Paylaş
Haberi, Antalya'dan Savaş Yavuz'la Ahmet İstek, Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan'dan aktararak vermişlerdi. ‘‘Ekonomi Zirvesi’’ denen toplantıda konuşan Hazine'den sorumlu DSP'li bakan, bazı ekonomik önlemlerin IMF istediği için değil, zorunluluklar dolayısıyla alındığını söyledikten sonra, örnek vermiş: ‘‘Ekonomi depremde yara aldı. Öylesine zor durumda kalındı ki, işçi ve memur maaşlarını ödeyemeyecek hale geldik. IMF'den gelen 500 milyon dolar deprem yardımıyla sorunu çözdük. Ne yapacağız? Önümüzdeki günlerde tahsil edeceğimiz vergilerle bunu yerine koyacağız ve depreme harcayacağız.’’
Sonradan kopan vaveyla, malum: Deprem parasının maaşlara harcanması ve hele arkasından sanki ‘‘deprem vergisi’’ geliyormuş gibi bir sözün edilmesi bütün kamuoyunu ayağa kaldırdı. Toplantının hemen ardından, gazeteciler sorunca, bakanın ‘‘Toplantıda yaptığım bir dil sürçmesiydi; bu konuyu speküle etmenin anlamı yok’’ demesi tepkiyi yatıştırmaya yetmedi.
Bugüne kadar, ‘‘sübvanse etmek’’ gibi Frenkçe'den çarpıtılarak aktarılıp Türkçeleştirilen sözlere alışmıştık. Şimdi bir de ‘‘speküle etmek’’ çıktı.
Fransızca deseniz, değil. Gerçi o dilde böyle bir fiil var ama, bu anlama gelmez; ‘‘derinliğine düşünmek, sırf kuramsal nitelikte sözler etmek, yahut da bir olasılık üzerine hesaplar yapmak’’ demek. Bir de, tabii, Türkçe'de olduğu gibi, borsada spekülasyon yapma anlamında kullanılışı söz konusu. Oysa, bakan, ‘‘Tam öyle söyleyip söylemediğimi bilmeden bu konuda konuşmanın anlamı yok; ben neyin nasıl yapılacağını bilirim herhalde’’ demek istemiş galiba.
Yani, İngilizce'deki ‘‘speculate’’i Türkçeleştirmeye kalkmış. O anlamda ‘‘spekülasyon yapmanın anlamı yok’’ deseydi, yine yabancı kökenli, ama hiç olmazsa doğru söz söylemiş olurdu. İngilizce'den kalkıp aynı sözcüklerin başka anlamlar taşıdığı Fransızca'dan geçerek Türkçe'ye gelince acayip bir dil ortaya çıkıyor. Nitekim, Fransızca'da ‘‘sübvanse’’ etmek diye bir fiil yok; ‘‘sübvansiyon’’ sözcüğünün sonuna fiil eki eklenerek yapılan daha uzun bir sözcük var. Ama, genellikle İngilizce, daha doğrusu ‘‘Türkizce’’ konuşmaya meraklı ‘‘münevver’’lerimiz, Türkçe'ye giren ‘‘sübvansiyon’’la İngilizce'deki ‘‘subsidize’’ fiili arasında bağlantı kurmak bizim dilin yapısına göre kolay olmadığı için, ‘‘sübvanse etmek’’ uydurmacasıyla işin içinden çıkıvermişlerdir.
‘‘Cankurtaran, kaptıkaçtı’’ gibi canım sözcükleri çöpe atıp ‘‘ambülans, steyşın’’ diyen kafa, somuttan soyuta geçtikçe büsbütün şaşalayıp gülünçleşiyor.
Ama, bunların ötesinde, asıl önemlisi, özde basit bir Hazine işleminin aceleye getirilmesinden doğan ve herhalde deprem parasını temelli biçimde başka yere harcamak anlamına gelmeyen bir sözün böylesine tepki uyandırmış olmasıdır. Bugünkü devlete ve devleti yöneten siyasal kadrolara güvenin kökünden sarsıldığını ve depremle kökünden yıkıldığını gösteren daha iyi bir örnek olabilir mi?
Bu yönüyle, Fransızca'daki anlamına uygun olarak ‘‘speküle’’ edilmesi, yani derinden derine düşünülmesi gereken durum budur aslında.
Paylaş