Mümtaz Soysal: Solda Sığlık: 1

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Uyum sevdası

TÜRK solunu bekleyen yakın tehlike, önümüzdeki CHP Kurultayı'nın, sıradan, herhangi bir kurultaymış gibi geçip gitmesidir.

Yani, istifa etmiş bir genel başkan var; istifa etmemiş bir yönetimin düzenlediği kurultayda yeniden seçim yapılacak; genel başkan ve parti meclisi seçimlerinde genellikle yaşananlar yeniden yaşanacak; delegeler, hizipler, çekişmeler, kulisler ve sonra, sanki hiçbir şey olmamış, sonuçları üzerinde bütün sol için derinden düşünülmesi gereken bir seçim yaşanmamış gibi, bilinen kişiler ve tekrarlanan tartışmalarla yola devam.

Oysa, bu olay, yalnız CHP için değil, bütün Türk solu için olup bitenleri değerlendirmek ve geleceğe dönük sonuçlar çıkarmak bakımından elverişli bir fırsat olabilirdi. Çünkü, yalnız CHP'lilerce değil, bütün Türk solunca derinliğine düşünülmesi gereken durumlar var.

Hem de, genellikle söylenen, öğütlenen, içteki medya ve dıştaki etki odaklarınca ‘‘Doğrusu budur’’ diye gösterilenden farklı biçimde.

Hatta, onlara uymadan, söylenen, öğütlenen ve gösterilenin aksini yaparak.

* * *

Zaten bütün Türk solunca yaşanan ve bundan sonra da yaşanacak olan sorunların temel başlangıç noktası da burada, bu uyum kavramında.

Dünyaya, çağa uymak; daha doğrusu ‘‘Çağdaş dünya budur’’ diye gösterilenlere ve bunları diyenlere uymak.

Doğru olup olmadığını düşünüp tartışmadan.

Çoğu zaman da, neye ve kime uyulduğunu bile gözardı edip ‘‘uyum’’u başlı başına bir erdem düzeyine yükseltip onun tutsağı olarak.

Üstelik, demokrasi adına, hoşa gitmek, halk yığınlarından oy almak için.

Her defasında, bu çeşit uyumların ve uysallıkların, tam tersine, insanları kızdırdığını, uzaklaştırdığını, oy kaybettirdiğini göre göre.

* * *

Ta başlangıca gidiniz; İsmet İnönü'nün 1945'ten başlayarak yaptıklarına, daha doğrusu yapmadıklarına bakınız: Köy enstitülerini kapatma, toprak reformunu bırakma, parasız eğitimden uzaklaşma, mutlak laiklikten vazgeçme...

Listeyi uzatabilir, zamanı da 1970'lere kadar genişletebilirsiniz.

Hangisi oy getirmiştir?

Aksine, oylar aynı geriye dönüşleri daha keskin, açık biçimde yapanlara aktı. Ecevit'in ‘‘Düzen değişmeli!’’ sözünden başka sola oy getiren oldu mu?

Çünkü, Türkiye'nin siyasal yaşamında uzun süre yalnızca CHP etiketiyle temsil edilen akım, Mustafa Kemal'den başlayarak, hep durumları değiştirmenin, bu topraklarda yaşayan insanlara alın yazısıymış gibi sunulan durağanlığı devrimci yaklaşımlarla yırtmanın akımıydı. Sol, bu demek değil midir?

Aksi gibi, o sol çizgide ısrar ederek uygulamaya geçmenin halktan oy getirip getirmeyeceğini ölçmek hiç nasip olmadı ve hep bu çeşit yaklaşımların oy kaybettireceği varsayımıyla yola çıkıldı. Ya da, çıkılmış yollardan dönüldü. ‘‘Eğitim, mutlaka parasız olacaktır’’ ilkesi oy mu kaybettirirdi?

Daha sonrası, yani 12 Eylül'ü izleyen yıllar ise, bütün sol için başka akımlarla süregelen bir flörtler dizisidir ki, o ayrı bir yazı konusudur.



Yazarın Tüm Yazıları