Mümtaz Soysal: Sokak






Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

GALİBA bu sütun Milliyet'teyken yazılan yazılardan birinde sözü edilmişti: Geçen yüzyıl başlarının ünlü Fransız yazarlarından Anatole France, ‘‘Toplum denen makineyi çocuğa anlatmak için sokağın üstüne yoktur’’ der ve sokağı seyreden çocuğun sabah süt ve ekmek dağıtanları, işe ve okula gidenleri göre göre toplumun işleyişi konusunda ilk somut bilgileri edindiğini yazar.

Bugünün Türkiye'sini anlamak için de Türkiye'nin sokaklarına bakmak gerekiyor herhalde.

Doğu ülkelerinde toplumu en iyi yansıtan yerler, sıradan sokaklar değil, çarşılardır. Çok şeyin göstergesidir çarşılar.

Kırsal kesimle kentsel kesimler çarşıda buluşur. O buluşmada köylülerin durumlarını, mutlu olup olmadıklarını anlarsınız. Onların durumlarıdır çarşıları en çok etkileyen. Uzaklara gitmeye gerek kalmaz.

Özellikle ‘‘Sanayi ile değil, ticaretle kalkının; büyük yatırımlar sizin neyinize!’’ denen toplumlarda, ekonominin sağlığına ilişkin en kesin belirtiler, son yılların Türkiye'sinde genellikle sanıldığının aksine, nihayet birkaç yüz bin kişiyi ilgilendiren borsada değil, çarşıda görülür. Oradaki işlerin kesatlığı başka şeye benzemez; bütün toplum hemen etkilenir.

Türkiye, şu günlerde, çarşı denen olayla yeniden tanışıyor.

Bazı olayları anımsayarak.

Tahran Çarşısı'ydı İran Şahı'nı deviren. Son aylar içinde Endonezya'nın ve Filipinler'in iktidarları genellikle ayaklanan çarşılarca devrildi.

Bugünün Türkiye'si artık sokaktan, çarşıdan korkan, oralardaki kıpırdanmaları büyük endişe ve dikkatle izleyen bir ülkedir. Tehlikeli durumlardan çok korkan bütün toplumlar gibi, onun da önlemleri ve tepkisi de ölçüsüz, sert ve insafsız. Protesto gösterilerinin üzerine yollanan polis taburları, sırtlara, kafalara inen koca sopalar, yerlerde sürüklenen insanlar.

Böyle gösteri yürüyüşleri zaman zaman Almanya, Fransa, İtalya, hatta İngiltere gibi yerlerde de olmaz mı? Olduğunda ille insanlara saldırılır, kafa göz mü yarılır? Tam tersine, gösterilerin düzen içinde yapılması ve şiddete dönüşmemesi için polis önlemleri almak toplum sağlığının başlıca koşulu sayılmaz mı?

Peki, Türkiye'de niçin böyle de oralarda öyle?

Çünkü, oralarda gösterilmesi gereken ve sonuca götüren asıl tepkiler meclislerde, meclis gruplarında partilerde gösterilir; görevlerini yapan siyasal organlar bulunur.

Türkiye'de ise, kendi ulusunun iktisatçılarından en az onu şu son iki krizi aylar öncesinden haber verdiği halde onların sözlerine kulak tıkayıp sorunları dıştan gönderilmiş tek kişiye havale eden bir hükümet, on günlük koca tatil boyunca para gönderilecek ufuklara gözlerini dikerek yan gelip yatan sözde liderler, Meclis grubunda konuşmak isteyen bir Ali Arabacı'ya ancak üç ay sonra söz sırası veren parti yönetimleri, tehlikeli gidişi eleştiren bir Rıdvan Budak'ı ‘‘demokratik sol kültürden gelmemiş’’ olmakla suçlayan türden demokratik solcular vardır.

Yazarın Tüm Yazıları