Paylaş
Ansiklopedinin tanımı şöyle: ‘‘Elektrik devrelerinin belirli bir değeri aşan akımlardan zarar görmesini önlemekte kullanılan güvenlik aygıtı. Elektriği ileten bir şerit ya da kolay eriyebilir bir metal telden oluşan sigorta, akımın gereğinden fazla olması durumunda devreyi keser ve böylece de devre elemanlarının fazla akımdan zarar görmesini önler. En yaygın olarak kullanılan sigor...’’
Falan filan.
Evlerde bile görürsünüz; sigortalar genellikle, tek başına değil, bir kutu içinde yan yana dururlar.
Porselen beyazlıklarıyla.
Taş gibi, sessiz.
Daha doğrusu, siz öyle zannedersiniz.
Aslında, yan yana duran sigortalar, elektrikler toptan sönüp her yer makber karanlığına gömüldüğünde, birbirlerine seslenirler.
Bazen ders ya da vaaz verir gibi tumturaklı bir edayla, bazen karşılıklı şarkılar söyleyerek.
Şiir okuyan sigortalar bile vardır. Karanlıkta, Attila İlhan'ın ‘‘Bela Çiçeği’’nden mısralar duyar gibi olursunuz:
‘‘...Aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
...
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş...’’
Kimi sigortalar dil meraklısıdır; elektriğin dilinde anlam sezmeye çalışıp fonetik bilgilerini kullanarak ona göre ses çıkarırlar.
Akım kesilirken ‘‘çat!’’ diye duyduğunuz ses onların ‘‘Öf be!’’sidir.
Bazen ‘‘Öööf be!’’ diye çıkar; bunalma belirtisidir.
Bazen ‘‘Öfff be!’’ olur; bezginlik ifadesidir. F'lerin uzaması yetmezse, Ferhan Şensoy'un çoğul ‘‘s’’sine benzer bir tıslama bile kulağınıza gelebilir.
Ama, en neşeli, en parlak sigorta sesi, ‘‘ö’’leri ve ‘‘f’’leri uzatmadan keskin ‘‘Öf be!’’ biçiminde çıkandır. Taşınması güç bir yükten kurtulduktan sonra çıkarılan ‘‘Oh be!’’ye benzer.
‘‘Oh be!’’ yerine ‘‘Öf be!’’ye dönüşmesi, belki bir öfkeli gerilim sonrasında gelişindendir.
Sigorta, her şeyden önce bir tel konusu olduğu halde, onların şarkılarında bu tema pek duyulmaz. Çünkü, söz konusu olan, bir ince iç teldir. ‘‘Seninki niçin atmadı?’’ diye sormak sigorta adabına sığmaz. Herkesin teli kendine.
İnce teller dünyasından habersiz olanlar bu adabı bilmedikleri için, atan sigortalara çok kızar ve içlerinde birikmiş tortuları başköşelere kusarlar.
Anlamak için Freud olmak gerekmez.
Paylaş