, son yıllarda yelkencilik sevgisi artmaya başladı. Yakında Bodrum'un Bitez beldesinde bile bir yelken kulübü kurulacak.

Bu yıl onüçüncü yaşına basacak olan Bodrum Kupası, mevsim sonunu bir çeşit ‘‘denizde bağbozumu’’na dönüştüren havası yanında, son zamanlara kadar yelkensiz gezi yapan büyük turizm teknelerini de yelkene yöneltmeye yaradı.

Şimdi, Ege'nin o köşesindeki yelkencilik yeni bir aşamaya girmek üzere. Geçen yıl kurulan Uluslararası Yat Kulübü, yalnız yelkenli ve ahşap gezi teknelerine ağırlık veren kurucularının çabalarıyla, er geç bütün Akdeniz çevresinde yankı uyandıracak bir girişimin eşiğinde: Dün başlayan ‘‘Bodrum Boat 2000’’ adlı dört günlük etkinlik, yapımından pazarlanmasına ve işletilmesine varıncaya yelkenli ahşap tekneciliği uluslararası düzeye çıkarma iddiasını taşıyor. Etkinlik her yıl mevsim başının aşağı yukarı bu günlerinde tekrarlanmasıyla çok ilginç bir geleneğin oluşmasını sağlayabilir.

Aslına bakılırsa, ‘‘boat show’’ sözü kimsenin tekelinde olmayan ve düzenlediği yere göre adlandırılan bir genel deyim olduğuna göre, böyle bir girişime ‘‘Bodrum Boat Show’’ diyerek işin içinden çıkmak da mümkündü. Ama, bu girişimin klasik örneklerden farklı bir yanı var: Ziyaretçiler, Uluslararası Yat Kulübü'nün başlattığı deniz izciliğinin de devreye girmesiyle, Bodrum'un tersanelerini gezerek tekne yapımını yakında görecekler, ileride açılacak sergi standlarında beğenilerine göre sipariş vererek iş bağlayabilecekler.

Belirli tiplerde polyester yatların tekdüze renksizliğinde, her köşesine özel insan emeği sinen ahşap tekne yapımcılığı yeniden değer kazanıyor. Bodrum, bu bakımdan, artık kolay sarsılmayacak bir ün sahibi. Vaktiyle aynı alanda üstünlüğü ellerinde tutan Yunanlılar, şimdi buralara kadar gelip tekne yaptırmaktalar.

Bu gelişmelere ve son aylarda yaşanan yakınlaşmaya bakarak, artık Ege'nin iki kıyısı arasında sıcak bir işbirliğinin yaşanacağını düşünebilirsiniz. Nitekim, geçen ekim ayında Bodrum'da yapılan ikili turizm görüşmeleri sonunda büyük basın ‘‘Yunanistan Türk bayraklı yatlara Ege sularında serbest dolaşım hakkı verdi’’ diyerek bir balayı havası yaymış, Turizm Bakanlığı da aynı iyimserliğe kapılarak Yat İşletme Yönetmeliği'ni değiştirip yabancı yatlar için ‘‘cezai şart’’ denen ücreti 600 dolardan 300 dolara indirmişti.

Ama, kısa zamanda anlaşıldı ki, Yunanistan'ın Yatçılık Yasası ticari yatlar bakımından aynı jesti yapmaya olanak tanımamaktadır. Adalara gidip gelen yat kaptanları ‘‘eskiye göre değişen hiçbir şey yok’’ diyorlar.

Türkiye, acı deneyimle bir kez daha öğreniyor ki, ucuz dostluk rüzgárlarına kanarak yelken açmak yanlıştır ve Ege'de konusundaki haklarda sonuna kadar kıskanç davranmaktan başka çare yoktur.

Yazarın Tüm Yazıları