Paylaş
Avustralya koca kıta, tek devlet.
Ama, biraz da bu yüzden, federatif yapılı; altı eyalet devleti ve iki özerk bölgesi var. Ortak dili konuşup aynı geçmişten gelseler de, ayrı ayrı.
Parlamentolarıyla, hükümetleriyle, başbakanlarıyla.
Şu sözler, eyaletlerin en kalabalığı olan New South Wales'in Sydney'deki parlamento kürsüsünden, geçen yıl nisan ayında söylenmiş: ‘‘Dedesi ve ninesi Kastellorizo Adası'nın Türklerce işgal edilişinden kaçıp kurtulmuş bir Avustralya vatandaşı olarak, tüyler ürpertici ve yüz kızartıcı Ermeni soykırımının kişiler ve aileler için nasıl bir sosyal ve beşeri trajedi olduğunu bütün boyutlarıyla takdir edebiliyorum.’’
Konuşan, Ermington'un Yunan asıllı milletvekili Mister Photios.
Kastellorizo'nun Meis demek olduğunu, Trablusgarp Harbi sonunda İtalyanlara geçerek 1947'de de Yunanistan'a devredildiğini bilmeseniz, ‘‘Zavallı, dedesinden işgal hikayeleri duyup Ermenilerle kader birliği etmiş’’ diye düşünerek acıyabilirdiniz. Tersine, çarpıtmanın, yalancılığın ve Türk düşmanlığı uğruna girişilen sahtekârlığın boyutlarını görüp şaşıyorsunuz.
Şimdi, geçen yıl alınan ‘‘soykırımı kınama’’ kararının ardından, parlamentonun bir köşesine ‘‘soykırımı anma’’ anıtçığı dikme girişimi başlamıştır. Eyalet başbakanı Robert Carr öncülüğünde.
Tabii, Ermeni ve Yunan asıllı vatandaş oylarına dayanıp seçim kazanma niyetiyle.
Türk asıllı seçmenlerin tepkisiz kalacağını umarak.
Erivan ve Atina'daki son gelişmeler de gösteriyor ki, Güneydoğu'daki terör denetim altına alındıkça dıştaki üçlü dayanışma yeniden kıpırdanmaktadır.
Bunun Yunan komşuluğu ve müttefikliğiyle, yahut Avustralya gibi çeşitli kültürleri barış içinde yan yana yaşatmaya dayalı bir devletin temel felsefesiyle nasıl bağdaştırılabileceği ayrı konu. Ama en azından, federe devletlerdeki bu çeşit davranışların bir federal devletin dış ilişkilerine zarar verebileceğini Canberra'nın Ankara'daki büyükelçisine anımsatma gereği ortaya çıkmıştır.
Politikadaki küçük hesapların ve birkaç oy uğruna girişilmiş manevraların bazen devletlere ve halklara büyük zararlar verdiği, savaşlara kadar varabilen durumların böyle doğduğu hep görüldü.
Yahut, şunu söylemek belki daha doğru: Yunanistan politikasında inanılmaz bir inatla sürdürülen Türk düşmanlığı, kaçınılmaz biçimde, tek kıvılcımla daha kolay tutuşup parlayabilecek bir gerginlik havası yaratıyor. Bunun iki halka da yarar sağlayacağını kim söyleyebilir?
Bereket, Avustralya'yla böyle bir durum yok.
Ama, bozulmaması gereken bir ANZAK anısı ve daha fazla geliştirilmeye muhtaç bir ekonomik ilişki var. Kendi doları ölçüsüyle Türkiye'den yılda 98 milyonluk mal alıp Türkiye'ye 513 milyonluk mal satan bir ülkenin ticareti bu yerel oyunlardan zarar görürse, bütün Avustralya halkına yazık olmaz mı?
Paylaş